Dönmek, mümkün mü artık dönmek
Onca yollardan sonra
Yeniden yollara düşmek

Neresi sıla bize, neresi gurbet

Al bizi koynuna ipek yolları
Üstümüzden geçiyor gökkuşağı
Sevdalı bulutlar uçan halılar
Uzak değil dünyanın kapıları


Neresi sıla bize, neresi gurbet
Yollar bize memleket

Gitmek, mümkün mü artık gitmek
Onca yollardan sonra
Yeniden yollara düşmek

Neresi sıla bize, neresi gurbet
Yollar bize memleket

Murathan MUNGAN


Seni düşünürken
Bir çakıl taşı ısınır içimde
Bir kuş gelir yüreğimin ucuna konar
Bir gelincik açılır ansızın
Bir gelincik sinsi sinsi kanar

Seni düşünürken
Bir erik ağacı tepeden tırnağa donanır
Deliler gibi dönmeğe başlar
Döndükçe yumak yumak çözülür
Çözüldükçe ufalır küçülür
Çekirdeği henüz süt bağlamış
Masmavi bir erik kesilir ağzımda
Dokundukça yanar dudaklarım

Seni düşünürken
Bir çakıl taşı ısınır içimde.


Bedri Rahmi EYUBOĞLU



Bir süre önce okumaya başladığım ve okurken hem düşündüren hem de tüm zamanlar için geçerli olan bir kitaptan bahsetmek istiyorum. Okuyanların yanı sıra okumayanlarında göz ucu ile kitapçıların raflarında gördükleri, okusam mı okumasam mı diye ikilemde kaldıkları bu eser Feridüddin Attar’a ait olan Pendname…Öncelikle Feridüddin Attar hakkında kısa bir bilgi vermek gerekirse, internet ortamından derlediğim şu bilgileri paylaşmak yerinde olacaktır.

  • Ferîdüddin Attâr (Faɾsça: فرید الدین عطار‎) ya da tam adıyla Ebû Hâmid Feɾîdüddin Muhammed bin Ebî Bekiɾ İbɾâhîm-i Nîsâbûɾî, Hoɾasan'nın en önemli döɾt şehɾinden biɾi olan Nişabuɾ'da 1136 yılında doğmuş 1221 yılında vefat etmiş ünlü biɾ İɾanlı şaiɾ ve mutasavvıftıɾ. Hekim ve eczacı olmasından dolayı Attâɾ (aktaɾ) olaɾak anılıɾ.
Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Şeyh Galip ve diğeɾ mutasavvıflaɾ taɾafından yüceltilen Attâɾ, çoğu günümüze kadaɾ ulaşan pek çok eseɾ bıɾakmıştır.
Bazı tarihςiler Ferîdüddin Attâr'ın tasavvufta adet olduğu üzere seyahatler yaρtığından, Mekke'ye gidip Кabe'yi ziyaret ettiğinden, hatta Şam, Mısır, ve Hindistan'a kadar gittiğinden söz ederlerse de bunlar ispatlanmamış rivayetlerdir. Hayatının sonuna doğru yazdığı Esrarname 'de Кabe'yi görme arzusu iςinde olması Hicaz'a gitmediğinin delilidir.”

Pendname kelime itibariyle Fars kökenli olup öğüt kitabı, nasihat kitabı anlamlarına gelmektedir. Mesnevi formatında yazılan bu eserlerin vasıfları dînî, tasavvufî ve ahlâkî-didaktik karakter arzetmeleridir. Bu nedenle de pendnameler, insanlara doğruyu göstermeyi,  ahlak ve din konularında öğütler vermeyi, halkı ve devlet adamlarını olgunlaştırmayı ve de erdemli kılmayı hedefleyen eserlerdir.
Bu konuda ki en önemli ve orijinal eser ise Feridüddin Attar’a ait olan Pendname’dir. Attar’ın bu eseri asırlar boyunca tüm doğu İslam ülkelerinde hemen hemen her sınıf halk tarafından okunmuş, geniş ve derin bir yer bırakmış olup itinalı bir şekil ve üslupla yazılmıştır.

Pendnameler üzerine daha fazla şeyler söylemek mümkündür. Ancak sizlere, okuduğum kitap olması açısından kısacık da olsa parantez içerisinde bir şeyler paylaşmayı uygun gördüm. Şimdi ise gelelim Attar’ın meşhur Pendnamesine. Kitap ince bir kitap ve aslına bakarsanız bir günde okunacak kitaplar arasında. Bu kitabın içeriği kişilere, devlet büyüklerine, ahlaki, dini, tasavvufi ve daha bir çok konularda öğütler veren, yanlış ile doğrunun ayrımını bildiren bir kitap. Karbon Kitaplar tarafından basılan ve çevirisi Ahmet Metin ŞAHİN tarafından yapılmış olun bu kitaptan beğendiğim alıntılardan birkaçı..

DUALARI KABUL EDEN ALLAH’A YAKARIŞ
50/
“Öldürüp kabr içre koymazdan teni,
Beklerim Rabbim günahtan sil beni!
Canı Rabbim benden almazdan hele.
Girsem elbet kalbe nur iman ile!”



NEFSİ EMMAREYİ KÖTÜLEME
“Aklı çoklar şükreder her nimete,
Nefse hakimler erişmiş izzete.
Öfke yenmiş kimseler ey genç, inan,
Kurdular elbette bir dertsiz cihan!
Ahmak insan olmuş elbet olk kişi,
Hep nefis ardında koşmaktır işi.
55/
“Hem bozulmuş fikrin ardından gider,
Zanneder Allah bırakmaz, affeder!”
….
60/
….
“Sevmez Allah halkı incitmişleri
Huysuz insan olmaz asla din eri!
Hem sitemkar, atsa ayrık kalbe ok,
Kendinin gönlünde açmış derdi çok.
Halkı incitmekse şahsın niyeti,
Sonda elbet ağlamakmış kısmeti.”

Konuya ait başlıklar altında verilen bu öğütler geçmiş, gelecek ve şu an arasında adeta bir köprü vazifesi görmekte. Çünkü yüzyıllar önce kaleme alınmış bu satırlar hala geçerliliğini korumakta ve bizlere öğütler vermekte. Bu nedenle de baş ucumuzda ve elimizin altında olması gerekli olan kitaplar arasında yer almaktadır. Okumanız ve tavsiye etmeniz dileğiyle…

Mehpare ÖĞÜT ŞENGÜL







Her şeyin bir dirilişi bir de yok oluşu var illa ki
Sebep arama olan bitene
Her şeyde olduğu gibi
Bir Yaradan var bil ki!
Gözlerini ne zaman çevirirsen çevir semaya
Dünyayı kaç kez arşınlarsan arşınla
Yer gök hatırına
Ölenin ruhuna
Okunan duaya
Hürmet etmeyi unutma!
Unutma ki
Bir sonra ki gelişinde
Yanma, yana yakıla
Ağlama, ıkına sıkıla
Dertlenme
Kederlenme
Ve şükretmeyi bil ki
Huzura çıktığında
Kalbin dolu olsun aşkla
Merhametle
Mutlulukla
Sadakatla
Umutla
Sözle
Gözle
Allah aşkına…
Her daim duan olsun yüreğinde…İlahi aşkla…

Mehpare ÖĞÜT ŞENGÜL
29 ARALIK 2017






Her yalnızlığın bir sonu vardı mutlaka…
Yalnızlık bir tek Allah’a mahsustu.
Ve her aşkın
Bir bekleyeni, bir geleni.
Her gecenin eriştiği gündüz misali…


Baktığım her yerde adı olmayan bir sevgilim vardı benim
Bir gün bir yerlerden çıkıp gelecek diye beklediğim.
Hiç tükenmedi ümitlerim
Hiç vazgeçmedi sevmekten yüreğim.
Hiç ama hiç değişmedi aşka olan hürmetim.

Ve bir gün…
Geldi işte o beklenen
Ardından hayatım değişti, “SEN”lendi..

