MUTSUZLUK etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
MUTSUZLUK etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster


Herkes mutsuzsa mutlu olanlar kim !
Kuma gömüp de kafamızı
Görmezden geliyoruz olan biten her şeyi
Sırtımızı dönüp gerçeğe
Yalanlara inanıyoruz hep birlikte…
Varımızı  yok edenlere
Yok edenlere inanmayı tercih ediyoruz
Her nedense…
Oysa ki yaşanacak bir dünya varken
Yaşanmaz hale getiriyoruz el birliğiyle
Güneşi gömüp karanlığa
Çıkacağımızı sanıyoruz düzlüğe…
Kaldı ki yaşanacak ömrümüz var
Görecek nice günlerimiz
Yalandan kim ölmüş diyemeyiz
Doğrular varken
Güzele çirkin
Doğruya yanlış
Sadece düşünün
Bunlar ne için
Ya da kim için
Bilmeliyiz…
Düşünün bir kere!

Mehpare ÖĞÜT ŞENGÜL
2018






Adnan şöyle başlıyor anlatmaya: “32 yaşındayım; ama daha sağlam bir iş bulamadım…En fazla 6 ay bir iş yerinde kalabildim…Ya paramı vermediler, ya çok ağır çalışma koşulları önüme sürdüler ya kendileri işime son verdiler ya da aldığım ücret yaptığım masrafı bile karşılamadı…Ben bir düzen kurmadım…Ne zaman evleneceğim?..Ne zaman anneme babama yük olmaktan kurtulacağım?..Babamla göz göze gelemiyoruz, inanın…İkimizin de birbirimize söyleyeceği o kadar çok şey var; ama susmayı tercih ediyoruz biz…Yaralamaktan korkuyoruz birbirimizi…Evet, babam da biliyor benim bu durumdan rahatsız olduğumu!..Sorumsuz biri değilim ki!..Ne söylesin o bana…Annem göz yaşlarını içine akıtıyor, biliyorum…Yatak odasında için için ağlıyor…Çaresiz…Üzülüyor, çok üzülüyor…Bana bakan gözleri yalan söyleyemiyor…İş yok Ankara’da!..Var da uzun vadeli değil!..Açık öğretime kaydımı yaptırdım, askerliğimi sürekli erteletiyorum…Bu moralle nasıl askerlik yapacağım?.. İstanbul’a git diyorlar bana…Orada iş bulabileceğimi söylüyorlar…İyi de bir arkadaşım daha yeni döndü İstanbul’dan…6 ay çalıştı, dayanamamış iş yoğunluğuna…Saatlerce otomobilden hiç inmemiş, üstelik şehirler arası yolculuklar nedeniyle bitkin düşmüş…Genç yaşta yıprattılar beni diyor…Ne olacak bizim halimiz?”

Anneye ve babaya ne zor!..Evladın moralsiz, işsiz ve umutsuz olması öyle üzüyor ki onları!..Durgunlaşıyorlar karşımda…Yüzleri hiç gülmüyor…Öğretmen arkadaşlarımın çocuğu bu sözü edilen kişi…Geçen gün evlerine konuk olarak gittiğimde oğulları anlattı bana bütün bu olanları…O izin isteyip evden ayrıldığında baba başlıyor anlatmaya…”Ne zahmetlerle okuttuk onu…İşletme mezunu oldu diye de nasıl mutlu olmuştuk okulu bitirdiğinde…Bir iş bulsun, askerliğini yapsın, sonra bizlerin sağlığı yerinde iken evlendirelim diye düşündük…Ona arkadaşlık eden güzel bir kızımız da vardı…Kızımız diyorum; çünkü biz onu kızımız gibi gördük ve benimsedik…Sık sık bizim eve gelir, oturur onunla sohbet ederdik…Aman ne güzel oğlumuzu evlendirmek için artık kız bulmaya da gerek kalmadı, diye için için seviniyorduk…Dediğim gibi işe girsin, askerliğini yapsın, dönünce de evlendiririz düşüncesiyle ileriye dönük güzel planlar yaptık…Ama olmadı…İşler hiç de bizim istediğimizi gibi yürümedi…Sağlam bir iş bulamadı Adnan!..Kız sabretti, daha sonra bulursun diye onu teselli etti…Aradan geçen zaman içinde gelin adayı kızımız Bilkent mezunu olduğu için, iş buldu…Gerçi iyi üniversite mezunları da artık eskisi kadar rahat iş bulamıyorlar; ama kızımız şanslıydı, buldu...Arkadaşlıkları uzun bir süre daha devam etti…Ancak, bizim Adnan, bir türlü istediği bir işi bulamadı…Kızı babasından istemeye yüzümüz olmadı hiçbir zaman…Nasıl giderdim Asım Bey?.. Oğlunuzun işi nedir diye sormayacak mıydı baba?..Elbette soracaktı ve haklıydı…Gidemedik…Biz gidemeyince kızın ailesi onu bir başkasıyla evlendirdi…Bu haberi duyunca Adnan çıldırdı adeta…Bütün ortak fotoğraflarını, armağanlarını çöpe attı ve hıçkıra hıçkıra ağladı…O günü ve bizi çok üzen haberi hiç unutamıyorum…Kızamıyorum onlara…Haklılar…Şimdi Adnan, iş görüşmelerine gidiyor, haber veririz diyorlar; ama şimdiye kadar arayan soran yok…Bir baba olarak çok üzülüyorum Adnan’ın durumuna…Sermayemiz yok ki ona bir dükkan açalım, işinin patronu olsun…O olanağımız da yok ne yazık ki!..Ne yapacağımızı şaşırdık!..”

Adnan yaşayan bir örnek…O kadar çok genç depresyondaki…Her geçen gün de sayıları artıyor bu gençlerin…Bir Psikolog, yakını olan arkadaşımıza şunları söylemiş: “ Hastalarımızın büyük çoğunluğunu artık gençler oluşturuyor…Madde bağımlılığı başta olmak üzere öyle sorunlarla karşımıza geliyor ki gençler, sadece kendilerini değil ailelerini de etkileyen karmaşık psikolojik rahatsızlığı tedavi etmek hiç de kolay olmuyor bizler için…” Evet!..Çok zor bir durum işsizlik ve onun getirdiği sorunlar…Ne kadar çok sorunla boğuşmak zorunda kalıyor gençlerimiz…Onlar adına gerçekten çok üzülüyorum…Yazık oluyor fidanlarımıza…

Kaç Adnan var acaba ülkemizde?..Kim bilebilir?..Ama sanıyorum sizler de yakın çevrenizde bu durumdaki gençleri görüyor ve onlar adına üzülüyorsunuz…Peki sadece işsiz olanlar mı mutsuz ve huzursuz?..Hayır değil elbette!..Şu anda çalışan gençlerin pek çoğu da işlerinden memnun değil…Ya kendi alanları ile ilgili bir işte çalışmıyorlar, ya çok düşük ücret alıyorlar, ya sigortasız çalışıyorlar, ya ülkemin en zor bölgelerinde pek çok yokluk içinde çalışıyorlar ya da çeşitli nedenlerle içleri isteyerek iş yerlerine gitmiyorlar…Toplumun en dinamik kesimini oluşturan gençlerin böyle moralsiz olması, geleceğin Türkiye’sini de karartıyor ve hepimizi endişelendiriyor…

G.Wilhelm LEIBNIZ diyor ki: “Gençliği iyiye yönelten,insanlığı iyiye yöneltir…” Ne kadar haklı!..Gerçekten yapabilmeliyiz bunu…Aksi taktirde pek parlak görünmüyor ülkemizin geleceği…

Asım ERDOĞAN