Adnan şöyle başlıyor anlatmaya: “32 yaşındayım; ama daha
sağlam bir iş bulamadım…En fazla 6 ay bir iş yerinde kalabildim…Ya paramı
vermediler, ya çok ağır çalışma koşulları önüme sürdüler ya kendileri işime son
verdiler ya da aldığım ücret yaptığım masrafı bile karşılamadı…Ben bir düzen
kurmadım…Ne zaman evleneceğim?..Ne zaman anneme babama yük olmaktan
kurtulacağım?..Babamla göz göze gelemiyoruz, inanın…İkimizin de birbirimize
söyleyeceği o kadar çok şey var; ama susmayı tercih ediyoruz biz…Yaralamaktan
korkuyoruz birbirimizi…Evet, babam da biliyor benim bu durumdan rahatsız
olduğumu!..Sorumsuz biri değilim ki!..Ne söylesin o bana…Annem göz yaşlarını
içine akıtıyor, biliyorum…Yatak odasında için için ağlıyor…Çaresiz…Üzülüyor,
çok üzülüyor…Bana bakan gözleri yalan söyleyemiyor…İş yok Ankara’da!..Var da
uzun vadeli değil!..Açık öğretime kaydımı yaptırdım, askerliğimi sürekli
erteletiyorum…Bu moralle nasıl askerlik yapacağım?.. İstanbul’a git diyorlar
bana…Orada iş bulabileceğimi söylüyorlar…İyi de bir arkadaşım daha yeni döndü
İstanbul’dan…6 ay çalıştı, dayanamamış iş yoğunluğuna…Saatlerce otomobilden hiç
inmemiş, üstelik şehirler arası yolculuklar nedeniyle bitkin düşmüş…Genç yaşta
yıprattılar beni diyor…Ne olacak bizim halimiz?”
Anneye ve babaya ne zor!..Evladın moralsiz, işsiz ve umutsuz
olması öyle üzüyor ki onları!..Durgunlaşıyorlar karşımda…Yüzleri hiç
gülmüyor…Öğretmen arkadaşlarımın çocuğu bu sözü edilen kişi…Geçen gün evlerine
konuk olarak gittiğimde oğulları anlattı bana bütün bu olanları…O izin isteyip
evden ayrıldığında baba başlıyor anlatmaya…”Ne zahmetlerle okuttuk onu…İşletme
mezunu oldu diye de nasıl mutlu olmuştuk okulu bitirdiğinde…Bir iş bulsun, askerliğini
yapsın, sonra bizlerin sağlığı yerinde iken evlendirelim diye düşündük…Ona
arkadaşlık eden güzel bir kızımız da vardı…Kızımız diyorum; çünkü biz onu
kızımız gibi gördük ve benimsedik…Sık sık bizim eve gelir, oturur onunla sohbet
ederdik…Aman ne güzel oğlumuzu evlendirmek için artık kız bulmaya da gerek
kalmadı, diye için için seviniyorduk…Dediğim gibi işe girsin, askerliğini
yapsın, dönünce de evlendiririz düşüncesiyle ileriye dönük güzel planlar
yaptık…Ama olmadı…İşler hiç de bizim istediğimizi gibi yürümedi…Sağlam bir iş
bulamadı Adnan!..Kız sabretti, daha sonra bulursun diye onu teselli etti…Aradan
geçen zaman içinde gelin adayı kızımız Bilkent mezunu olduğu için, iş
buldu…Gerçi iyi üniversite mezunları da artık eskisi kadar rahat iş bulamıyorlar;
ama kızımız şanslıydı, buldu...Arkadaşlıkları uzun bir süre daha devam
etti…Ancak, bizim Adnan, bir türlü istediği bir işi bulamadı…Kızı babasından
istemeye yüzümüz olmadı hiçbir zaman…Nasıl giderdim Asım Bey?.. Oğlunuzun işi
nedir diye sormayacak mıydı baba?..Elbette soracaktı ve haklıydı…Gidemedik…Biz
gidemeyince kızın ailesi onu bir başkasıyla evlendirdi…Bu haberi duyunca Adnan
çıldırdı adeta…Bütün ortak fotoğraflarını, armağanlarını çöpe attı ve hıçkıra
hıçkıra ağladı…O günü ve bizi çok üzen haberi hiç unutamıyorum…Kızamıyorum
onlara…Haklılar…Şimdi Adnan, iş görüşmelerine gidiyor, haber veririz diyorlar;
ama şimdiye kadar arayan soran yok…Bir baba olarak çok üzülüyorum Adnan’ın
durumuna…Sermayemiz yok ki ona bir dükkan açalım, işinin patronu olsun…O olanağımız
da yok ne yazık ki!..Ne yapacağımızı şaşırdık!..”
Adnan yaşayan bir örnek…O kadar çok genç depresyondaki…Her
geçen gün de sayıları artıyor bu gençlerin…Bir Psikolog, yakını olan
arkadaşımıza şunları söylemiş: “ Hastalarımızın büyük çoğunluğunu artık gençler
oluşturuyor…Madde bağımlılığı başta olmak üzere öyle sorunlarla karşımıza
geliyor ki gençler, sadece kendilerini değil ailelerini de etkileyen karmaşık
psikolojik rahatsızlığı tedavi etmek hiç de kolay olmuyor bizler için…”
Evet!..Çok zor bir durum işsizlik ve onun getirdiği sorunlar…Ne kadar çok
sorunla boğuşmak zorunda kalıyor gençlerimiz…Onlar adına gerçekten çok
üzülüyorum…Yazık oluyor fidanlarımıza…
Kaç Adnan var acaba ülkemizde?..Kim bilebilir?..Ama
sanıyorum sizler de yakın çevrenizde bu durumdaki gençleri görüyor ve onlar
adına üzülüyorsunuz…Peki sadece işsiz olanlar mı mutsuz ve huzursuz?..Hayır
değil elbette!..Şu anda çalışan gençlerin pek çoğu da işlerinden memnun
değil…Ya kendi alanları ile ilgili bir işte çalışmıyorlar, ya çok düşük ücret
alıyorlar, ya sigortasız çalışıyorlar, ya ülkemin en zor bölgelerinde pek çok
yokluk içinde çalışıyorlar ya da çeşitli nedenlerle içleri isteyerek iş
yerlerine gitmiyorlar…Toplumun en dinamik kesimini oluşturan gençlerin böyle
moralsiz olması, geleceğin Türkiye’sini de karartıyor ve hepimizi
endişelendiriyor…
G.Wilhelm LEIBNIZ diyor ki: “Gençliği iyiye
yönelten,insanlığı iyiye yöneltir…” Ne kadar haklı!..Gerçekten yapabilmeliyiz
bunu…Aksi taktirde pek parlak görünmüyor ülkemizin geleceği…
Asım ERDOĞAN
0 Comments:
Yorum Gönder
Yorumunuz İçin Teşekkürler Ediyorum