PUSULASI ŞAŞMIŞ KALBİMLE…

Öfkem vardı bir zamanlar sana karşı, hiç dinmeyecek sandığım. Ansızın alevlenen bir ateş vardı, hiç sönmeyecek sandığım. Şimdi ne o öfke, ne de o ateşten eser var bedenimde. Yalnızlık şarkısını söyleyen tek kişilik soloyum şimdilerde.

Sabahı olmayan geceler de oluyormuş anladım nice sonraları. Takvimlerden kopardığım her bir yaprak, uzaklaştırıyormuş git gide seni benden. Soranlara söylediğim türlü türlü yalanlar, boynuma geçirdiğim birer ilmek oluyormuş teker teker.

Her şey ne de güzel başlamıştı oysa. Kaçamak bakışlar, tutmak istenip de tutulamayan eller, çekingen bir beden ve saniyede kaç attığını bilmediğim bir yürek.

Sanki güzel olan her şeye bir nazar değdiğini doğrularcasına zaman, fırsat vermedi bu ellerin ebediyete kadar tutulu kalmasına. Zamansız ve isteksiz ayrıldı en nihayetinde. Zor oldu ama oldu işte.

Aradan aylar, yıllar geçti. Yüreğimizin bir yerinde hep o sevdanın tek bir tomurcuğu..Belki bir gün umuduyla beklenilmekte yeşermesi. Kim bilebilir ki…

Şimdi ikimizde savrulduk bir yaprak misali ve ikimizde bize ait olmayan yabancı bir dünyada yaşamaktayız hayatlarımızı. Ne kadar mutlu olabiliriz ki !..

Ayrı geçen günler, haftalar ve yıllar boyunca aklımda hep bir soru takılı kaldı. Acaba bir gün döner mi düşüncesi. Eğer dönerse aynı olacak mıydı her şey eskisi gibi. Yoksa iki yabancı gibi mi görecektik birbirimizi. Dokunmaya, bakmaya çekinecek. Ve yalan mı sayılacaktı onca söylenen sözlerimiz.

Bu gidiş bir elveda olmamıştı ve bu ayrılık bir son değildi ikimiz içinde. Sadece zorunlu bir veda idi. Dönüşün belli olmadığı. Bir gün mutlaka birleşecekti bu ellerimiz ve bu kalbimiz yeniden atmaya başlayacaktı ikimiz için.

İşte o yüzden şimdilerde pusulası şaşmış kalbimle ben, seni beklemekteyiz doğan güneşi görebilmek için..
Ne olur daha fazla bekletmeden gel…

MEHPARE ÖĞÜT

0 Comments:

Yorum Gönder

Yorumunuz İçin Teşekkürler Ediyorum