GEÇİP GİDEN ZAMAN

 



Geçip giden zaman, insanoğlunun en derin düşüncelerine ve en yoğun d
uygularına konu olmuştur. Zamanın akışı, hayatın döngüsünde belirgin bir iz bırakır; anılarımızı, hayallerimizi ve yaşanmışlıklarımızı şekillendirir.

Bir an, yaşanırken farkına varılmasa da, geçmişe dönüp baktığımızda her saniyenin ne kadar kıymetli olduğunu anlarız.

Zamanın geçişi, her birimiz için farklı anlamlar taşır. Kimileri için zaman, iyileştirici bir güç olarak kabul edilir; acıların, kayıpların ve zorlukların üstesinden gelmede bir dosttur. Diğerleri için ise zaman, kaçınılmaz bir sonun habercisidir; gençliğin, sağlığın ve enerjinin yavaş yavaş elden kayıp gitmesinin sembolüdür.

Geçmişe baktığımızda, zamanın nasıl da hızla geçtiğini fark ederiz. Dün gibi hatırladığımız çocukluk anıları, gençliğimizin heyecanları ve hayatımızın dönüm noktaları, zamanın insafına bırakılmıştır. Ancak zamanın bu durdurulamaz akışı, aynı zamanda geleceğe umutla bakmamıza da olanak tanır. Gelecekte neler yaşayacağımızı bilmesek de, her yeni gün bize yeni bir başlangıç, yeni bir umut ve yeni bir fırsat sunar.

Zamanın kıymetini bilmek, onu en iyi şekilde değerlendirmekle mümkündür. Hayatın her anını dolu dolu yaşamak, sevdiklerimize değer vermek, hayallerimizin peşinden gitmek ve kendimizi sürekli olarak geliştirmek, zamanın getirdiği fırsatlardan en iyi şekilde yararlanmak demektir. Unutulmamalıdır ki, zaman geriye döndürülemez; bu yüzden her anı anlamlı kılmak, hayatın en büyük zenginliklerinden biridir.

Sonuç olarak, geçip giden zaman, bize hayatın geçici olduğunu ve her anın kıymetini bilmemiz gerektiğini hatırlatır. Zamanın akışına kapılmak yerine, onunla birlikte hareket etmek, hayatımızı daha anlamlı ve değerli kılar.

Zaman, her ne kadar geri getirilemez olsa da, onun içinde yarattığımız anılar ve yaşadıklarımız, sonsuza dek bizimle kalır.


MEHPARE ÖĞÜT ŞENGÜL

05 HAZİRAN 2024

0 Comments: