MİLLİ BAYRAMLAR etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
MİLLİ BAYRAMLAR etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster



Küçük hanımlar, küçük beyler!
Sizler hepiniz geleceğin bir gülü,yıldızı ve ikbal ışığısınız.
Memleketi asıl ışığa boğacak olan sizsiniz.
Kendinizin Ne Kadar Önemli, Değerli Olduğunuzu Düşünerek Ona Göre Çalışınız.Sizlerden Çok Şey Bekliyoruz. (Atatürk Albümü-1992)
______________________________

Çocuklarımız ve gençlerimiz yetiştirilirken onlara özellikle varlığıyla, haklarıyla, birlik ve bütünlüğüyle çelişen tüm yabancı öğelerle mücadele zorunluluğu, milli görüşleri derinlemesine bilerek her karşı görüş önünde şiddetle ve özveriyle savunma zorunluluğu telkin edilmelidir. Yeni kuşakların ruh gücüne bu nitelik ve yeteneklerin aşılanması önemlidir. Hayatlarını sürekli ve müthiş bir mücadele biçiminde belirleyen milletlerin felsefesi, bağımsız olmak ve mutlu kalmak isteyen her millet için bu nitelikleri çok şiddetli olarak gerektirmektedir. (16.7.1921 Maarif Kongresi'ni açış konuşmasından)
______________________________

Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen, Türk istiklal ve Cumhuriyeti'ni kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.
_______________________________

Cumhuriyeti biz kurduk, Onu yaşatacak ve yükseltecek olan sizlersiniz.

Nice Güzel Yıllara






Mustafa Kemal ATATÜRK diyor ki; " Hürriyetin de, eşitliğin de, adaletin de dayanak noktası ulusal egemenliktir.

Ulusal egemenlik kazanılmış hakların halka verildiği gündür... Bu kazanılmış haklar ki topla, tüfekle, süngüyle kazanıldığı, tüm halkın elinde avucunda her ne varsa cepheye ulaştırdığı, bu topraklar uğruna nice şehitler verildiği, Fatma anaların, Ayşe bacıların, Seyit Onbaşıların ve tüm Mehmetçiklerin bizlere hediye ettiği, özgürlüğümüzü ve bağımsızlığımızı tüm dünyaya ilan ettiğimiz gündür... Bunun değerini bilmek, anlamak ve gelecek kuşaklara anlatmak da bu ülke topraklarında yaşayan herkesin / hepimizin en başlı vazifesidir...

Ve Atamızın tüm dünya çocuklarına armağan ettiği bu güzel ve anlamlı gün dolayısıyla; bütün çocuklarımızın 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutluyor; Atamızın izinde bir an olsun bıkmadan usanmadan, O'nun bize göstermiş olduğu yolda, ilke ve inkilaplarının ışığında yürüyeceğimize bir kez daha and içiyoruz.... 


NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE !









“Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.”
                           _______________________
Mustafa Kemal ATATÜRK


“Cumhuriyet” sadece bir kelime değil aynı zamanda da bir yaşam biçimidir. Ve bu yaşam biçimini benimseyen toplumlar tıpkı ülkemizde de olduğu gibi, ülkeyi yönetecek başkanın halk tarafından belirli bir süre için ve belirli yetkilerle seçildiği yönetim biçimidir. Monarşi ve oligarşi olarak adlandırılan, egemenlik hakkının bir kişiye ya da aileye ait olmasının tam da zıttı dır Cumhuriyet…

Ülkemizde ise Cumhuriyet dönemine gelene dek Osmanlı Devleti 624 yıl hüküm sürmüş ve toplam 36 padişah tarafından yönetilmiştir.
Padişah, şah, kral, hakan, imparator, sultan gibi sadece tek bir kişinin yönetimine dayalı sisteme “mutlakiyet” adı verilmiştir ki bu da egemenliğin tek bir kişide toplandığını, o kişinin kuralları koyup / uyguladığını, halkın söz sahibi olmadığını göstermektedir… Mutlakiyet sisteminde halk isteklerini padişaha yardımcı olması için kurulan meclislere iletir, meclis üyeleri bu istekleri yöneticiye duyurur, yasa tasarısı hazırlanırdı. Bu yasa taslakları yönetici tarafından onaylandığı taktirde yasalaşırdı ki bu sisteme de “Meşrutiyet” denirdi…Ve bilindiği gibi Osmanlı Devletinde iki kez meşrutiyet ilan edilmiştir. İlki 1876’da, ikincisi ise 1908 yıllarında olmak üzere.
İkinci meşrutiyetin ilanından 6 yıl sonra da I.Dünya Savaşı başlamış ve dört yıl süren savaş sonucunda Osmanlı İmparatorluğu yenik sayılmıştır ve neticede Osmanlı toprakları İngiltere, Yunanistan, Fransa ve İtalya tarafından işgal edilmeye başlamıştır.

