KADIN EĞLENCELERİ
Eski Ramazanlar'da, erkekler kadar kadınlar da eğlenirlerdi. Belki erkeklerden daha da fazla. Çünkü, Ramazanlar'da erkekler hoşgörülü olurlar, eşlerinin gece misafirliklere gitmelerini, eve misafir davet etmelerini, bir Ramazan hakkı olarak kabul ederlerdi. Varlıklı evlerde yemekleri zaten Arap bacılar, aşçılar pişirirdi. Orta halli evlerde ise, kadınlar yemeklerini kendi elleri ile pişirirlerdi. Bunu da kocalarının teravih namazında bulundukları zaman içinde tamamlarlardı. Çünkü, bir an evvel işlerini bitirip, kendi aralarında eğleneceklerdi. Sonra, sahur yemeği öyle pek çeşitli olmazdı. Börek, pilav, yanında erik, kayısı kurusu ya da pestili ile yapılmış hoşaf ve bir sebze, bir de et yemeği. Bunların bazıları da iftar yemeklerinden artmış olurdu. Ramazanlar'da kadınlara tanınan eğlence hakları; tiyatrolara, orta oyunlarına gitmekti. Bazı erkekler, eşlerinin Şehzadebaşı, Direklerarası piyasa gezintilerine çıkmalarına da izin verirlerdi. Ramazan gecelerinde kadınların en tatlı eğlenceleri, kendi aralarında toplanmaları idi. Bir gece Ayşe Hanım'da, ertesi gece Salih Efendi'nin eşi Zehra Hanım'ın evinde toplanırlardı. Erkekler teravihten çıkar çıkmaz; kadınlar fenerlerini yakarak, yanlarına çocuklarını, kaynanalarını, varsa elti ve görümcelerini, hala ve teyzelerini alarak, kalabalık bir kafile halinde Aşye Hanım'ın, ya da Zehra Hanım'ın evinin yolunu tutarlardı. Kadınlar bu toplantılarda, kendi aralarında fıkralar anlatarak gülüşürler, fincan gibi oyunlar oynarlar, keten helvası, kestane pişirirler, kapıdan boza alıp içerlerdi. Kadınların bu gece eğlenceleri de çok zaman sahura kadar devam ederdi. Bu kadar uzun sürdüğü için de bazen sonu hoş bitmezdi. "Yemeğimi sahura kadar yaparım" diye ihmalkar davranan kadınlar, yemeği yetiştiremez, ya da pişirdiklerini mangal üstünde unutan kadınların yemekleri yanar, kocaları da çileden çıkardı. Böylece, o geceki eğlence zehir olurdu. Böyle bir duruma düşen kadınlardan, Ramazan eğlence hakkının alındığı da görülürdü. Eşleri, ancak bayram sabahı ellerini öpmelerine izin verirdi.
Prof.Dr.Zekeriya BEYAZ
Eski Ramazanlar'da, erkekler kadar kadınlar da eğlenirlerdi. Belki erkeklerden daha da fazla. Çünkü, Ramazanlar'da erkekler hoşgörülü olurlar, eşlerinin gece misafirliklere gitmelerini, eve misafir davet etmelerini, bir Ramazan hakkı olarak kabul ederlerdi. Varlıklı evlerde yemekleri zaten Arap bacılar, aşçılar pişirirdi. Orta halli evlerde ise, kadınlar yemeklerini kendi elleri ile pişirirlerdi. Bunu da kocalarının teravih namazında bulundukları zaman içinde tamamlarlardı. Çünkü, bir an evvel işlerini bitirip, kendi aralarında eğleneceklerdi. Sonra, sahur yemeği öyle pek çeşitli olmazdı. Börek, pilav, yanında erik, kayısı kurusu ya da pestili ile yapılmış hoşaf ve bir sebze, bir de et yemeği. Bunların bazıları da iftar yemeklerinden artmış olurdu. Ramazanlar'da kadınlara tanınan eğlence hakları; tiyatrolara, orta oyunlarına gitmekti. Bazı erkekler, eşlerinin Şehzadebaşı, Direklerarası piyasa gezintilerine çıkmalarına da izin verirlerdi. Ramazan gecelerinde kadınların en tatlı eğlenceleri, kendi aralarında toplanmaları idi. Bir gece Ayşe Hanım'da, ertesi gece Salih Efendi'nin eşi Zehra Hanım'ın evinde toplanırlardı. Erkekler teravihten çıkar çıkmaz; kadınlar fenerlerini yakarak, yanlarına çocuklarını, kaynanalarını, varsa elti ve görümcelerini, hala ve teyzelerini alarak, kalabalık bir kafile halinde Aşye Hanım'ın, ya da Zehra Hanım'ın evinin yolunu tutarlardı. Kadınlar bu toplantılarda, kendi aralarında fıkralar anlatarak gülüşürler, fincan gibi oyunlar oynarlar, keten helvası, kestane pişirirler, kapıdan boza alıp içerlerdi. Kadınların bu gece eğlenceleri de çok zaman sahura kadar devam ederdi. Bu kadar uzun sürdüğü için de bazen sonu hoş bitmezdi. "Yemeğimi sahura kadar yaparım" diye ihmalkar davranan kadınlar, yemeği yetiştiremez, ya da pişirdiklerini mangal üstünde unutan kadınların yemekleri yanar, kocaları da çileden çıkardı. Böylece, o geceki eğlence zehir olurdu. Böyle bir duruma düşen kadınlardan, Ramazan eğlence hakkının alındığı da görülürdü. Eşleri, ancak bayram sabahı ellerini öpmelerine izin verirdi.
Prof.Dr.Zekeriya BEYAZ
0 Comments:
Yorum Gönder
Yorumunuz İçin Teşekkürler Ediyorum