DENEMELERİM etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
DENEMELERİM etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Ne çok şeyden vazgeçiyoruz çoğu zaman... Bazen isteklerimizi bir kenara koyup önceliği olan konuya ağırlık verip isteğimiz olanı ise ikinci ve hatta üçüncü plana atıyoruz. Olmak zorunda değil ama oluyor işte. İmkanlar ve durumlar dahilinde, belki de hiçbir zaman gerçekleştirmemiz mümkün olmayacak olsa bile hayali ile yaşıyoruz ve bir gün diyerek geçiriyoruz tüm günlerimizi... Doğru mudur bu yaptıklarımız tartışılır ama bize verilen yaşam süremizinde belli bir sınırı var. Ha bugün, ha yarın, şundan sonra, bundan sonra derken geçiyor ömrümüz ve geçerken de hani o bir gün diyerek ötelediğimiz hayallerimiz de koyduğumuz yerde olduğu gibi devam ediyor beklemeye. Ve bizler de bir gün diye diye geçirirken günlerimizi saçlarımızda oluşan aklar, yüzümüzde oluşan kırışıklıklar, fiziksel kısıtlılıklar ve ruhumuzda oluşan yorgunluklar... gerçekleşmediği ve/veya gerçekleştirilemediği için şimdi tam da önümüzde bize hadi diye seslenirken, biz de ise ne o ilk günkü gibi heyecan ne de gerçekleştirecek olmanın vereceği mutluluk kalıyor geriye. Zaman değerlidirden yola çıkılarak aslında zamanı iyi kullanmak, elimizdeki imkanları ise azami olarak kendimiz için de ayırarak yapmaya çalışmak kanımca en güzeli olacaktır. Çünkü belli bir yaşa geldikten sonra içimizde o isteği gerçekleştirecek gücü ve isteği bulamayacağız belki de...


Ünlü Rus Yazar Lev Tolstoy'un da bir sözünde değindiği üzere  “Hayat ne gideni getirir, ne de kaybettiğin zamanı geri çevirir. Ya yaşaman gereken zamanı yaşayacaksın ya da yaşamadım diye ağlamayacaksın.”

Evet, ne kadar da doğru bir söz değil mi! Yaşaman gerekenleri ya zamanında halin vaktin yerinde iken yaşayacaksın ya da yaşayamadığın için sonra ki zamanlarda hayıflanmayacaksın. Çünkü zamanı geri döndürmek elimizde değil. Bugün, şu an - yarın ise başka bir gün. Yeni umutlara, yeni heyecanlara, başlangıçlara gebe... Dün belki yapamadın ama bugün mutlaka yapmaya çalış. Çünkü yarın herşey için geç olabilir. Bu yüzden ilk işin ne istediğine karar vermek, ne yapmak istediğini düşünmek ve ilk adımı atmak. Okumak mı istiyorsun ama yaşın da biraz geçmiş ve hatta evlenmişsin çoktan, baba bile olmuşsun, boyunca çocukların var. Olabilir, okumanın yaşı yok ki.. Ya sen evet evet sen, Ayşe, Fatma.. Sen, çalışıyorsun ama hayatından memnun değilsin, o hepimizde de var zaten. Sorun ne o halde. Çalışıyorsun, kazanıyorsun, sağlığında yerinde ise zamanını iyi değerlendir o zaman. Kurslara katıl, aktif ol, yaşamına değer kat, kat ki hayatın vereceği keyfi kendince yaşa ve çevrendekilere de yay bunu. Peki sen, sen neyi bekliyorsun! Ne istiyorsun, ne bekliyorsun daha... Yaşamak istediğini yaşamadan ölmek mi amacın yoksa çok şükür elimden geldiğince yaşadım, müsterihim demek mi kararın. Düşün bir kere! Bu yaşam senin ve sadece sen yaşıyorsun. Duygularına ve düşüncelerine yön veren sensin o yüzden yaşamınında dümeni sende. Ne tarafa kırarsan o tarafa gidersin. Önemli olan doğru kararı verip zamanını iyi değerlendirip yaşamını en iyi şekilde yaşayabilmen. Belki de yarını göremeyeceksin o yüzden gecikmeden, geciktirmeden kullan zamanını ve değerlendir sana değer katacak her şey için ve keyfine var yaşamın, yaşarken zamanında...

