Ş A İ R A N E: ANONİM HİKAYELER
“Biliyorsun ben hangi şehirdeysem Yalnızlığın başkenti orası.” – Cemal Süreya “Yaşamak değil, Beni bu telaş öldürecek…” – Özdemir Asaf “Ah, kimselerin vakti yok Durup ince şeyleri anlamaya.” – Gülten Akın “Cıvıl cıvıldı gözleri Yeni dağılmış bir ilkokul gibi.” – Can Yücel “Duyguluysan işin zor, Yaşamda yeniksindir.” – Özdemir Asaf “İçim hem kimsesizdi hem kalabalık.” – Edip Cansever “Hüznümle vedalaşmayı bana öğretmediler.” – Gülten Akın “Dönmeyeceğimiz bir yer beğen, Başka türlüsü güç.” – Turgut Uyar “Vasiyetimdir: Dalgınlığınıza gelmek istiyorum Ve kaybolmak o dalgınlıkta.” – Didem Madak “İçime gene Yolculuk mu düştü, nedir?” – Orhan Veli “uçurumlar var uçurumlar diyorum ben insanla insan arasında kendiyle kendi arasında.” – Nilgün Marmara “Sen ki saçından tırnağına kadar Bir hürriyete bedelsin.” – Turgut Uyar “Bir buluşma yeridir şimdi hüzünlerimiz.” – Edip Cansever “Bütün renkler aynı hızda kirleniyordu, Birinciliği beyaza verdiler.” – Özdemir Asaf

Bu Blogda Ara

ANONİM HİKAYELER etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ANONİM HİKAYELER etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

02 Aralık 2014

MUTLULUĞUN SIRRI

Aralık 02, 2014 0
MUTLULUĞUN SIRRI

Evvel zaman içinde, hayatın anlamı üzerine düşünen zengin bir tüccar yaşarmış. Bir gün Mısır’da yaşayan bir bilgenin ününü duymuş. Söylenenlere göre bu bilgin kendisine sorulan bütün soruları cevaplayabiliyormuş. Hemen oğlunu yanına çağırıp ondan bu adamın yanına gitmesini ve bilgeye “mutluluğun sırrı nedir?” sorusunu sormasını istemiş.

Delikanlı yorucu bir yolculuğun ardından sözü edilen bilgenin sarayına varmış. Bilge genişçe bir salonda insanların sorularını cevaplıyormuş. Sıra kendisine geldiğinde delikanlı da sorusunu sormuş.” Efendim ben size mutluluğun sırrını sormaya geldim, herkes hayatı boyunca mutluluğun peşinden koşuyor fakat çok az insan mutluluğu yakalayabiliyor. Lütfen beni aydınlatın.” Demiş. Bilge sakin bir tavırla konuşmaya başlamış,” Evlat, şimdi sorularına cevap aryan o kadar çok insan var ki… istersen iki saat sonra gel. Hem herkes dağılmış olur hem de senin soruna daha ayrıntılı bir cevap verebilirim. Şimdi sana bir kaşık verip kaşığın içine de iki damla zeytin yağı damlatacağım. Sen elinde kaşıkla beraber sarayımı gez, bahçelerimi dolaş; ama dikkat et kaşıktaki yağı sakın dökme.”

Delikanlı bilgenin dediği gibi yapmış. Elinde kaşıkla beraber sarayın bölümlerini ve dışarıdaki o eşsiz bahçeyi dolaşmış. İki saat sonra geri döndüğünde bilgeyi yalnız bulmuş. Sabırsızlanarak sorusunu tekrarlamış delikanlı . Bilge yine o sakin tavrıyla konuşmaya başlamış,” nasıl , sarayımı beğendin mi, odalardaki el işi İran halıları nasıldı, ya bahçedeki nadide güller, peki mutfağımda ki enfes yemeklere ne diyeceksin?” Delikanlı afallamış, çünkü kaşıktaki yağı dökmemek için o kadar dikkatli yürümüş ki etrafındaki hiçbir şeye dikkat etmemiş. Bilge bu defa daha ağır bir tavırla,” şimdi tekrar elindeki kaşıkla beraber git; ama bu defa gezerken halılara ,yemeklere, güllere, süs eşyalarına… dikkat et” demiş. Delikanlı tekrar gitmiş,bu defa etrafına dikkat ederek gezmiş. Bilgenin yanına döndüğünde, gördüğü her şeyi tüm ayrıntısıyla anlatmış. Bilgenin güldüğünü fark eden delikanlı elinde tuttuğu kaşığa bakınca, yağı döktüğünü fark etmiş. Bilge gülümseyerek “ işte evlat” demiş,

"Mutluluk etrafı seyrederken kaşıktaki yağı dökmemektir!”