Bir sıcaklık basmıştı ansızın yüreğimi…
Kış’tı geldiğinde; yüreğimde ise bahardan bir mevsim
Ve ilk gözlerimiz değdi
Sonra ellerimiz
Ve sonrası..
Sonrası aşk, sonrası sevgi, sonrası en nihayetinde biz…
Biz olduk,  bir olduk, birbirimizin olduk….
Şenlendi yüreklerimiz.



Mehpare ÖĞÜT ŞENGÜL
'OCAK 2018







“Dört Hintli bir camiye girdi, namaz için rüku ve secde ettiler.
Her biri bir niyetle tekbir alarak acizlik ve dert hâliyle namaza başladı.
Müezzin geldi.  Birinin ağzından
” Ey müezzin! Ezan okudun mu? Vakit var mı?” diye bir söz çıktı.

Diğer bir Hintli istekle
 “Hey! Konuştun ve namazın bozuldu” dedi.

Üçüncüsü, ikinciye
 “Ey amca! Onu n‑ç‑n kınıyorsun? Kendine söyle” dedi.

Dördüncüsü “Elhamdülillah; ben, o üçü gibi kuyuya düşmedim” dedi.

Neticede dördünün de namazı bozuldu; ayıp söyleyenler, yollarını daha çok kaybetti.
Kendi ayıbını gören cana ne mutlu! Ayıp söyleyen, ayıbı kendine satın alır...
Basında on yara varsa, merhemin‑ kendine kullanman gerekir...
Aynı ayıp sende yoksa em‑n olma; o ayıp sende de görülebilir...

Ey benim güzelim! Sakalın bitmemişse, çenesinde sakalı çıkmayan başkasını yerme.”


“O günler geçip gitti.

O iyi günler,

O sağlıklı, dolu günler

O pullarla kaplı gökyüzü

O kiraz dolu dallar

O sarmaşıkların yeşil sığınağında birbirine yaslanan evler

O haylaz uçurtma damları

O akasyaların kokusundan başı dönen sokaklar.

O günler geçip gitti

Kirpiklerimin arasından”



Füruğ Ferruhzad-Yaralarım Aşktandır... Alıntı


Aşkı yüzlerce yazar anlatmıştır ama Anna Karenina gibi destansı olanı yoktur. Anna Karenina, 19. yüzyıldaki Rus aristokrasisinde yaşanan bir yasak aşk hikayesi. Henri Troyat, kaleme aldığı Tolstoy biyografisinde şöyle diyor:

“Bir yıl önce onu derinden etkileyen bir olayı anımsadı. Komşusu ve aynı zamanda da arkadaşı olan Bibikov, Anna Stepanovna Pirogova adlı bir kadınla yaşıyordu. Uzun boylu, geniş yüzlü bu kadın, onun metresiydi. Adam, onu pek umursamıyordu. Hatta başka biriyle evlenme planları yapıyordu. Onun bu ihanetini öğrenen Anna, sadece birkaç eşyasını alıp kaçtı. Ve ardından kendini trenlerin altına attığı haberi geldi. Ölmeden önce Bibikov’a bir de mesaj göndermişti. Özetle “Katilim sensin” diyordu. 1872’de yaşanan bu olayı Tolstoy yakından takip etmişti. İntihar edilen tren istasyonunda polisle birlikte incelemeler yapıp cesedi gördüğünde bu zavallı kadının yaşadıklarını hayal etmişti.”

“Vronski’nin yüzü aydınlandı.
— Benim için dünyada her şeyin, yaşamın kendisinin bile siz olduğunuzu bilmiyor gibi konuşuyorsunuz. Ama huzur nedir bilmem ben, veremem de onu size. Kendimi, aşkımı istiyorsanız veririm… Sizinle kendimi ayrı düşünemiyorum. Benim için siz ve ben tek kişiyiz. Gelecekte sizin için de benim için de huzurun olanaksız bir şey olduğunu görüyorum. Umutsuzluk, yalnız umutsuzluk görüyorum… ya da şöyle diyeyim, mutluluk görüyorum; ama ne mutluluk bu… Olanaksız bir şey mi sanki.

