Her canlının küçüğü sevilir der
büyüklerimiz…Haklıdırlar…Öyle ya!.. Bir bebek gördüğümüzde, yüzümüzde bir
tebessüm oluşmaz mı, hoş bir duygunun yüreğimizi kapladığını hissetmez
miyiz?…Elbette evet!..Kedi yavrusu, köpek yavrusu, panda yavrusu hatta bir fil
yavrusu bile çok sevimli gelir bizlere…Okşamak, öpmek, dokunmak isteriz
onlara…Kucağımıza aldığımız anda duyduğumuz huzur anlatılamaz…Bir kedi ya da
köpek yavrusuyla fotoğraf çektiren kişilerin yüzlerindeki mutluluğu,
izleyiniz…Hepsi bir klişeden çıkmış gibi, huzur yansıtır…Tebessümleri size de
yansır…Aynı huzuru hissedersiniz siz de…Bir bebekten farkı yoktur, masum kedi,
köpek ya da ayı yavrusunun…Bu dünyaya geldiklerine göre yaşama hakkını da elde
etmişlerdir…Korunmalıdır, yaşama haklarına saygı gösterilmelidir o minik
canların!..
Cami avlusuna bırakılmış bebekler gibi annesinin bir nedenle
terk ettiği kedi yavruları ya da başka yavrular da hüzün verir bana…Bu dünyaya
geldiği andan itibaren şansızlıkları, anne korumasından mahrum kalmaları, o
sıcaklığı yaşayamamaları çok büyük bir kayıptır o minik canlar için…Hiçbir
kucak, anne kadar sıcak, hiçbir süt, anne sütü kadar kaliteli, hiçbir koruma
anne kadar güçlü değildir…Olamaz da… Annenin verdiğini verebilen yoktur…Süt
anneler kurtarır yalnız kalmış yavruları… Benim annem de bir süt
annedir…Gururla anlatır o günleri…Ben de iftihar ederim onun süt anneliğiyle…
Çok saygındır benim gözümde süt anneleri…
Çocukluğumda sokak kedilerine yapılan işkenceler çok üzerdi
beni…Kedilerin kuyruğuna tenekeler bağlanır…Kedi koştukça çıkardığı tangur
tungur seslere kahkahalarla gülerdi arkadaşlarım…Zavallı kedi, çıkan sesten ve
kuyruğuna bağlı ağırlıktan rahatsız olur, kurtulabilmek için büyük çaba
harcardı…Hatta yaralandığı da olurdu, bu çabası sırasında…Yavrular da oyuncak
gibi elden ele dolaşır…Severken eziyet edilirdi…Sağlıklı kalabilen yavruların
sayısı da çok az olurdu…Hayvan sevgisi olmayan çocuklar yetişti bu dönemde…
Nedendir bilinmez, büyüklerden de arkadaşlarıma ayıptır, yapmayın diyenler de
çok az olurdu… Oysa bazı evlerde kediler baş köşede yer alır, sevilir, çok
değer verilirdi…Ev kedisi, sokak kedisi ayırımından büyük rahatsızlık duyardım…
Can aynı candı benim için…Hele hele minik canlar…Kıyamazdım onlara…
Civcivleri seversiniz değil mi?..Kim sevmez ki…Bugünlerde
pazarlarda karton kutuların içinde çocuklar oynasın, eğlensin diye teşhir
edilen civcivler için üzülmüyor musunuz?...Birer tane ikişer tane alınıp evlere
götürülen bu sevimli minik canlar, çocukların canlı oyuncağı olduktan sonra
ölmekte, zaten kısa olan ömürleri başlamadan bitmektedir…Yazık değil mi?..Hele
hele rengarenk boyanan civcivlerin satışa sunulması kahrediyor beni…Bu
civcivleri gösterip annesine ya da babasına alması için yalvaran çocuklara hiç
kızmıyorum…Onlar oyuncak gibi gördükleri bu minik canları sevmek istiyorlar…Ama
onların bakılamayacağını, ev koşullarında büyütülemeyeceğini bilmiyorlar…Onlara
bunu münasip bir dille anlatabilen aile büyükleri de ne yazık ki yok…Minik
canlar bir bir yok oluyor bu nedenle…
Bizim bir sokak kedimiz var… Asil duruşlu bu kedimiz 3
yıldır doğum yapıyor, minik canlar sunuyor bize…Onlara yiyecek ve su
veriyoruz…Yaşamaları için mücadele ediyoruz…O kadar sevimli oluyor ki
yavrular…Arka bahçemiz, onların oyun alanı adeta…Koşturuyorlar…Ağaçlara
tırmanıyorlar…Bu harikulâde manzarayı biz de balkondan izliyoruz…Karınları
doyduğu için çok da mutlular…Ancak, bir süre sonra görünmez oluyor bu sevimli
yavrular…Beğenilenler çalınıyor, bazıları da ne yazık ki çeşitli nedenlerle
yaşamlarını yitiriyor…Onları tekrar görememek çok üzüyor biz apartman
sakinlerini…Bu yıl yine doğum yaptı, bizim kedimiz…Minik canların bir tanesini
görebildik dün…Daha çok küçük…Zor yürüyor…Annenin ağzıyla alıp beslediği yere
götürdüğü bu can ya da canlar, yakında yine bahçemizi şenlendirecekler diye çok
seviniyor ve mutlu oluyorum…
Çok seviyorum minik canları!..Hem de çok…Ya siz?...
Asım ERDOĞAN
0 Comments:
Yorum Gönder
Yorumunuz İçin Teşekkürler Ediyorum