YALANCILIK



“Yalancı Çoban” öyküsünü herkes bilir… Çoban, koyunları güderken köylülerle dalga geçmek ve kendini eğlendirmek için “Kurt geldi!” diyerek avaz avaz bağırır…Köylüler koşturarak gelirler…Fakat ortada kurt yoktur…Birkaç defa bu olay tekrarlanır ve köylüler çok kızarlar…Günün birinde gerçekten sürüye kurt saldırır; ama çobanın feryadına kimse koşmaz…Sürünün yarısı telef olur…Çoban, anlar yalan söylemenin ne kadar kötü olduğunu…Pinokyo masalını da bilmeyen yoktur…Yalan söyledikçe burnu uzayan bir masal kahramanıdır Pinokyo… Bu masalı öyle ciddiye alırlar ki çocuklar, her yalan söylediklerinde burunlarını kontrol ederler ister istemez…Onların burunlarını kontrol etmesi büyüklerin de çok hoşuna gider…O zaman hemen anlarlar onların yalan söylediklerini…

“Yalancının mumu yatsıya kadar yanar…” atasözümüzü bilirsiniz…Yalanın, ancak bir müddet etkili olabileceğini, er geç doğrunun karşısında yenik düşeceğini vurgular bu atasözü…Yalanla gerçeklerin üzerini örtmeye çalışan kişiler, kısa süreli olarak bunu başarabilirler; ancak gerçek bir vesileyle anlaşıldığında, sadece mahcup olmakla kalmazlar, yalancı damgasını da yerler…

Bir okulda müdür yardımcısıyım…Sınıfların sorumluluğunu yeni almışım üzerime…Öğrenci dosyalarını yerleştirirken dolaba, bir öğrencim odama girerek, benimle özel bir konu görüşmek istediğini belirtti…Kendisini dinlemeye başladım…”Hocam, biz gecekonduda oturuyoruz…Ev bizim değil, kira…Kıt kanaat geçiniyoruz…Babam, cilt kanseri…Annem evde, çalışmıyor, zaten o da hasta…Doktora götüremediğimiz için hastalığının ne olduğunu bilmiyoruz…Şiddetli bir karın ağrısı var…Ağrılarının dayanılacak bir ağrı olmadığını söylüyor…İki kardeşim daha var…Onlar da ilk okula gidiyor…Defter, kitap, kıyafet alamıyoruz onlara…İşin daha da vahimi, babamı işten çıkardılar…Araba yıkama yerinde çalışırken, müşteriler yüzüne bakamıyorlar…Kusura bakma diye çıkarmışlar işten…Tek gelirimiz de kesildi…Bize yardımcı olur musunuz?..” Üzüldüm tabi…Bir dramdı yaşadıkları…Yardımcı olacağıma dair söz verdim ona…

Hemen Müdür Bey’le görüştüm…Onun da onayıyla yardım kampanyası düzenledim…Öğretmen arkadaşlar, öğrenciler bu kampanyaya katıldılar…Toplanan paranın bir kısmıyla erzak aldık…Geri kalan kısmını da bir zarfa koyduk ve öğrencimizi öğretmenler odasına çağırdık…Ben ,durumu izah ettim…Erzakları da ev adresine bırakacağımı söyledim…Zahmet etmeyin hocam, ben kendim eve götürürüm , dedi…Zarfı uzatıp parayı da verdim…Mutlu bir şekilde eve döndüm…Fakir bir aileye yardım etmenin mutluluğuydu bu...

Üç-dört gün sonra, aynı sınıftan başka bir öğrenci odama geldi, üzüntülüydü…”Hocam, siz çok iyi bir insansınız…Arkadaşımız size yalan söyledi…Babası cilt kanseri değil, üstelik işten de çıkarılmadı…Annesi de hasta değil, sapasağlam…Sizden topladığı paraları kendisi bir güzel harcadı…” dedi…Beynimden vurulmuşa döndüm…Çok kötü bir yalandı bu…Hesabı mutlaka sorulmalıydı …

Kendisini odama çağırdım…Başka yardıma ihtiyacı olup olmadığını sordum…Memnun bir ifadeyle, paraya ihtiyacımız var, dedi…Her şeyi bildiğimi, yaptığının çok kötü bir davranış olduğunu, iyiniyetli beni, Müdür Beyi, öğretmenlerini ve arkadaşlarını, adi bir yalanla kandırdığını, bunun çok kötü bir davranış olduğunu söyledim…Özür diledi…Kalan paraları bana vermek istediğinde, “Hayır, şimdi sınıfına gideceğiz…Onlardan özür dileyeceksin ve paraları da eşit şekilde onlara geri vereceğiz…” dedim…Öyle yaptık ve paraları arkadaşlarına geri verdik…Yaşam boyu unutamayacağım bir yalandı bu…Hatırladıkça çok üzüldüğüm…

Yalan söylemek, zaman zaman hepimizin düştüğü bir hata…Ben hiç yalan söylemem, sözü inandırıcı gelmiyor kimseye…Çünkü herkes öyle ya da böyle yalan söyler…Kuşkusuz beyaz yalanlar da vardır, söylemek zorunda kaldığımız…Karşımızdaki kişinin iyiliğini düşünerek söylenen yalanlar, beyaz yalanlardır…Çoğumuz, gerektiğinde bu yalanları söylemek zorunda kalmışızdır, öyle değil mi?..

Sevgili dostlar!..Yalan söylemeyelim!..Gerçeklerin üstünü ne yapsak kapatamayız, çünkü!..Yalan söyleyerek, başkalarının yaşamını ya da kendi yaşamınızı zehirlemeyelim!..

Asım ERDOĞAN


0 Comments: