Duygularını bastıran insanlar hayatın en güzel anlarını kaçırırlar. Meselâ, eşini ya da çocuğunu çok sevdiği halde küçük düşeceğim endişesiyle bu hissini zapturapt altına alanlar o anda yaşanacak büyülü andan nasiplenemezler. Etraflarındaki insanlara sıkıntı verecek kadar düzenli, gereğinden fazla mükemmeliyetçi ve ayrıntıcı kimseler diğer insanlara nazaran iç dünyalarını daha fazla gizler ve birçok güzelliği tatmadan yaşayıp giderler. Bu tip kişiler, herşeyin ölçülü ve net olmasını ister, belirsizliğe tahammül edemezler. Bunun sonucunda da duyguları hasar görür. İnsanın pasifleşmeden mahcup ve çekingen olması, sade yaşaması bir noktaya kadar güzeldir. Ancak hareketsizleşmemek kaydıyla. Haddini bilen, kendinden emin aynı zamanda da başkalarının hakkına saygı duyan bir kimse hissettiklerini bastırmasına lüzum kalmadan da özgüven sahibi olabilir. Düşüncelerini makul sınırlarda ifade etmekten kaçınanlar gergin, kendileriyle çatışan, mutsuz insanlardır. Bu tip kişilerin beyninde stres hormonu fazla salgılandığından devamlı olumsuz senaryo yazarlar ve bu da onları gerilime sürükler. Neticede ortaya çıkan negatif enerji, sevdikleri insanı kendilerinden uzaklaştırmalarına sebebiyet verir. Halbuki duyguları bastırmak yerine beden dili ile ifade etmek böyle bir problemle karşılaşmayı önleyecektir.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan
0 Comments:
Yorum Gönder
Yorumunuz İçin Teşekkürler Ediyorum