GELMEK etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
GELMEK etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster


Şu dört duvar arasına sıkışıp kalmış ruhumu
Teslim edemiyorum hiç kimseye…
Oysa ki gitme telaşında bir yürek
Geç kaldım biliyorum sevdaların mevsimine
Olsun yine de…
Olsun belki de yakındır gelecek
Gelecek vardır bir yerlerden
Kim bilir…
Kim bilir hangi kentten
Hangi sevda çıkacak yolumun üzerine.
Sevdanın hangi rengini tanıyacağım
Hangi ellerde ısınacağım
Kimin omzunda sabahlayıp
Hangi gözlerden seyredeceğim dünyayı
Ve hangi şarkının melodisi olacağım
Kim bilir…
Belki de;
Yaralı bir yüreği avutacağım son deminde
Belki masallardaki kuşların adına ben yazacağım bu hikayeyi de
Kara kışa teslim olacağım ya da baharı müjdeleyeceğim bir yüreğe
Belki, belki de bir düşünce sadece
Belki de güzel bir rüyadır gördüğüm uyumadan önce
Ya da boş ver, her neyse…

Mehpare ÖĞÜT

2013


Her zamanki gibi değil
Hiçbir şey eskisi gibi değil
Ama mümkün olabilir…
Eğer ki istersen
Eğer ki gelirsen
Belki hemen değil
Eskisi gibi değil
Zamanla
Belki de eskisinden de iyi
İstersen
Kimbilir…

Seversen…

Mehpare ÖĞÜT

2013




Şimdi sen gelsen
Dağ suları gibi incecik
Kırılıp dökülen
Uçarı gülüşünle sen
Hep böyle hayata barışık
Çıkıp gelsen.
O bengi sularda ben
O serin, o gökçe mavilerde
Şu büyük kent yorgunu
Örseli, kırgın
Lime lime yüreğimi
Dinlendirsem.
Bir daha hiç mi hiç gitmesen…

Şükrü ERBAŞ




Uzun yoldan geliyorum...Kelimelerin bittiği , sözün tükendiği yerden...Kirpiklerimle göğün tozunu eliyorum...

Geçmişim hem yârdan , hem serden...Uzun yoldan geliyorum...Bilsen nasıl yorgunum.Yüzüne bakmaya yüzüm yok!...

Hani zaman en iyi ilaçtı ? Zamanın açtığı yaralara devâm yok!...Sırtımda yüklü yılların vebâli , Sana dokunmaya mecâlim yok!...

Uzun yoldan geliyorum...Üstüm başım toz içinde...Karşında öyle necis kaldım ki...Sana dair, Senin içinde ; kendime öyle yabancı bırakıldım ki...Unuttum herşeyi bir bir...Verdiğim sözleri , ettiğim o yeminleri , Seni bıraktığım o tozlu rafların yerini...

Oysa Sen , hâlâ saklıyordun yaprak yaprak koynunda...Kuru bir salkım leylak çiçeğini...Uzun yoldan geliyorum...Geçmişim bir yığın siyah ve beyaz...

Artık karanlık yanımdan aydınlıklar devşiremiyorum...Her mevsim ayaz...Ve ben Sen'sizlikten kırılıyorum...Ve döküntü duvarlarımda yankılanan bir ses duyuyorum...Ey nâs!...Gözlerinizden akan ne kan ve ne yaş...

Bildiğin kir ve pas!...Uzun yoldan geliyorum... Karanlık , biçilesi bir renk değilmiş gönül libasıma... Gurbet neresi?... Bilemiyorum... Neresi sıla?... Varamadan menzile , gidiyorum ha gidiyorum... Bundan gayri bir âhım kalsın istiyorum , uzayan yollarıma...

Uzun yoldan geliyorum... Kulaklarımda hâlâ o buğulu ses , o hüzünlü tını...Bir çocuğun minicik parmaklarıyla dokunurdum Sana...Yer gök maviye bulanırdı...Mavi , o günlerden hatıra kaldı , hatırlasana...Ama dur!...

Unutan bendim öyle değil mi ya...Hani önce yaslardım yüzümü Sana , mis kokunu çekerdim içime ölesiye...Kalbim duracak gibi olurdu hani...Hâlâ bıraktığım yerdesin ve hâlâ aynı râyiha...Uzun yoldan geliyorum...Beni bir tek Sen anladın...

Kalemimden kan damlarken..."Takdire şâyân" aclılarım alkışlanırken , bana bir tek Sen ağladın...Aynaların ardındaki sır Sen'din...Beni bana yalansız bir tek Sen anlattın...

Uzun yoldan geliyorum...Son tâkatimde , elim kapının tokmağında...Bileklerimi kanatmış yılların prangaları...Yine Senin mekânındayım , yine Senin otağında...

Bu Kelâmı öyle özlemişim ki...Işıl ışıl o sarı sayfalarda...Kovma kapından n'olur!...Öyle muhtacım ki Sana...

Uzun yoldan geliyorum...

Ey Muciz'ul Beyân...Ey Kelâm-ı Kebir...Ey Sultanım'ın sonsuzluğa uzanan mukaddes emaneti...Ey Rabbim'in sarsılmaz ve kopmaz ipi...Uzun yoldan geliyorum...Son durağındayım şimdi hayatın...

Gözlerimdeki son pırıltı Sen ol istiyorum , kulaklarımdaki son tını...Aks-i sedân yankılansın istiyorum içimin şûristan yamaçlarında...

Vefasızım , beni affet

Alıntı, Yazarı Bilinmiyor...