Sana yazmak istediklerim var aslında…Birbirini kovalayan
günlerin ve hatta ayların ardından biriken sözlerim. Neden ya da niçin diye
sormayacağım sana, korkma ! Ama isterdim ki bir gidişe bir elveda olsundu
ardında.
En nihayetinde sevmemiş bile olsan hak etmemiştim böylesine unutulmayı.
Kaldı ki ben hala unutamamışken seni.
Uzaktın bana biliyorum ve gelmeyeceğini bile bile sevmiştim
seni, biliyordun…Mesele gelip gelmemen de değildi aslında. Asıl sevmeden
seviyormuş gibi yapmandı beni kahreden…
Oysa ki daha önceleri de yemiştim bu vurgunlardan ve
belliydi hala akıllanamayışımdan.
Ağız dolusu sevda birikintileriyle dolu yüreğimin kapısını
ne zaman aralasam, sınırları ihlal edilirdi yüreğim her defasında.
Tamam, ilk zamanlar temkinli yaklaşırdım. Sevip sevmediğinden
emin olmalıyım derdim ama, bir süre sonra sevdanın en derinliklerinde yüzerken
bulurdum kendimi. Ve ben boğulmamak için kıyıya ne kadar yakın durursam durayım
bir süre sonra kaybederdim kendimi.
Severdim, gerçekten severdim…İnandığımda karşımdakinin
sevgisine. Körü körüne değil, taparcasına değil, öyle böylesine hiç değil.
İnanırcasına, kendime inanırcasınaydı benim sevmelerim. Ama anlatamadım hiçbir
yüreğe bu sevginin dilini. Çözemedim benimkinden başka hiçbir yüreği. Bazen
sevmelerin de yetersiz kaldığını anlamıştım ve belki de çok geç kalmıştım. Bilmiyorum,
hiçbir şey bilmediğimi ise nice sonra anladım.
Seni de sevmiştim… Belki inandın belki de yalan geldi sana.
Bilemezdin elbette, seni suçlayacak değilim. Ama ben ki seviyorum dediysem birine
hiçbir zaman yalan söylemedim ve bu kelimeyi boş yere hiçbir vakit fütursuzca
kullanmadım hiç kimseye. Belki yanımda olmadığındandı inanmayışının sebebi.
Görmüş ya da gelmiş olabilseydin kolay olacaktı belki Bilmiyorum, oysa ki
bilmeyi ne çok isterdim…
Ve en çok ayrılıkların sahnesine şahit oldu bu gönlüm. Ne
zaman ki ayrılık çanları çalmaya başlardı yüreğimde işte o vakit benim de
suskunluk zamanlarım gelir kurulurdu baş köşeye. . Kendi kabuğuma çekilip, yazar oynardım sevda adına her şeyi içimde.
Hastalıklı değildim aşk’tan yana. Ama unutmak her daim zor
zanaattı tek bildiğim. Hele ki doldurulamıyorsa gidenin yeri söylemeye hacet yoktu
başka şeyleri.
Yine de içimde yaşıyorum seni. Gelme, görme, sevme ne çıkar…
Bilme, isteme ne yazar. Bu sevda benim. Ben seni “Sensizken” de sevmeyi
bilirim. Görmeden de bir yüreği sevebilirim. Olsun varsın, isteyen gülsün
halime aldırmam. Ben nasıl olsa mutluyum böylesine der ve geçerim. Ve hiçbir
zaman okumayacak olsan da sana dair
yazdığım satırları, hepsi senin, hepsi de sana dair. Başkasının olmayacak inan
ki. Olsun varsın, isteme, gelme, görme, bilme ve hatta sevme. Ne çıkar.
Ben seviyorum ya bana yeter böylesine bir sevda…
Ben seveyim yeter ki sen sevmesen de olur inan ki !....
Şimdi kapat gözlerini…
Unut beni…
Hiç görmemiş say,
Hiç sevmediğimi farzet,
Hiç tanımamış kabul et !...
Yeter ki bir tek benden isteme…!
Mehpare ÖĞÜT
“Sen bilmesen de olur, yüreğim sever seni”
0 Comments:
Yorum Gönder
Yorumunuz İçin Teşekkürler Ediyorum