MERHABA GAZELİ, YUSUF'UN DİLİNDEN....



Ey örtüsüne bürünen gece kadar güzel sevgili
şimdi gerçekleşen bir rüya,tamamlanmış bir fetihsin bana
merhaba ey yollarına döküldüğüm
fethi cana safa gelen merhaba
ey akıncılarımı barındıracak şehir
benim şehrim merhaba

boyuna kanıyor,nasıl süzülüyorsa,akıyorsa nil
ehramlar şehrinden
öylece akıyorsun içimdeki şehirden.
şehirler ki tüm tebaası sen
şehirler ki tebaaya hayat veren sen
şehirler ki en girilmez kapıları sana ram olmuş
benim efendim merhaba


en alt basamakdan yola çıkıp da
on sekiz bin alemin kendisi olan merhaba
çok mu yoruldun gecenin ordularını aşarken
çok mu çıkmazlardan geçti yolun bana gelirken
gözlerimle gören deniz,gözleriyle

ağladığım merhaba
ey yağmurun sevgilisi
ey mısırın yorgunve siyah gülü
ırmak olarak bana akacaksın unutma,
gül dikenine dayayıpta sinemi
öleceğim unutma

ey arka bahçelerin incisi
ey adım adıyla bile yazılacak olan merhaba
seni buldum tamamlandım merhaba

şimdi üzerinden güneş geçen aydınlık bir duvara
parmağımın ucuyla
bir Z çizdim,ben:YUSUF
yanına bir Ü,sonra bir L
sonra bir E,sonra Y,ve HA

ZÜLEYHA
MERHABA

bir nar çiçeğine yürüdüm mevsimler boyu
bir çöl yorgunluğu çöktü üstüme
bir vaha sekinesi indi kalbime
kuyunun dibindeyim kervanlar bulsun istemem
gömleğim kanlar içinde
köle pazarlarında satıldım ya
sensiz geçer akçem yok aşk mezadında
ah benim devletim,ah benim ülkem
benim ömrüm

merhaba

BEN,YUSUF,SINANMIŞ BİR KALBİN SAHİBİYİM
ŞÖYLE BUYUR,BU KALP SENİN EFENDİM

ŞİMDİ BEN,YUSUF,TUT Kİ MISIRA AZİZİM,EFENDİYİM
BOYNYMDAKİ KÜNYEDE HALA VASFIM YAZILI:
ZÜLEYHA YA KÖLEYİM



Nazan BEKİROĞLU
YUSUF İLE ZÜLEYHA
KALBİN ÜZERİNDE TİTREYEN HÜZÜN