KENDİ AYNAMIZI BULMANIN SİHİRİ..



Aşka gelelim, en büyük örnek büyük bir ebeveynin ürünüyüz, bir eşin veya ortağın değil. Aşık olduğumuz zaman ne oluyor? Seksüel çekimden çok farklı, başka birisine acımaktan çok farklı, ve karizmatik bir kişiye çekim duymaktan çok daha farklı. Aşık olmak bu değil.
Sebebini söyleyeyim.

Bizim kendi zihnimizi aynalayan bir kişi bulduğumuz zaman-aynalamak: onun düşünceleri bizim düşüncemiz, bizim düşüncemiz onun düşüncesi, böyle istediği için değil, fakat doğal olarak böyle olduğu için-seni kendin gibi kıymetli gören bir kişi bulduğun zaman, ve tersi, zihnin zihne olan manyetik çekiciliği seksüel çekimin milyarlarca sene ötesindedir. En büyük gizemimizi, en büyük ümidimizi-kendimizi -nihayet başka birisinde aksetmiş olarak bulduğumuz zaman, şaşırabiliriz; bu ben miyim, yoksa o mu? Aynı. İşte o zaman seviyoruz
demektir.

Zıtların birbirini çektiği doğru mu? Evet, mutlaka. Çiftleşmenin gereksinimi bu. Birinci Mühürde değişik olan insanlar birbirine çekim duyarlar. İkinci Mühürdeki çekim gücü arz ve taleptir. Üçüncü Mühürde birisi seni kontrol ettiği ve kendi kontrolüne gerek kalmadığı için çekim duyarsın. Fakat Zihindeki çekiciliğin sebebi kendi zihnimizin mükemmel aynasını bulduğumuz içindir. Bizi harekete geçiren derin saygı, hayranlık-dinle beni- saygı, hayranlık, kudsiyettir. Büyük Zihne bu şekilde erişiyoruz. Bunu seksle bozmak bile istemiyoruz, mahzene gidiyoruz yapmak için. Bizi bu diğer kişi hakkında heyecana getiren şey sanki birisi aynayı temizlemiş, ve nihayet kendimizi görebiliyoruz. Karşı taraf için de aynı. Gerçek aşk bu.

Ee, bulacak mısın bunu? Bulman en büyük arzumdur. En büyük arzum zihni çelikten bir tuzak gibi olan ve güzellikleri düşünce ve zihnin en uzak vadilerinde düşlerle ve iradeyle karışmış bir kadın bulmandır. Veya neye benzerse benzesin, yakışıklı ve asil, ve mevsimi gelmiş aslan gibi soluyan veya çöplükte çiftleşen köpekler gibi en düşük arzularına yenilmeyen bir erkektir. Bu öyle bir erkektir ki hepsini olabilir, fakat zorla ve iradeyle değil, içeriden gelen bir anlayışla, düşleri vardır, ağzından konuşan Ruh dur, kalbini çarptıran insanlık anlayışı ve Tanrı sevgisidir. Gerçeği aldatmacadan daha fazla seven erkek nadirdir. Sevgisi baldırlarından daha kuvvetli erkek nadirdir. Böyle bir erkek, asil bir erkek, bulduğumuz zaman demek değildir ki eşcinseldir, sadece asildir. Ve onun zihnini okumak için kendi titreşimini yükseltmen lazım. Bu erkek mazlum değildir, cengaverdir ama aynı zamanda barışçıdır. Kendi tarlasını süren, kendi yiyeceğini temin eden, kendi krallığını yaratan, ve bu krallığın korunmasını ve mutluluğunu üzerine alan erkektir. Bu büyük bir adamdır. Böyle birisini bulmak çok nadir bir olay. Fakat böyle bir erkeği bulup tanıdığın zaman, belki onu arayan sendin, ve seni arayan oydu, gerçekte zihinlerin birleşmesi olan polarize bir durum.

En büyük hazinemizi bulduğumuz zaman-başka birisine aşık olmak, kendimize aşık olmak-bu kişiye aşık olduğumuz zaman demektir ki kendi kendimize aşığız. Kendimizden beklemediğimiz hiçbir şeyi ondan da beklemiyoruz. Kendimizden istemeyeceğimiz hiçbir şeyi ondan da istemiyoruz. Kendimizden ne bekliyorsak ondan da aynısını bekliyoruz.

Kendi kendini sevmek demek en yüksek ahlak ve ruhsal yeteneğine ulaşmak demektir. Ve başka birisini sevmek sadece kendi hakkındaki ruhsal duygularına eşittir.

 
"Kendi Aynamızı Bulmanın Sihiri"
"That Elixir Called Love" adlı kitaptan alıntıdır.