19 MAYIS'IN ÖNEMİ



Kurtuluşumuzun ilk adımı,19 Mayıs 1919’un 93.Yıldönümü tüm ulusumuza,özellikle gençliğimize kutlu olsun!

Ulusların geçmişinde,onların yazgısını değiştiren,yarınları aydınlatan,toplumu bütünüyle kavrayıp,yeni bir yapıya iten tarihler vardır...Bu tarihler geleceğin,bir büyük devrimin ilk adımı,başlangıcı olabilirlerse kutsallaşır, ölümsüzleşir...Başlangıçları unutulmaz yapan,başlangıçları yücelten,o başlangıçlardan doğan geleceğin aydınlığı,yaratıcılığı ve sürükleyiciliğidir...19 Mayıs 1919 böyle bir başlangıçtır,böyle bir ilk adımdır...

Ulusların geçmişinde bilindiği gibi karanlık dönemler vardır...O dönemlerde bu karanlıktan aydınlığa çıkmak olanaksız görülebilir...Tutunacak dal aranır bulunamaz...Bulunduğu sanılan dallar yaban ellerdir,düşman ellerdir...Kimileri kurtuluşu düşmanla birleşmekte görür,kimileri ise,bir büyük devletin koruyuculuğunda ya da bölgesel direnme örgütleri oluşturmakta görürler...19 Mayıs böyle bir karanlık dönemden seçilmiş aydınlık bir tarihtir...

Devlet adamlarını,yöneticileri,komutanları ölümsüzleştiren,büyük önder yapan,uluslarının tarihine,yazgısına damgasını vurduran,uluslarıyla,tarihleriyle bütünleştiren,birleştirici,yol gösterici,aydınlatıcı kafaları ve yapılarıdır...Mustafa Kemal Atatürk böyle bir önderdir...Büyük önderlerin başarılarında en büyük etken akılcı oluşlarıdır...Başarılı önder,kimle,kimlerle,niçin,hangi amaçla savaştığını,kullanacağı savaş araçlarını, içinde bulunduğu toplumsal yapının tüm niteliklerini,kadrosunda yer alanların karakterlerini ve yeteneklerini inançlarını,dayanma güçlerini iyi tanıyan ve tüm bunların üstünde yapabileceklerini en iyi hesaplayan,planlayan ve tüm savaşım boyunca ulusunun güvencesini her geçen gün biraz daha önderliğinde yoğunlaştıran kişidir...Mustafa Kemal Atatürk böyle akılcı bir önderdir...

Pek çok şeyin alt üst olduğu günümüz Türkiyesi’nde en önemli eksikliklerimizden biri “okumamak.”Gerçekten okumuyoruz ya da yeterince okumuyoruz...Elbette yüzlerce açıklama yapılabilir;binlerce bahane ileri sürülebilir,okumamanın nedenleri için...Ama sonuç değişmez...Türkiye’de aydınlarımız yeterince okumuyor,ülke sorunlarına yoğun ilgi duydukları halde…

Örneğin Mustafa Kemal’in Samsun’a nasıl çıktığı tartışılır durur...Kimin gönderdiği ve neden gönderdiği konusunda herkes bir şeyler söyler...Kimileri “yeni bir şey keşfetmişçesine” Mustafa Kemal’i Anadolu’ya Vahdettin’in gönderdiğini söyler...Kimileri de buna karşı çıkar...”Ne münasebet” derler...”Vahdettin Mustafa Kemal’i neden Anadolu’ya göndersin?” Aslında Söylev’i okumuş olsalar,bu tartışma ve polemiklere hiç gerek kalmaz...

Zira Mustafa Kemal,Söylev’de Anadolu’ya nasıl ve hangi koşullar altında gittiğini açık ve seçik olarak anlatır. Yola çıkmadan önce Vahdettin’e veda etmeye gittiğini,Vahdettin’in kendisine bir armağan verdiğini ve “Bugüne dek yaptıklarınız bu kitaba yazıldı;ama şimdi sizi daha önemli görevler bekliyor.”diyerek bir tarih kitabını gösterdiğini,ayrıntılarıyla yazar.Mustafa Kemal’e göre Vahdettin’in amacı,kendi saltanatını kurtarmaktır.Ve daha sonraki gelişmeleri değerlendirirsek,Mustafa Kemal’in çok haklı olduğunu görürüz.

Mustafa Kemal Samsun’a giderken ne yapacağını biliyor muydu acaba? Sanmıyorum...Hatta Mustafa Kemal’in rotası Samsun da değildi...Herhangi bir noktadan Anadolu’ya geçmek ve başlamış olan bölgesel direnişleri ve örgütlenme çabalarını birleştirmek istiyordu...

Samsun’dan önce Sinop’a çıkmış;fakat içerilere kadar düzgün yol olmadığını öğrenince,denizden devam kararı almıştı...Mustafa Kemal,Anadolu’ya geçmek isterken ne yapacağını bilmiyordu;ama ne yapılması gerektiğini mutlaka biliyordu...Türk halkının kendisine dayatılan ve dayatılacak olan koşullara katlanamayacağını biliyordu...İstanbul’da yapılacak bir şey kalmadığını ve ne yapılacaksa Anadolu’da yapılacağını biliyordu...Zaten bu düşünce ile Mondros koşullarına göre koruyabildiğimiz kolorduların komutanlıklarına da güvendiği silah arkadaşlarının atanması için çabalamış ve önemli ölçüde başarmıştı...

Ancak Türk halkı gerçekten yorgundu...Trablus,Balkan,Çanakkale, Sarıkamış,Yemen,Filistin derken güçten düşmüş,tükenmişti...Genç erkek nüfusun
yarıdan fazlası cephelerde kalmıştı...Ülke üzerine kara bulutlar çökmüştü...Ama elbette kendisine layık görülen kaderi yaşamayacak kadar onurlu ve kararlıydılar...Tek eksikleri ve gereksinimleri bu işleri derleyip toparlayabilecek inanılır ve güvenilir bir liderdi...İşte köhne Bandırma vapuru 19 Mayıs 1919’da Samsun’a bu lideri getirmişti...19 Mayıs tüm bu örgütlenme çabalarının başlangıcı,önemli ilk adımıdır...

Kurtuluş Savaşı’mız zaferle sonuçlanınca,inkılaplarla aydınlanma sürecine giren Türk toplumu,çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmak ve çağdaşlığın sürekliliğini sağlamak amacını benimsemiştir.Atatürk inkılabı ve Atatürkçülük,dün ve bugün olduğu gibi yarınlarda da geçerliliğini koruyacaktır.Koruyacaktır;çünkü Atatürk,yol gösterici olarak”aklı”,”bilim”i önermiştir.

Atatürk,cumhuriyetçi,ulusçu,halkçı,devletçi,laiktir;ama tüm bunların sonunda yenilikçidir,insancıldır...Atatürk ilkeleri,yalnızca bir oluşumun,yapılmış,getirilmiş olan yeniliklerin anlatımı ve onların korunması değil,kendilerini sürekli olarak ileriye,yeniye ve aydınlığa götürecek niteliktedir...

Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın ilk adımının,19 Mayıs 1919’un bugünkü 93.yıldönümünde tüm toplumumuzla Atatürk’ü anlamak,Atatürk’e dönmek,Atatürkçülüğü daha tutarlı uygulamak zorundayız...Atatürk’e dönmek asla dogmacılık değildir...Atatürk gibi düşünmek devletimizle,ulusumuzla toplumumuzun tüm bireyleriyle bağımsız,ulusal ve ilerici olmaktır...

Atatürk’ü inançla andığımız bugün,19 Mayıs 1919’un 93.yıldönümü tüm ulusumuza kutlu olsun!..

Sevgi ve saygılarımla…


19 Mayıs 2012 /Asım ERDOĞAN


0 Comments: