TÜRK ŞİİRLERİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
TÜRK ŞİİRLERİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

#PANİKYOK
#ÖNLEMAL
#SEVDİKLERİNİÇİNEVDEKAL
#EVDEHAYATVAR
#EVDEKAL
#ENGÜVENİLİRYEREVİNDİR
#COVID19
#HİJYENİNEDİKKATET
#ZİYARETYOK
#SOKAĞAÇIKMA






Sana ayırdığım zamanların hesabını veremezsin asla…
Hiçbir bahane haklı çıkartmaz seni..
Ne sözler, ne şarkılar ve ne de yaşanmamış bir hayat bağışlayabilirsin bundan sonra bana..
Ben seni bir bilinmezlik deryasının içinde bulmuşken;
Belki de aynı yaralardan muzdaripken;
Belki de ilk defa böylesine hissetmişken;
Sen çekip gitmeyi seçtin hiç düşünmeden.

Ve artık ben de bırakıyorum seni unuttuğun yerde…
Bundan sonra kalbim nereye ben oraya…
Yolun sonu nereye varırsa…
ღღೋ
Mehpare ÖĞÜT






Uzun, karanlık bir çığlığın da ardına düşebilir insan,
Titrek, eğri büğrü bir yazının çağrısına da uyar.
Bırakıp her şeyi döner -
Aşk bir buluşmadır çünkü,
Her zaman gecikmiş bir buluşma.


Bitmeyen bir kavuşmadır da aşk -
Araya her zaman bir şeyler girer:
Bazen kendi sevincinin kanat gölgesi,
Bazen nabzın hızı, yüreğin titreyişi,
Tüylerin telaşıyla besleniyor gibidir -
Araya her zaman bir şeyler girer:
Çalışma saatleri, karşılıksız sorular.
Nereden bilebilir insan
Bunların hepsinin de aşk olabileceğini?


Çoğu kez aldatıcıdır da,
Bakarsın, herkes onun askeri, onun şehidi.
Oysa aşk hiçbir zaman bir yarış değildir ki.
Bu yüzden yanılır hep
Sayın muhbir vatandaş, köftehor okur, arsız yetkili.
Sararmış bir fotoğraf olarak da çıkabilir karşına,
Borulu bir fonoğraf kılığıyla da.
Bakarsın, ona da dadanmış
Gündelik hayatın sosyolojisi.


Yeniden duyulur bazen o uzun ve karanlık çığlık.
Çağıran o titrek yazı yeniden belirir -
Çünkü aşk en eski köprüsüdür Balkanların, en eski.


╚════════ Cevat ÇAPAN ════════╝




Yağmur yağıyordu...
Benim saçalarımda kırağılar vardı,
Onun omuzuna konmuş bir gül.

Kapıyı açtım
Elinde eski bir bavul
Yüzünde daha eski bir hikaye
Geldim dedi, geldim işte.

Sana kendimi getirdim
Belki unutmuşsundur
Birlikte söylediğimiz şarkıları getirdim
Birkaç gömlek bir pijama altı
Tuttuğum notları
Serin volta boylarında adımları sayıp susuşlarımı
Elimle büyüttüğüm nazlı bir menekşeyi
Gökyüzüne verdiğim dualarımı
Çakmağımı sigaramı tabakamı
Ve kitaplarımı getirdim

Döndüm dedi, döndüm işte.
İçeri girdi, aksıyordu ayağı
Oysa; nasıl da akardı bayrak gibi önümüzde
Nasıl da oynardı saçları rüzgârı bulanda
Bir ceylan gibi nasıl da koşardı

Ayağın, dedim...
İçerde, dedi
Bir bakır tas bıraktım
Bir kehribar tesbih
Birkaç kitap
Bir kaç iyi arkadaş
Tüketilmiş bir ceza
Ve bir ayak


Güldü sonra
Dedemin yemen çölünde bıraktığı ayağı
Ben içeride bıraktım,
Kurban olsun ikimizinki de, memlekete.
Oturduk

uzun uzun baktık birbirimize
Onüç yıl sonra yeniden karşı karşıya
Bir deli gençliği
Birlikte düşürmüştük yollara
Bir yüreğimiz vardı, onu koymuştuk ortaya

Ben başımı onun omzuna yaslardım
O tale'al bedrü okurdu kulağıma
Ben bazı geceler oturup ağlardım
O dua ederdi hepimizin adına
Bir sonbahar akşamı ayrılmıştık
Caddelerde arabalar akıyordu
Yağmur yağıyordu

Babalar,ekmekleri saklamış ceketlerinin altına
Korkuyla evlerine koşuyordu
Düdükler ötüyordu, sirenler çalıyordu
Şehri kimler çalıyordu?
Oysa; biz onunla
Yüreğimizi koymuştuk ortaya...

Arkasından baktım
Elinde bir bavul
Cebinde ikimizin yüreği
Şifadan ayrılık, rahmetten yoksulluk
Şen olasın mapusluk!

Kaldır gözlerini yerden, dedi
Onüç yıl dediğin ne ki?
Bana mektup yaz
Bir menekşe resmi yap
Ve bir gül gönder anama
Kaldır gözlerini yerden, dedi
Onüçyıl dediğin ne ki?


Yürüdü Yusuf
Yanıp sönen mavi ışıklar düştü gölgesine
Onüç yıl bekleyecektim
Onüç yıl..
Kavuşmak için
Cebinde rehin götürdüğü gençliğime.


| İbrahim SADRİ




Dönmek, mümkün mü artık dönmek
Onca yollardan sonra
Yeniden yollara düşmek

Neresi sıla bize, neresi gurbet

Al bizi koynuna ipek yolları
Üstümüzden geçiyor gökkuşağı
Sevdalı bulutlar uçan halılar
Uzak değil dünyanın kapıları


Neresi sıla bize, neresi gurbet
Yollar bize memleket

Gitmek, mümkün mü artık gitmek
Onca yollardan sonra
Yeniden yollara düşmek

Neresi sıla bize, neresi gurbet
Yollar bize memleket

Murathan MUNGAN