GECE etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
GECE etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Bazen kafamın içini samanla doldurmuşlar gibi.. Hiçbir şeyi anlamıyor, duymuyor, bilmiyor, düşünmüyor ve hatta düşünmekten korkuyor gibi hissediyorum. Aslında hiç de öyle biri değilim ve hatta değildim ama sanırım yaşın rüzgarına kapıldım ben de!
Evvelki yıllarda okuduğum kitabın sayısını hatırlamazken şimdilerde bir yıl içinde okuduğum kitapların sayısı bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar azalmışken, bu durum ne de çok rahatsız ediyor beni bir bilseniz. Evet, aylar öncesinden okumak için aldığım kitaplar, al beni oku diye adeta gözlerimin önünde çığlık ata dururken ben kendimi son iki senedir ders çalışmalarına adamış durumdayım. Kaldı ki dersleri bile seresim var şu son zamanlarda. Issız bir yere ihtiyacım var mümkünse insan ve şehir gürültüsünün olmadığı, sadece doğa ile başbaşa kalacağım ve bir de sevdiğim olsun yeter yanımda.
Ve yarın bir hafta daha var şu meşhur Pazartesi sendromuyla başlayacağımız...Halbu ki Pazartesi'nin ne günahı var. Haftanın ilk günü olmak onun suçu değil ne de olsa. Allah iyilerle karşılaştırsın diyelim de güzel geçsin bari. Tabii her zaman rahmetli babamın da sürekli bizi uyardığı gibi, yataktan kalkar kalkmaz besmele ile başlamak güne. Sonra aynanın karşısına geçip, bugün güzel bir gün olacak, olmaması için hiçbir sebep yok demek ve telkinde bulunmak kendimize. Aslında hep dediğim bir şey var ki insan evrene enerjisini nasıl gönderiyorsa o şekilde de karşılık buluyor bu kesin. Pek çok denenmişliğin olması nedeniyle söylüyorum bunu. O yüzden nasıl başlarsak öyle gider derler ya bir şeyler için... Güzel başlayalım güzel gitsin ve öyle de devam etsin hepimiz için.
Ve bir şiir böler geceyi ansızın... Birhan Keskin – Taş Parçaları... Şiir uzun ama bence dinlemek çok da keyİfli. Son zamanlarda takıntısı olduğum Eser Gökay yorumuyla hem de.
“Madem arkandan ağlamamı bile çok gördün bana
Al bu taşlar senin olsun… O halde ve bundan böyle
Bütün davullar vursun, telleri kopsun sazların
boşluğa bağırsınlar, birlikte;
Kan kusacağız.
Kan kusacağız.
Madem dünya bunca zalim
Madem yakışmıyor kalbimize.

Bütün davullar gümlesin
Boşluktan gelen, boşluğu dolduranı
Boşluğa böğüreni
Vursunnnn.

Bak! nasıl kan kusuyor külde uyuyan
Dünya görsün.

Ve dinlemek için burada ki https://www.youtube.com/watch?v=_5KrATs_2W0 linki tıklamanız yeterli olacaktır. Evet, gece gece, gecenin bir vakti. Şiirsedim sanırım belki de. O da ne öyle, ne söylüyorum ben. Şiirsedim, var mı Türkçe'de böyle bir kullanım. Mazur görünüz artık vakit epey geç oldu. Uyku zamanı ama bu şiir bitmeden uyumak haram bana.

Ben seni hep sevgilim ben seni hep

yüzünden geçen dalgalardan okudum.
Gözlerine sevgi okudum ellerine şefkat okudum
Annen seni inkâr etmişti
Aldım etime dokudum.


Bitmez şiirler, tükenmez... Sevdalar var oldukça, yaşam devam ettikçe ölmez hiçbir dize, yaşar her şair ve yazar. Okumayı sevdikçe, dinledikçe, anladıkça ve özümsedikçe...

Şiirleri seviniz, yazanları daha da çok seviniz. Hepsi ayrı bir yaşam, hepsi ayrı bir hikaye bizlere. Sarınız onları sımsıkı sarılınız bırakmamacasına.

Yaşasın şiirler, yaşasın dünya döndükçe...
Şiirle bitsin her gece...
Şiirle başlayalım her güne...

Şiire doyuyorum bu gece...

Mehpare ÖĞÜT








Gecede saklı sırrına eremedim. Gecede saklıydın sen, sen aslında bir geceydin, ben bilemedim. Batan ne güneşti senin üstüne, ne doğan yıldızlardı senden ayrı. Sen hem geceydin, hem yıldız. Ben seni göremedim. Ay'dı senden habersiz giden bulutlar arasında. Sen gökte Ay mışsın da, ben fark edemedim. Gecede saklı sırrına eremedim. tutamadım gece gibi, sarılmak ne mümkün. Sana olan aşkım aynen tek hece gibi, ben kağıda dökemedim. Zifir rengi bir sis, senden habersiz dalgalanan deniz meğer ben hep kalmışım sensiz. Gece kadar olamadım. Yalnız kalacağım gecenin koynunda. Almayacağım, sokmayacağım yanıma kimsecikleri. Yolacağım seni hatırlatan, sen kokan çiçekleri. Gecede saklı sırrına aşık, senden hem nefret eden, hem sana dolaşık. karışık, evet bu hayat ve ben kölesi karışık,çözemedim. niye üşüdüğümü şimdi daha iyi anlıyorum. Yokluğun ne kadar da soğuk. Ne kadar uzak kalıyorum hayatın neşesinden sen yokken. Sen yokken gök kırmızı ve siyah, gözlerim siyah ve karanlık. Gözlerim sen yokken donuk bakıyor geceye. Sen yokken anladım gecenin kıymetini. sen yokken anladım gecenin heybetini. Ölüyorum yavaş yavaş. Kokunu arıyorum, saklıyorum anılarımı bulduğum kuytulara, ölüyorum gecede. Gecede saklı sırrına eremedim. 
Sen, aslında geceydin, ben bilemedim!..

PDR-BAY / DOĞAN