Fransa’da, ağır isçilerin isleri hakkında ne düşündüklerini incelemek üzere
araştırmayı yürüten bir görevli, bir inşaat alanına gönderilir.
Görevli, ilk isçiye yaklaşır ve sorar :
“Ne yapıyorsun?” “Nesin sen, kör mü?” diye öfkeyle bağırır isçi.
“ Bu parçalanması imkânsız kayaları ilkel aletlerle kırıyor ve patronun
emrettiği gibi bir araya yığıyorum. Cehennem sıcağında kan ter içinde
kalıyorum. Bu çok ağır bir is, ölümden beter.”
Görevli hızla oradan uzaklaşır ve çekinerek ikinci isçiye yaklaşır. Ayni
soruyu sorar :
“Ne yapıyorsun?”
İsçi cevap verir : “ Kayaları mimari plana uygun şekilde
yerleştirilebilmeleri için, kullanılabilir sekle getirmeye çalışıyorum. Bu
ağır ve bazen de monoton bir is, ama karim ve çocuklarım için para gerekli.
Sonuçta bir isim var. Daha kötü de olabilirdi.”
Biraz cesaretlenen görevli üçüncü isçiye doğru ilerler.
“ Ya sen ne yapıyorsun?” diye sorar.
“Görmüyor musun?” der isçi kollarını gökyüzüne kaldırarak.
“ Bir katedral yapıyorum.”
…
Bu hikâyenin enteresan tarafı her üç isçinin de ayni isi yapıyor
olmaları.
Görmeyi seçtiğiniz yol sizin tutumunuza bağlıdır.
Bugün hava biraz bulutlu mu yoksa biraz güneşli mi?
Güllerin dikeni mi vardır, dikenli dalların gülleri mi?
Bardağın yarısı bos mudur, yarısı dolu mu?
Yoksa bardak olması gerekenin iki kati büyüklükte midir?
Seçim size ait…
Yazar : Allen Klein
0 Comments:
Yorum Gönder
Yorumunuz İçin Teşekkürler Ediyorum