Bu sırada ülkenin gidişatına yön vermek ve düzeni sağlaması açısından Mustafa Kemal Paşa 19 Mayıs 1919 Tarihinde Samsun’a gönderilmiştir. Pek çok ilde kongreler düzenleyen Mustafa Kemal Paşa "Tek bir egemenlik var, o da Milli egemenliktir. Ülkeyi, yine ulusun kendi gücü kurtaracaktır," ilkesiyle, yurdun her tarafından gelen ulus temsilcilerini 23 Nisan 1920 günü Ankara'da Büyük Millet Meclisi'nde toplamıştır. Meclis Mustafa Kemal Paşa'yı 'Meclis Başkanı' seçmiştir. Mustafa Kemal Paşa'nın önderliğinde Büyük Millet Meclisi, Türk Kurtuluş Savaşı'nı başlatmıştır. Halk ve düzenli ordular düşman kuvvetlerine karşı savaş vermiş, omuz omuza mücadele etmiştir.

“Kurtuluş Savaşının zaferle sonuçlanmasının ardından TBMM 1 Kasım 1922'de saltanatı kaldırmıştır. Padişah Vahdettin 'vatan haini' ilan edilmiş ve yurdu terk etmiştir”

“24 Temmuz 1923 günü İsviçre’nin Lozan şehrindeki Lozan Üniversitesi'nde, Türkiye Büyük Millet Meclisi temsilcileri ile İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Portekiz, Belçika, SSCB ve Yugoslavya temsilcileri Lozan Barış Antlaşmasını imzalamıştır. Bu antlaşma ile yeni bir devletin temelleri atılmıştır fakat devletin yönetim biçimi henüz belirlenmemiştir.”

“İkinci dönem Büyük Millet Meclisi, 11 Ağustos'ta ilk toplantısını yapmıştır ve 13 Ekim'de Ankara başkent ilan edilmiştir. Bu dönemde Atatürk egemenliğin ulusa dayandığı bir sistem olan cumhuriyet yönetiminin ilanı için hazırlıklar yapmaya başlamıştı. Atatürk 28 Ekim akşamı yakın arkadaşlarını Çankaya'da yemeğe çağırmış ve "Yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz," demiştir.

29 Ekim günü Atatürk, milletvekilleri ile görüştükten sonra taslağı hazırlanan "Cumhuriyet" önergesini Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne vermiştir. Meclis önergeyi kabul etmiştir ve böylece Türkiye Devletinin yeni yönetimi biçimi Cumhuriyet, yeni ismi "Türkiye Cumhuriyeti Devleti" olarak belirlenmiştir. Atatürk, kurulan Türkiye Cumhuriyetinin ilk cumhurbaşkanı olmuştur. Halk da Cumhuriyetin ilanını sevinç ve coşku ile karşılamıştır.
Cumhuriyette Atatürk'ün de söylediği gibi, egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur. Ulus, kendini yönetme yetkisini, kendilerine temsil eden milletvekilleri aracılığı ile kullanır. Cumhuriyet yönetiminde, yurttaşın seçme ve seçilme hakkı vardır. Seçilen temsilciler, yasaları tasarlar ve yöneticileri ulus adına denetler. Ulus, seçimle yöneticileri seçebilir.”

29 Ekim 1923’te TBMM, Teşkilât-ı Esasiye Kanunu (1921 Anayasası)’nda yaptığı değişiklikle, devletin yönetim biçimini Cumhuriyet olarak ilan etmiştir. Aynı gece bu ilan, atılan 101 pare top ile ; 1924 yılında ise Cumhuriyetin ilanı şenliklerle kutlanmıştır.


Söze başlarken Cumhuriyet bir kelime değil bir yaşam biçimidir demiştik..Ve bu yaşam biçimini benimsemiş toplumlar diğer dünya devletlerinin hep bir adım önünde yer almışlar ve almaya da devam edeceklerdir.

Bizler ki 89. yılını kutlayacağımız Cumhuriyetimize her ne şart altında olursak olalım sahip çıkacak ve kanımızın son damlasına dek ülke savunmasında yer alacağımıza ant içmiş fertler olarak; bu ülke toprakları için verdiğimiz yüz binlerce şehidimizin önünde saygı ve şükranla eğiliyor;  bizlere bıraktıkları bu güzelim emanete sahip çıkmak için aradığımız kudretin damarlarımızda ki asil kanda mevcut olduğunu bir kez  daha yineliyoruz…

TÜRKİYE’M CUMHURİYET BAYRAMIN KUTLU OLSUN !...