Vronski son cümlesini fısıldayarak söylemişti; ama Anna duymuştu. Anna aklının tüm gücünü gerekeni söylemeye yöneltmişti. Ama bir şey söylemedi sevgi dolu bakışını Vronski’nin gözlerinin içine dikti. Vronski heyecanla, “İşte o!” diye geçirdi içinden. Umudumu kestiğim, bunun bir sonucunun olmayacağını sandığım anda işte o! Seviyor beni. İtiraf ediyor.

Anna:
— Öyleyse benim için yap bunu, dedi. Böyle şeylerden hiç söz etmeyin bana, iki iyi dost olalım. Ama bakışı bambaşka şeyler söylüyordu.

Vronski:
— Dost olamayız, bunu siz de biliyorsunuz, dedi. Ama dünyanın en mutlu ya da en mutsuz iki insanı olmamız sizin elinizde. Anna bir şey söylemeye hazırlandı; ama Vronski fırsat vermedi konuşmasına:

— Yalnız bir şey istiyorum sizden. Şimdiki gibi umut beslemek, acı çekmek hakkını tanıyın bana. Ama bu olmayacak bir şeyse gözünüze görünmememi emredin, görünmeyeyim. Varlığım sizi sıkıyorsa, bir daha görmeyeceksiniz beni.
— Sizi kovmayı aklımın ucundan geçirmedim.
Vronski titrek bir sesle:


— Yalnız bir şeyi değiştirmeyin, dedi. Bırakın her şey olduğu gibi kalsın. İşte kocanız geldi.”




Londra'daki Kine College Hastanesi Yaslanma Bilimi Enstitüsü tarafından yapılan bir araştırma, vücudumuzun bize hayatimizi kurtaracak tam 16 ipucu verdiğini ortaya koydu.
Sağlıklı yasam konusunda birçok araştırmaya imzasını atan; Londra'daki Kine College Hastanesi Gerontoloji (yaslanma bilimi) Enstitüsü'nde araştırmalarını yürüten Prof. Dr. Robert Bale, 'Sadece parmaklarınızın uzunluğu bile sizin sağlığınız hakkında kayda değer bilgi sahibi olmamızı sağlıyor aslında. Siz de vücudunuzla ilgili önemli detaylara; dikkat ederek sağlığınızı koruyabilirsiniz ' diyor ve ekliyor: 'Vücudunuz; siz fark etmeden sağlığınızla ilgili en önemli ipuçlarını veriyor.'
Prof. Bale'ye göre, tırnaktan gözlere, doğum kilosundan avuç içine kadar vücuttaki her şey birer gösterge. O halde bir test yaparak ne kadar sağlıklı olduğumuzu anlamak mümkün. Bale'nin ' İste hayatinizi kurtaracak 16 ipucu' dediği test söyle:

1.Tırnaklar Tırnaklarınıza dikkatle bakin. Eğer hafif mavilik yâda; morluk görürseniz bu bir kalp hastalığıyla karsı karsıya olduğunuz anlamına gelebilir. Tırnaklarınızın aşırı kalın olması ya da üstlerinde tümsekler olması da nefes alma hatta akciğer sorunlarıyla karsı karsıya olduğunuzu gösterebilir.
2. Nefeslerinizi Sayın Eğer dakikada 15 kez ve daha altında nefes alıp veriyorsanız sağlıklı
ciğerlere sahipsiniz demek... Eğer 25 kez nefes alıp veriyorsanız o zaman sağlığınıza dikkat etmelisiniz.

3. Gözler Aynada gözlerinizden birine bakin. İris'in etrafında beyaz bir daire varsa kolesterol seviyeniz yüksek anlamına geliyor. Bu ayni şekilde yaklaşan kalp sorunlarının da en büyük habercisi.

4. Avuç içinize bakin Avuç içlerinize dikkatle bakin. Eğer kırmızı ve lekelilerse karaciğerinizde sorun var demek.

5. Hafıza kontrolü Bir tepsinin üstüne rasgele 10 eşya koyun. Tepsiye sadece 10 saniye
bakin. Kaç tanesini hatırlayabildiniz? İy i bir hafızanızın olması Alzheimer'le karsılaşma riskinizin daha az olacağı anlamına geliyor.

