RUHSAL REÇETE - Ş A İ R A N E
“Biliyorsun ben hangi şehirdeysem Yalnızlığın başkenti orası.” – Cemal Süreya “Yaşamak değil, Beni bu telaş öldürecek…” – Özdemir Asaf “Ah, kimselerin vakti yok Durup ince şeyleri anlamaya.” – Gülten Akın “Cıvıl cıvıldı gözleri Yeni dağılmış bir ilkokul gibi.” – Can Yücel “Duyguluysan işin zor, Yaşamda yeniksindir.” – Özdemir Asaf “İçim hem kimsesizdi hem kalabalık.” – Edip Cansever “Hüznümle vedalaşmayı bana öğretmediler.” – Gülten Akın “Dönmeyeceğimiz bir yer beğen, Başka türlüsü güç.” – Turgut Uyar “Vasiyetimdir: Dalgınlığınıza gelmek istiyorum Ve kaybolmak o dalgınlıkta.” – Didem Madak “İçime gene Yolculuk mu düştü, nedir?” – Orhan Veli “uçurumlar var uçurumlar diyorum ben insanla insan arasında kendiyle kendi arasında.” – Nilgün Marmara “Sen ki saçından tırnağına kadar Bir hürriyete bedelsin.” – Turgut Uyar “Bir buluşma yeridir şimdi hüzünlerimiz.” – Edip Cansever “Bütün renkler aynı hızda kirleniyordu, Birinciliği beyaza verdiler.” – Özdemir Asaf

Bu Blogda Ara

25 Mart 2011

RUHSAL REÇETE

Etrafında bir zırh taşıyorsun. O sadece zırh-o sana tutunmuyor sen ona tutunuyorsun. Onun farkına vardığın an ondan kurtulabilirsin de. Zırh cansızdır, onu taşımadığın anda yok olur. Ama sen onu taşımakla kalmıyor besliyor ve yediriyorsun da.
Her çocuk akışkandır. İçinde donuk hiçbir parça yoktur. Tüm beden organik bir bütündür. Kafa önemli, ayaklar önemsiz değildir. Aslında onun için bölünme yoktur, ayrım yoktur. Ama zamanla bu ayrımlar belirmeye başlar. Kafa efendiye, patrona dönüşür ve tüm beden parçalara bölünür. Toplum bazı parçaları kabul eder, bazılarını etmez. Bazı parçalar toplum için tehlikedir ve neredeyse yok edilmeleri gerekir. Tüm sorun da bundan doğar.
Demek ki bedeninin nerelerinde kısıtlı hissettiğine bakmalısın.
Yalnızca üç şey yap
Birincisi : yürürken veya ayaktayken ya da hiçbir şey yapmadığın bir anda, derin bir şekilde nefes ver. Vurgu nefes verişte olmalı. Derin bir şekilde nefes ver ve ne kadar havayı dışarı atabiliyorsan at. Ve bunu yapmak zaman alsın, yavaş ve sakin. Ne kadar uzun olursa o kadar iyi., çünkü daha derine gidiyor demektir. Bedendeki tüm hava dışarı atıldığında beden nefes alır, sen değil. Nefes veriş ağır ve derin, alış ise hızlı olmalı. Bu göğsün etrafındaki zırhı değiştirecektir.
İkincisi : Biraz koşmaya başla. Millerce koşmak şart değil-bir mil yeter.Yalnızca bacaklarında bir yükün kaybolduğunu, sanki üstlerinden kayıp gittiğini canlandır. Eğer özgürlüğünden çok fazla kısıtlanmışsa, sana şunu yapman, bunu yapmaman, şöyle olman, böyle olmaman, şuraya gitmen, buraya gitmemen söylendiyse bacakların bu zırhı taşıyor demektir. Koşmaya başla ve koşarken de dikkatini nefes vermeye odakla. Bir kez bacaklarını ve onların akışkanlığını geri kazandığında, muazzam bir enerji akışına sahip olacaksın.
Üçüncüsü : Gece uykuya yatarken giysilerini çıkarttığında, yalnızca giysilerini değil zırhını da çıkarttığını hayal et. Bunu gerçekten yap. Zırhı çıkart ve güzel, derin bir nefes al ve uykuya zırhsızmışçasına, bedeninde hiçbir yük veya kısıtlama taşımaksızın yat.


OSHO




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz İçin Teşekkürler Ediyorum