Mehpare ÖĞÜT





“EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR”
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK


29 Ekim, 29 Ekim 1923’te ilân edilen cumhuriyetimizin yıldönümüdür. Millî Mücadele sırasında “Cumhuriyet” fikir ve ideal olarak yaşamış, Cumhuriyete yönelme bir amaç olmuştur. 23 Nisan 1920’de TBMM toplanmış, fakat Cumhuriyetin ilânı Millî Mücadele’nin tamamlanmasından sonraya kalmıştır. 29 Ekim 1923’te ilân edilen Cumhuriyet, kademe kademe içerik bakımından da demokratik nitelik kazanan gelişmeler göstermiştir.

“Cumhuriyet” kelimesi dilimize Arapça “halk”, “büyük kalabalık” kelimesinden gelmiştir. Bu kelimenin Fransızca karşılığı “La Republique”, İngilizce karşılığı “The Republic” olup, “kamuya ait şey”, “kamu malı” anlamına gelen Latince “Res Publica” kelimesinden türemiştir.

Kısaca Cumhuriyet halkın yönetimidir. Cumhuriyeti yaşatacak tek güç, politikacının ve yurttaşın siyasal ve ahlâkî değerine dayanan “kamu yaran” düşüncesidir. Bu yönü ile cumhuriyet bir kişi veya zümre yararına değil, kamu yararına dayanan ve kamu yararına göre yönetilmesi gereken devlet şeklidir. Eski Yunan şehirlerinde ve Orta Çağlar’daki “Venedik” ve “Ceneviz” Cumhuriyetlerinde yöneticileri, bir avuç ayrıcalıklı kimseler seçtiği halde, modern çağlarda seçim hakkı bütün vatandaşlara tanınmış, yani “Aristokratik Cumhuriyet”, “Demokratik Cumhuriyet’e dönüşmüştür. Günümüzde, Orta ve Güney Amerika’daki askerî ve cunta diktatörlükleri ile Marksist-Leninist teoriye dayanan Çin Halk Cumhuriyeti ise batılı ve modern anlamda demokratik cumhuriyetlerin özelliklerini taşımazlar. Zira çağdaş cumhuriyet bir sınıfın veya zümrenin değil, Türkiye Cumhuriyeti gibi halkın egemenliğine dayanan “Demokratik Cumhuriyet”tir.

Atatürk’ü Cumhuriyete yönelten sebeplerin başında; Atatürk’ün gençlik yıllarında Türkiye’yi Modern Devlet ve Modern Toplum olarak gerçekleştirecek tek siyasal rejimin Cumhuriyet olduğu inancı içinde yaşaması gelmektedir. 31 yıllık istibdada son veren ve meşrutî monarşiyi yeniden getiren 1908 İnkılâbı ile tatmin olmayan genç Kolağası Mustafa Kemal, Cumhuriyet’e olan özlemini sürdürmüştür.

Diğer taraftan Cumhuriyet, Atatürk’ün ve Türk Milleti’nin karakterine çok uygundur. “Hürriyet ve istiklâl benim karakterimdir. Ben milletimin ve büyük ecdadımın en kıymetli mirasından olan istiklâl aşkıyla yaratılmış bir adamım. Bu sebeple millî istiklâl bence bir hayat meselesidir” diyen Atatürk, özgürlük ve bağımsızlık için en uygun idare olan Cumhuriyeti, özgürlük ve bağımsızlığına son derece düşkün olan Türk Milletinin tabiatına da uygun görmektedir.

Atatürk’ü Cumhuriyete yönelten bir diğer önemli neden; Cumhuriyet’in en ileri devlet ve hükümet şekli olmasındandır. Cumhuriyetin baş özelliği Millet Egemenliği’ne dayanması Demokrasiyi sistem olarak benimsemesidir. Gerçekten her demokratik rejim Cumhuriyet olmamakla beraber, demokrasinin en gelişmiş şekli Cumhuriyetle sağlanır. Atatürk Cumhuriyet’i “Halk Hükümeti” olarak da adlandırmış “Halk Hükümeti, hâkimiyeti tamamen halka veren ve halk için çalışan bir hükümettir” demiştir.

Atatürk’e göre; medeniyet dünyasının çağdaş yönetimi Cumhuriyettir.

Cumhuriyet insanca yaşamın düzenidir. İşte insanca yaşamak ideali de Atatürk’ü Cumhuriyete yönelten sebeplerden biriydi. Cumhuriyet insanları mutlu kılacak özgür ve adil bir düzenin ifadesi olduğu için Atatürk Cumhuriyeti kurmuş ve savunmuştur.

