SEVGİLİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
SEVGİLİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster



Bir yudum kahvenin heyecanı 
ve dudaklarımdaki izinin tadıyla 
kapatıyorum gözlerimi...
Sabah uyandığımda yanımda bulmak ümidi
ve eşlik eden sarılmalarının eşliğinde...
yeni bir güne daha günaydın diyerek
açmak istiyorum gözlerimi...

Sakın söz verme kimseye !

Mehpare ÖĞÜT ŞENGÜL
01 Şubat 2019






İnceden inceye içime işlenen
Nakış nakış dokunuyorsa sevdan yüreğime
Bil ki beklenensin gönlüme giren
Gönlümde yer edinen
En güzel duamsın sevginle
Çaresiz kalınan gecelerde
Kaçışlarımın diğer yanı
Söylediğim şarkıların en güzel nakaratı
İçtiğim su kadar aziz
Bastığım toprak kadar kutsal
Gökyüzü kadar derin
Yeryüzü kadar güzel
Söylediğim şarkılarda
Hüznümün diğer adı
Mutluluğum
Eksik yanım
Kalp hırsızım
Ve daha binlerce kelimeye sığdırmaya çalıştığım
Gideni aratmayan sevdam
Kollarında kaybolduğum
Sarıldığımda her şeyi unuttuğum
Biriciğim, özüm, sözüm, iki gözüm
Ömrümün kalan yüzü
Birlikte daha nice yıllara…

Seni Seviyorum…

Mehpare ÖĞÜT ŞENGÜL
15 Ağustos 2018






Ey sevgili! olur da çehrene bir bakış atabilirsem ve yüz yüze gelebilirsek,
Gönlümde taşıdığım derdini anlatırım sana, nükte nükte, ince ince…

Ayrılığında kalbimin kanı, şu iki gözümden akıyor,
Dicle nehri, denizler, çeşmeler, dereler misali…

Ey sevgili! olur da çehrene bir bakış atabilirsem ve yüz yüze gelebilirsek,
Gönlümde taşıdığım derdini anlatırım sana, nükte nükte, ince ince…

Hüzün dolu gönlüm, aşkını can kumaşına dokumuş,
İplik iplik, sicim sicim, tel tel, aheste aheste…

O güzel yüzünü görebilmek ümidiyle sabâ rüzgârı misâli dolaşıp durmuşum,
Ev ev, kapı kapı, sokak sokak, mahalle mahalle…

O nazik dudaklarının çevresi…yanaklarında misk-i anber kokan tüyler…
Gonca mı gonca, gül mü gül, lâle mi lâle kokular…

Ey sevgili! olur da çehrene bir bakış atabilirsem ve yüz yüze gelebilirsek,
Gönlümde taşıdığım derdini anlatırım sana, nükte nükte, ince ince…

Ayrılığında kalbimin kanı, şu iki gözümden akıyor,
Dicle nehri, denizler, çeşmeler, dereler misâli…

Hüzün dolu gönlüm, aşkını can kumaşına dokumuş,
İplik iplik, sicim sicim, tel tel, aheste aheste…

Tâhire, kendi gönlünü dolaştı da senden başkasını bulamadı,
Sayfa sayfa, perde perde, kat kat…

Ey sevgili! olur da çehrene bir bakış atabilirsem ve yüz yüze gelebilirsek,
Gönlümde taşıdığım derdini anlatırım sana, nükte nükte, ince ince…

Ayrılığında kalbimin kanı, şu iki gözümden akıyor.
Dicle nehri, denizler, çeşmeler, dereler misâli…

**********

1814-1852 yılları arasında yaşamış olan ''Tahirih Kurretu'l-âyn'' diye bildiğimiz İranlı kadın şair Fatimih Baraghani tarafından yazılmış bir şiir, rûberû. Farsça, yüz yüze anlamına gelmekte… Günümüzde de Mohsen Namjoo tarafından bestelenip seslendirilmiş.


Ø  Müziği bu linkten dinleyebilirsiniz  https://www.youtube.com/watch?v=pBP9-RBzBRA






Bilseydin nasıl da sevdiğimi…
Gözlerin için ölebileceğimi
Yeri göğü yıkıp da
Sensiz bir yere gitmeyeceğimi…
                Dursun istiyorum zaman
                Sadece sen ve benle dönsün dünya
                Çılgınlık bu değil mi
                Varsın olsun…
                Seviyorum işte
                Aşk bunun adı…
                Gökyüzünden kalbime inen
                Senelerdir beklediğim
                Ve sonunda gelen
                En sevdiğim
                Beklediğim
                Özlediğim
                Her şeyim
                Biriciğim,
                Ve daha nicesini barındıran
                Seviyorum seni…


"Eşime"

Mehpare ÖĞÜT ŞENGÜL

@ ARALIK 2017


İnsanın içindeki yalnızlığını başka birinin yalnızlığı ile paylaşmak istemesi kadar doğal ne olabilirdi ki ! Gördüğüm gördüğün olsun, dokunduğum dokunduğun ve öptüğün dudaklarım. Bir tek, bir tek kalbim var sana verebileceğim. Bir de tutman için sana doğru uzanan ellerim.

Geç kalınmış bir birliktelik belki de bizimkisi. Yıllar içerisinde acıları yoğurduğumuz, hüzünlerde boğulduğumuz, mutluluğun adını bile unuttuğumuz. Unuttuğumuz diyorum,  sahi biz en son ne zaman mutlu olmuştuk.  Ne zaman ağız dolusu gülmüş ve ne zaman bir “ohh” çekmiştik.  Çok gerilerde kalmıştı muhtemelen ve o gün bugün değin yalnızlığımızla birleştirip ruhumuzu, amaçsızca dolaşıp durmadık mı yeryüzünde.

Hep bir arayış içerisinde, hep bir sorgulayışın peşindeydik bunca zamandır. Peki ne geçti elimize. Koca bir hiç değil mi! Oysa, onca arayış içerisinde beklentilerimizi karşılayacak bir şeyler olmalıydı bu hayatta! Olmalıydı ama olmadı. Üzüldük, kahrolduk ya sonra,  ne geçti elimize! Hiçbir şey. Demek ki bunca üzülmeye,  bunca düşünmeye değmezmiş yaşadıklarımız. Olsun varsın. Bunların hepsi de bizim için bir deneyimdi. Deneyim olmadan yaşamı öğrenmek ise mümkün değildi. Çünkü yaşam deneyimler sonucu oluşuyordu ve her deneyim, kişiliğimizi geliştirmek ve ruhumuzu yüceltmek adına önemliydi, gerekliydi… Ve işte şimdi, tam da olmak istediğimiz gibi, ait olduğumuz yerdeyiz.

Sen Ben’de Ben Sen’deyim… Var mı ötesi…

Mehpare ÖĞÜT ŞENGÜL

2017 “Sana Dair Karalamalarım”