BİR FARK YARATMAK : KAHRAMANCA YOLCULUK - Ş A İ R A N E
“Biliyorsun ben hangi şehirdeysem Yalnızlığın başkenti orası.” – Cemal Süreya “Yaşamak değil, Beni bu telaş öldürecek…” – Özdemir Asaf “Ah, kimselerin vakti yok Durup ince şeyleri anlamaya.” – Gülten Akın “Cıvıl cıvıldı gözleri Yeni dağılmış bir ilkokul gibi.” – Can Yücel “Duyguluysan işin zor, Yaşamda yeniksindir.” – Özdemir Asaf “İçim hem kimsesizdi hem kalabalık.” – Edip Cansever “Hüznümle vedalaşmayı bana öğretmediler.” – Gülten Akın “Dönmeyeceğimiz bir yer beğen, Başka türlüsü güç.” – Turgut Uyar “Vasiyetimdir: Dalgınlığınıza gelmek istiyorum Ve kaybolmak o dalgınlıkta.” – Didem Madak “İçime gene Yolculuk mu düştü, nedir?” – Orhan Veli “uçurumlar var uçurumlar diyorum ben insanla insan arasında kendiyle kendi arasında.” – Nilgün Marmara “Sen ki saçından tırnağına kadar Bir hürriyete bedelsin.” – Turgut Uyar “Bir buluşma yeridir şimdi hüzünlerimiz.” – Edip Cansever “Bütün renkler aynı hızda kirleniyordu, Birinciliği beyaza verdiler.” – Özdemir Asaf

Bu Blogda Ara

06 Mayıs 2012

BİR FARK YARATMAK : KAHRAMANCA YOLCULUK

Siz bir kahramansınız, ya da olabilirsiniz… Mitosta, edebiyatta ve gerçek yaşamda kahramanlar yolculuğa çıkar, ejderhalarla ( yani sorunlarla) karşılaşırlar, ve gerçek benliklerinin hazinesini keşfederler. Yolculuk sırasında kendilerini çok yanlız hissetseler de, yolculuğun sonunda kazandıklari ödül kendileriyle, diğer insanlarla ve dünyayla birleşme duygusudur. Hayatta ölümle karşılaştığımız her seferinde, ejderha ile karşılaşırız. Yaşamamaya karşı yaşamayı seçtiğimiz ve kendimizi daha da derin bir biçimde keşfettiğimiz her seferinde kendimize, toplumumuza, kültürümüze yeni yaşam getiririz.

Bu yolculuğu yapma ihtiyacı insan türünün doğasında vardır. Eğer bu yolculuğu göze almazsak, bu yolculuğu yapmak yerine önceden berlirlenmiş toplumsal rolleri oynarsak, sonuçta hissizleşip uyuşuklaşabilir ve içimizde bir yabancılaşma, bir boşluk duyabiliriz. Sorunları ortadan kaldırabilecek cesareti bulamayanlar, bu dürtüyü içselleştirip kendi kilolarına, bencilliklerine, hassasiyetlerine ya da hoşa gitmediğini düşündükleri diğer niteliklerine karşı savaş ilan ederek kendilerini kılıçtan geçirirler.

Gerçek benliğimize karşı savaş açtığımızda, sonunda ruhumuzu kendimizi yitirmiş gibi hissedebiliriz. Eğer bu yeterince uzun bir süre devam ederse, büyük bir olasılıkla, hastalanır ve yeniden iyileşmek için mücadele etmek zorunda kalırız. Bu yolculuktan kaçındığımızda, yaşamamayı deneyimler ve, buna uygun olarak, toplumda daha az yaşam tezahür ederiz. Bu çorak arazi deneyimidir.

Carlos S. Pearson, PH.D.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz İçin Teşekkürler Ediyorum