Sizi bir düşünceye aşkla bağlayabilecek gerçeklerin neler olabileceğini hiç düşündünüz mü?
Aşk'tan bahsettiğimizde hep iki kişinin birlikte olması gerçeğini algılarız. Birbirleriyle aynı tutkuları paylaşan ve ahenk içerisinde hareket eden iki kişi. Aynı iki farklı sesin bir orkestra içerisinde birbirine karışması ve güzelleşmesi gibi.
İşte bir düşünceyi aşkla istemek de buna benzer. Artık tüm duygularınız bir başkasına aşık olduğunuz anlardaki frekansı yakalamış demektir. Aşık olduğunuzda hisleriniz vücudunuza ve hareketlerinize hakim olmaya başlar. Artık davranışlarınızı kontrol eden aşkın o muhteşem tutkusudur. Bir düşünceyi aşkın doğallığındaki gibi harekete geçirebilmeniz içinde öncelikle kendinize izin vermeniz gerekir. Sonra içinizdeki o tutku sizi hedefinize doğru hızla çekecektir.
Psikolok Alfred Adler; "Bir fikrin beni kullanmasına minnettarım demişti". Evet bir fikre aşkla bağlandığınızda o size yolunuzu gösterecektir. Artık bu noktadan sonra ne o düşünceye yön vermeye ihtiyacınız kalmıştır, ne de başarmak için hırsla mücadele etmeye. Çünkü artık siz her sabah aynı saate kurduğunuz alarmınız çalmadan önce uyanmış olacaksınız.
Hedefinizin peşinde aşkla hareket etmeye başladığınızda, kendinizi aynı oniki yaşındayken yaz tatiline çıktığınız ilk anlardaki kadar mutlu hissedeceksin. Buna siz bile şaşırabilirsin. Neler oldu size böyle. Daha bir gün önce herşey ağır ve çekilmezken, şimdi sizi çocuksu bir tutkuyla harekete geçiren gerçek nedir? Nasıl böylesine bir tutkuyla doldunuz? Dışarıda hava mı değişti? Yoksa güneş bir kaç saat önce mi doğdu? Elbette hayır. Değişen sadece okulun son günündeki o sabırsızca bekleyişden biraz sonra kurtulup ; beklediğiniz o güzel yaz tatiline çıkacak olmanızdır.
Oysaki ikisi arasındaki fark sadece dakikalardır.
Yazan: Bob Prodector
Derleme/Çeviri: Cüneyt Yiğitsoy
0 Comments:
Yorum Gönder
Yorumunuz İçin Teşekkürler Ediyorum