Mustafa Kemal İzmir’de, 14 Ekim 1925’de yaptığı bir konuşmada, Cumhuriyetin kuruluşu ile Hükümet ile Millet arasında ayrılık kalmadığını vurgulamış, “Artık Hükümet Millettir ve Millet Hükümettir” demiştir.

ATATÜRK’ÜN SÖZLERİNDEN SEÇMELER

“Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemi ile devlet şekli demektir”.

1933 (Afetinan, Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler, s. 251)

“Çağdaş bir cumhuriyet kurmak demek, milletin insanca yaşamasını bilmesi, insanca yaşamanın neye bağlı olduğunu öğrenmesi demektir”.

(Muhit Mecmuası, Sayı: 32, 1931, s. 7-8)

“Demokrasi ilkesinin en çağdaş ve mantıki uygulamasını temin eden hükümet şekli, cumhuriyettir”.

1930 (Afetinan, Medenî Bilgiler ve M. Kemal Atatürk’ün El

Yazıları, s. 410-411)

“Türk milletinin tabiat ve âdetlerine en uygun olan idare, cumhuriyet idaresidir”.

1924 (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri III, s. 74)

“Az zamanda çok büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyeti’dir. Bundaki başarıyı Türk milletinin ve onun değerli ordusunun bir ve beraber olarak kararlı bir şekilde yürümesine borçluyuz”.

1933 (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri II, s. 272)

“Cumhuriyet, Türk milletinin refah ve yükselmesi yolunda asırların görmediği başarılara erişti. Milletin eğilimlerini ve ihtiyaçlarını bularak ve öğrenerek onun refah ve gelişim gereklerini gerçekleştirmekte Cumhuriyetin az zamanda elde ettiği neticeler. Cumhuriyet idaresinin milletimize hazırladığı geleceğin daha ne kadar parlak olduğunu tahmin ettirmeğe kâfidir. Asla şüphe yoktur ki Cumhuriyetin gelecek evlâtları, bizden daha çok refaha kavuşmuş ve bahtiyar olacaklardır”.

1933 (Atatürk’ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri IV, s. 272)

“Bugünkü hükümetimiz, devlet örgütümüz doğrudan doğruya milletin kendi kendine, kendiliğinden yaptığı bir devlet örgütü ve hükümettir ki, onun ismi Cumhuriyettir. Artık hükümet ve hükümet mensupları kendilerinin milletten ayrı olmadıklarını ve milletin efendi olduğunu tamamen anlamışlardır”.

1927 (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri II, s. 435)

“Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır; fakat Türkiye Cumhuriyeti sonsuza dek yaşayacaktır. Ve Türk milleti güven ve mutluluğun kefili olan ilkelerle, uygarlık yolunda, tereddütsüz yürümeğe devam edecektir”.

1926 (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri III, s. 80)

“Türkiye Cumhuriyeti her manası ile büyük Türk milletinin öz ve aziz malıdır. Kıymetli evlâtlarının elinde daima yükselecek, ebediyen yaşayacaktır”,

(Hasan Rıza Soyak, Doğumundan Cumhuriyetin ilânına Kadar Fotoğraflarla Atatürk ve Atatürk ‘ün Hususiyetleri, s. 67-68)

“Cumhuriyet yeni ve sağlam esaslarıyla, Türk milletini emin ve sağlam bir gelecek yoluna koyduğu kadar, asıl fikirlerde ve ruhlarda yarattığı güvenlik itibariyle, büsbütün yeni bir hayatın müjdecisi olmuştur”.

1936 (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, s. 372)

“Bütün dünya bilsin kî, benim için bir taraflılık vardır; Cumhuriyet taraftarlığı, fikri ve sosyal inkılâp taraftarlığı. Bu noktada, yeni Türkiye topluluğunda bîr ferdi, hariç düşünmek istemiyorum”,

1924 (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri II, s. 189)

Kaynak Alıntılar
Prof. Dr. İsmet Giritli
Uzman Neşe Çetinoğlu



Bu vesile ile yüce önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK’ün Gençliğe Hitabesi’nde belirttiği gibi “İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır.” sözünden yola çıkarak, milli birlik ve beraberliğimizin bozulmasına fırsat vermeden, bir bütün olarak el ele, Atatürk ilke ve inkilaplarının ışığında daha nice yıllara diyor;

Güzel ülkemin ve ülkem insanlarının Cumhuriyet Bayramını canı gönülden kutluyorum…

“YAŞASIN CUMHURİYET ”

Mehpare ÖĞÜT