ALINGANLIK



Alıngan insanlarla diyalog kurmada siz de zorlanıyor musunuz dostlar?.. Hani buluttan nem kapan tipler vardır ya onlardan söz ediyorum…Korka korka ilişkiyi devam ettirmeye çalışırsınız, sürekli onun surat ifadesini izleyerek…”Bugün beni aramadı, neye alındı acaba?..”, “Bu sözleri ona söyledim; yine alındı mı acaba?..”, “Bugün Nilgün’e bir sorununun çözümü konusunda yardımcı oldum beni kıskandı mı acaba?..” gibi sorular, aklınıza sürekli takılır durur…İşin ilginç yanı, her zaman aynı şeye alınmazlar, değişik değişiktir alınganlıkları, bu tür kişilerin…Çoğu zaman “Aa!..buna da mı alındı, pes doğrusu!..” dedirtir ve sonunda sizi de isyan noktasına getirtirler…

Alıngan insanların, her türlü arkadaşlığı sorunludur…Düşünebiliyor musunuz, alıngan bir sevgilinizin ya da eşinizin olduğunu?.. Neler çektirir size…Oturmuşsunuz güzel güzel bir restaurantta…Karşınızda oturuyor suratı beş karış…Başlarsınız sormaya: “Nuray ne oldu?..” yanıt yok…Israrla yinelersiniz sorunuzu “Nuray, söyle ne oldu?..” Sert sert bakar ve “Sen ne olduğunu çok iyi bilirsin…” der.. Düşünürsünüz, acaba ne dedim de ya da ne yaptım da alındı, diye…Zihniniz geçmişle ilgili film şeritine takılır…Ama bir türlü neye alındığını bulamazsınız…İşin ilginç yanı, alıngan insanlar, neye alındıklarını da nedense söylemezler…Sizin bulmanızı isterler…Bulamazsanız ya da onun istediği şekilde özür dilemezseniz, yandınız…Huzurunuz kaçar, yemekten alacağınız keyif, yerini keyifsizliğe bırakır…Mutsuz mutsuz evinize dönersiniz…Evde de nedenini bulmak için düşünür durursunuz...Zordur alıngan sevgiliyle ilişkiyi yürütmek…

İşyerinde de zordur, alıngan arkadaşlarla çalışmak… Islık çalarak gitmişsinizdir; çok mutlusunuzdur o sabah…Girersiniz odanıza…Karşı masanızda oturan arkadaşınız, suratınıza bile bakmaz…”Günaydın Elifciğim!” dersiniz yanıt yok…Hani belki duymamıştır diyerek yeniden, biraz da gür bir sesle “Günaydın Elifciğim!” dersiniz…Yine yanıt yok…Başlarsınız hemen…”Elif, ne oldu?” yanıt yok…Israr edersiniz “Elif ne oldu?..” diye…Hemen yapıştırır cevap olarak soruyu “Mehmet, sen daha iyi bilirsin, ne olduğunu?..” der ve odadan çıkar…Düşünmeye başlarsınız, ne yaptım acaba ben diye…Çoğunlukla da bulamazsınız, çünkü alıngan insanlar en olmayacak, en akla gelmeyecek bir şey için alınırlar…Bulamazsanız ya da uygun bir özür dileyemezseniz, o akşam eve mutsuz dönersiniz…Evde nedenini bulmak daha da zor olur sizin için…Zordur, gerçekten zordur, alıngan iş arkadaşıyla çalışmak…

Alıngan bir komşunuz varsa, yine yandınız…Sabah kalkmışsınız, işe gideceksiniz…Komşunuzla aynı saatte karşılaştığınızı düşünelim…Gülerek ve büyük bir mutlulukla “Günaydın komşum!” diyorsunuz…Size bakıyor; ama yanıt vermiyor…Bakışı da hiç normal değil…İçinizden eyvah, yine bir şeye alındı, dersiniz; ama sorunuzu sorarsınız: “Komşum, ne oldu?..” yanıt yok…”Komşum ne oldu?.” diye ısrarla sorduğunuzda yanıt gelir…”Ne olduğunu sen daha iyi bilirsin!..” Hoppala, bilmiyorum işte!..İş yerine gelinceye kadar düşünürsünüz nedenini…Akşama kadar bulmak, özür dileme şeklini de belirlemek zorundasınız…Zordur, alıngan bir komşuyla bir apartmanda oturmak…

Diyeceksiniz ki, ya üçü de varsa, alıngan bir sevgiliniz, alıngan bir iş arkadaşınız ve alıngan bir komşunuz?..İşte o zaman gerçekten yandınız!..Üçüyle bir baş etmeniz mümkün değildir ne yazık ki…

Sevgili dostlar!..Burada yazılan adların, gerçekle bir ilgisi yoktur…Hani bu adda olanlar bu yazıyı okuduklarında alınılarsa diye peşinen yazıyorum…

Şaka bir yana da hepimiz zaman zaman alınır, kırılır hatta küseriz; ama ne olur dostlar!..Birisine kırılırsanız…Alın karşınıza açık açık konuşun…”Senin şu davranışların benim hoşuma gitmedi..” deyin…Nedenini onun bulmasını istemeyin…Dürüst olun!..Empati kurun!..Karşı tarafı da düşünün…

Yaşam çok kısa dostlar!..Gerçekten kısa…Alınganlık göstermeyelim birbirimize…Konuşalım, anlaşalım…Surat asıp karartmayalım hem kendi dünyamızı hem de karşı tarafın dünyasını…

Güler yüzlü, sevecen, hoş görülü, alçak gönüllü olalım!..Neşe ile sevgi ile dolduralım yüreğimizi…


Asım ERDOĞAN


0 Comments: