BİTMİŞ AŞKLAR EMANETÇİSİ... - Ş A İ R A N E
“Biliyorsun ben hangi şehirdeysem Yalnızlığın başkenti orası.” – Cemal Süreya “Yaşamak değil, Beni bu telaş öldürecek…” – Özdemir Asaf “Ah, kimselerin vakti yok Durup ince şeyleri anlamaya.” – Gülten Akın “Cıvıl cıvıldı gözleri Yeni dağılmış bir ilkokul gibi.” – Can Yücel “Duyguluysan işin zor, Yaşamda yeniksindir.” – Özdemir Asaf “İçim hem kimsesizdi hem kalabalık.” – Edip Cansever “Hüznümle vedalaşmayı bana öğretmediler.” – Gülten Akın “Dönmeyeceğimiz bir yer beğen, Başka türlüsü güç.” – Turgut Uyar “Vasiyetimdir: Dalgınlığınıza gelmek istiyorum Ve kaybolmak o dalgınlıkta.” – Didem Madak “İçime gene Yolculuk mu düştü, nedir?” – Orhan Veli “uçurumlar var uçurumlar diyorum ben insanla insan arasında kendiyle kendi arasında.” – Nilgün Marmara “Sen ki saçından tırnağına kadar Bir hürriyete bedelsin.” – Turgut Uyar “Bir buluşma yeridir şimdi hüzünlerimiz.” – Edip Cansever “Bütün renkler aynı hızda kirleniyordu, Birinciliği beyaza verdiler.” – Özdemir Asaf

Bu Blogda Ara

20 Haziran 2010

BİTMİŞ AŞKLAR EMANETÇİSİ...

Bir zamanlar Aral Gölü dünyanın en büyük dördüncü gölüymüş. Bu gölün kenarında bir liman kenti varmış. Munyak… Şimdi Munyak’ta gökyüzünü toz ve tuz kaplamış durumda. Ve bebekler orada çok yaşamıyor. Çünkü bir zamanlar su olan yerlerde şimdi çürümüş gemiler ve iskeleler var. Çünkü su artık çok içeride. Çünkü Aral Gölü’nü besleyen iki nehrin yollarını pamuk tarlalarını kapladığı için pamuk da yok… Aral Gölü haritada artık neredeyse birbirinden komak üzere olan iki küçük su lekesi…’
Üzüntüyle ekrana bakmıştık… Ahmet anlatıp duruyordu. ‘Kuzeyde buzların erimesine ve sera etkisine neden olan tozların yüzde onu Aral’ın kurumuş tabanından çıkıyor…Artık kurtarma çalışmaları…’
Ahmet konuşurken sana bakmıştım. İkimiz Aral Gölü’ne benzemeye başlamıştık…
Sen ısrarla yollarımızı başka yönlere çevirmeye çalışıyordun. Israrla kurutuyordun beslediğimiz iç denizi… Bu güne geleceğimiz belliydi. ‘Kendi hayatlarımız’ derken ‘biz’ olmaya hevessiz gönlün kuruttu işte sonunda ‘biz’i…
Evet, gidiyorum şimdi. Arkamda bir toz bulutu bırakarak. Sen belki çok sonra fark edeceksin çürüttüğün gemileri, ıssız bıraktığın iskeleleri…
Ama bu senin kararındı…
Dost olmak yok bende. ‘İstediğin zaman ara beni, başın sıkıştığında ben buradayım’ filan gibi sakın kurma bu cümleleri…


Sana güzel bir yaz günü gelmiştim.

Karlı bir sabahta gidiyorum.

Beş mevsim yaşamışız beraber.

Beş mevsim bir ‘iç denizi’ kurutmaya yetti.

İşte böyle sevgili…

Biz artık seninle haritada iki küçük su lekesi,

Hiçbir nehir kavuşturamaz bizi..


İclal AYDIN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz İçin Teşekkürler Ediyorum