VE YOLDA BİR MESAJ… - Ş A İ R A N E
“Biliyorsun ben hangi şehirdeysem Yalnızlığın başkenti orası.” – Cemal Süreya “Yaşamak değil, Beni bu telaş öldürecek…” – Özdemir Asaf “Ah, kimselerin vakti yok Durup ince şeyleri anlamaya.” – Gülten Akın “Cıvıl cıvıldı gözleri Yeni dağılmış bir ilkokul gibi.” – Can Yücel “Duyguluysan işin zor, Yaşamda yeniksindir.” – Özdemir Asaf “İçim hem kimsesizdi hem kalabalık.” – Edip Cansever “Hüznümle vedalaşmayı bana öğretmediler.” – Gülten Akın “Dönmeyeceğimiz bir yer beğen, Başka türlüsü güç.” – Turgut Uyar “Vasiyetimdir: Dalgınlığınıza gelmek istiyorum Ve kaybolmak o dalgınlıkta.” – Didem Madak “İçime gene Yolculuk mu düştü, nedir?” – Orhan Veli “uçurumlar var uçurumlar diyorum ben insanla insan arasında kendiyle kendi arasında.” – Nilgün Marmara “Sen ki saçından tırnağına kadar Bir hürriyete bedelsin.” – Turgut Uyar “Bir buluşma yeridir şimdi hüzünlerimiz.” – Edip Cansever “Bütün renkler aynı hızda kirleniyordu, Birinciliği beyaza verdiler.” – Özdemir Asaf

Bu Blogda Ara

06 Şubat 2011

VE YOLDA BİR MESAJ…





Bir gün geleceğim ve bir mesaj getireceğim,
Nur dökeceğim damarlara.
Ve “Ey sepetleri rüya dolu olan sizler!
Elma getirdim; güneşin kızıl elmasını.” diye haykıracağım.


...Geleceğim; bir yasemin çiçeği vereceğim dilenciye.
Cüzamlı güzel kadına bir küpe daha armağan edeceğim.
“Ne seyredilesi bir bahçe!” diyeceğim görmeyen insana.
Seyyar satıcı olacağım; sokakları dolaşacağım;
“Şebnem var, şebnem, şebnem!” diye bağıracağım.
“Gerçekten de karanlık bir gece!” diyecek, yoldan geçen biri.
Bir Samanyolu bağışlayacağım ona.
Ayaksız bir kızcağız var köprüde;
Büyükayı'yı asacağım onun boynuna.
Ne kadar küfür varsa, toplayacağım dudaklardan.
Ne kadar duvar varsa, yıkacağım temelinden.
“Yükü tebessüm olan bir kervan geldi.” diyeceğim haydutlara.
Bulutları parçalayacağım.
Düğümleyeceğim gözleri güneşle, gönülleri aşkla, gölgeleri suyla, dalları rüzgârla.
Ve cırcır böceklerinin sesiyle bağlayacağım çocuğun düşünü.
Uçurtmalar salacağım havaya.
Sulayacağım saksıları.


Geleceğim, okşayışın yeşil otunu dökeceğim; atların, ineklerin önüne.
Şebnem kovasını getireceğim, susuz kısrağa.
Ve kovacağım yoldaki yaşlı eşeğin üstünden sinekleri.


Geleceğim, her duvarın üzerine bir karanfil dikeceğim;
Her pencerenin dibinde bir şiir okuyacağım.
Bir çam vereceğim her kargaya.
“Ne kadar da muhteşemdir kurbağa!” diyeceğim yılana.
Barıştıracağım,
Tanıştıracağım,
Yürüyeceğim,
Nur içeceğim,
Seveceğim.




Sohrab Sepehri