Mehpare ÖĞÜT ŞENGÜL
Deneme 




Uyuyamak... Anlatılır gibi değil ancak uyuyamayanlar bilir... Hahaha... Bayağı bir felsefi mi oldu ne ! Her neyse.

Son zamanlarda kendini gösteren bu uyuyamama problemlerini kendi yöntemlerimle çözmeye çalışsam da sanırım başarılı olamıyorum. Kaldı ki yine her zaman ki saatimde yatmış biri olarak istem dışı gözlerimi açtığımda sabah mı oldu ne düşüncesiyle saate baktım ki bir de ne göreyim saat 23:58. Ne yani ben saat 23:00'de yatmamış mıydım. Olmadı. Ne yapsam ki bilemedim. Aldım elime telefonumu başladım oyun oynamaya. Tam bir saat. Hadi bir daha deneyeyim dedim uyumayı. Yok Allah'ım bu gece de uyku haram kılınmış bana. Uyuyamıyorum ya bu seferde sokakta köşe başındaki evden gelen o minicik köpeğin havlama sesi bölmesin mi geceyi. Yırtıyor ortalığı. Kime ne diyorsa artık. Bir de ona sokaktan geçen başka bir köpek eşlik etmesin mi. Oldu mu hiç gecenin bir yarısında muhabbet etmek. Bunun gündüzü var ama öyle değil mi...! Artık aralarında geçen mevzu her ne idiyse ben anlamadım haliyle köpekçe bilmediğimden ama uyumama izin vermediler. Bir ara susacak gibi olduklar ama nafile... Onlar havlaya dursun bu seferde uzaklardan ve derinden gelen bir erkek sesi yırtıyor geceyi. Hah dedim bir sen eksiktin. Mübarek Texas'ta mı yaşıyorum ne dedim içimden. Kalktım, ayaklarımı sürüye sürüye salonun penceresini açtım baktım ortalıkta görünen filan yok. Ama ses uzaklaşarak geliyor hala... Hadi dön yeniden yatağa. Tamam artık sesler kesildi. Artık uyuyabilirsin. Kapadım gözlerimi dalacağım, daldım derken ıhhhh olmuyor olmayacak bu gece anlaşılan uyunamayacak. Saate baktım 03:00. Gecenin yarısı. Hadi bir el daha oyun oynayayım. Paralarım birikmiştir onları toplayayım. Çocuk gibiyim vesselam farkındayım ama bu oyunlarda sarınca tam sarıyor oynayan bilir. Merak mı ettiniz oyunu söyleyeyim belki oynamak istersiniz. Güzel, eğlenceli bir oyun benim için. Adı City Island 2:Building. Eminim aranızda oynayanda vardır. Şehir kurmaca. Kendi şehrini yaratıyorsun anlayacağın. Ahh nerede ? kendi şehrimi kursamda yönetsem. Valla iyi belediyeci olur kesin benden. Ödül bile alırım yeminle. Düzenli olacak yollar, köprüler, evler, binalar... Öyle gelişigüzel değil. Neyse topladım yine paralarımı. Sabaha kadar ancak birikir. Eee ne de olsa para kazanmak için çalışmak lazım değil mi ! ;-) Ve saat 04:00. Maşallah mı desem kendime ne. Yalnız sağ gözüm bir hayli acımaya başladı. Eee uyuyama, bir de üstüne üstlük oyun oyna. Olsun o kadar ama değil mi...!

Gözlerim hafiften kapanıyor, aman Allah'ım en sonunda uyuyabileceğim demek....
Hiçbir şey düşünmeyeyim bari de dağılmasın uykum...
Uyku gibisi yok... Uyuyamayınca daha iyi anlıyor insan...
Uyuyacağım, uyuyorum, uyudu....mmm...

Saat 18:00...Kurulu saat gibiyim mübarek. Temizlik personeli çoktan çalışmaya başlamış bile.. Yollar pırıl pırıl. Mis gibi bir hava yani en azından olabildiğince... Bugüne de erdik en nihayetinde. Günümüz aydın olsun işimiz gücümüz rastgele....



Mehpare ÖĞÜT
_Sabah Muhabbeti_