... Düşüyorum
Karıncanın peşine, minik depremler oluyor
Yabanıl ot kokuları, sonra düşler, düşüyorum...
Puslu bir görüntü tarih dediğimiz ve kirli
Sular buharlaşıyor buluşalım dediğin denizde
Buradayım sözümde, yanlışsa da bu istasyon
Bir ben yitirmedim galiba belleğimi, bir de
Şiir yazanlar, ne kadardılar ve neredeydiler
Hatıralar üretiyorum telgraf tellerinden
Akşam üstleri fesleğenleri suluyorum
Bekle demiyorum kimseye, unutma demiyorum
Acı soysuzlaşınca tiranlaşıyor belleksizlik
İnat ve öfke, kaybediş ve kayboluş oluyoruz
Komikti dıştan bakınca dünya ama hırçın
Ayışığı, telgraf direkleri ve fesleğenler
Buradayız işte, durgun bir sessizlikteyiz şimdi
Unutulan bir şey kaldı mı diye soruyor tiran
Kampana çalarken çöldeyiz, o geniş çevrende
Mısır'ı soyun diyordu Musa, belleksizdir firavun
Babil ve burası iki istasyon, iki uzak nokta
Belki bir imgede düzlem olabilen iki grilik
Düşler ve tarih inilecek son istasyon
Buradayım işte, güzel bir yanlıştayım şimdi
Beklemesini bilmiyor acalesi olan ve nedense
Çekip gidiyorlar, kalanlar o kadar azız ki
O kadar azız ki mutluluk bile bizden çok
Ahmet TELLİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuz İçin Teşekkürler Ediyorum