6. Kas kontrolü Sırt üstü yatın. Bacaklarınız dümdüz olsun. Bir bacağınızı havaya kaldırın. Bir kişinin ayağınıza bastırmasını isteyin. Eğer bacağınız yere düşüyorsa, kaslarınız da bir zayıflık olduğu anlamına geliyor.

7. Görünüş Gözünüzün hemen altında elmacık kemiğiniz üzerine bir cetvel
yerleştirin. Sonra cetvelin üstüne bir kredi kartı yerleştirin kartı en rahat okuduğunuz uzaklığı ölçün. Ne kadar yakına gelirse gelsin kartı rahat okuyabiliyorsanız göz sağlığınızın iyi olduğu anlamına geliyor.

8. Tiroit misiniz? Kollarınızı yere paralel olarak tam karsınızda birleye uzanıyormuş
gibi uzatın. Ellerinize dikkat edin. Eğer elleriniz bu pozisyonda titriyorsa o zaman tiroit olma riskiniz çok.

9. Düz yürümek Yere bir metre uzunluğunda bir çizgi çizin. Üzerinde rahat yürüyebiliyorsanız, vücudunuzun koordinasyonu iyi isliyor demektir.

10. Doğum kilonuz Annenize kaç kilo doğduğunuzu sorun. 3 kilonun altında doğmuşsanız
kalp sorunlarıyla karsı karsıya kalabilirsiniz.

11. Beliniz kalın mı? Vücut sekliniz elmaya benziyorsa, yani yağlarınız belinizin çevresinde
toplanıyorsa, kalp sorunu yasama riskiniz daha fazla.

12. Tuvalet sıklığı Her 3 saatte bir tuvalete birden çok gitme ihtiyacı mı hissediyorsunuz? Diyabetin en erken alarmlarından biri sık tuvalete gitmektir.

13. Nabız kontrolü Nabzınız ne kadar yavaş atıyorsa o kadar uzun yasayacaksınız demektir. Yani nabzınız 70'in altındaysa sağlıklısınız anlamına geliyor.

14.Dişlerinizi fırçalayın Eğer dişleriniz kanıyorsa, kalbiniz tehlikede demektir.

15. Parmak uzunluğu İşaret ve yüzük parmakları aynı uzunlukta olan kişilerin kalp krizi
geçirme riski daha fazla.

16. Ayak Bilekleri Baş parmağınızla ayak bileğinizin arka kısmına bastırın.Eğer
bastırdığınız noktada çok fazla çukurluk oluşuyorsa o zaman kalp,akciğer,böbrek sorunlarıyla karşı karşıya kalabilirsiniz. Siz yinede moralinizi bozmayın. Ancak yukarıdaki belirtilerden bir veya bir kaçı varsa hemen doktorunuza başvurun...







Bir sen gelirsin aklıma…
                Aklım başımda,,
Bir de yazdıklarım
                Silmeden okuduklarım
Kaç heceyi ulaştırmaya çalışmıştım oysa
                Yarınlarıma ışık olsun diye
Nice cümleler kurmuştum uğruna
                Belki de okumadığım kadar şiir yazdım sana
Varsın olsun iyi olmuş okumadığında
                Çünkü her acının bir de sevinci varmış bu dünyada
Her yokluğun bir de varlığı
                Her sevenin bir de sevileni
Ve ben şimdi daha çok seviyorum
                Senden sonrasını bil ki…
Yüzümde açan güller misali
                Avucumun içinde saklayıp koklayarak
Saklıyorum yüreğimdekileri mahşere dek…
                Soracak, sorulacak çok hesap birikti defterimde
Katıp da gündüzleri geceye
                Sıraya koyacağım hepsini de
Ellerimden ellerine bir de yüreğine
                Soracağım sana tüm ettiklerini de
Üzüldüğümü sanmayasın ki
                Varlıklarım var şu an yüreğimde
Senden kıymetli hem de
                Senden daha üstün hem de
Sözlerim var bil ki sana söylenmişlerden daha güzel
                Sevenim var yüreğiyle
Seviyorum en kıymetlisini yüreğimle…

Geçti gitti,,, Geçti gitti çoktan... Geçmiş olsun sana da...


Mehpare ÖĞÜT ŞENGÜL