Kışın yorgunluğunu, stresini atarız kısa gezilerde…Hizmeti
kusurlu bir otele gitmediyseniz, dinleneceğim derken daha fazla
yorulmadıysanız, maddi bakımdan sıkıntıya düşmediyseniz, çocuğunuz ya da
çocuklarınız huysuzluk edip başınızı şişirmediyse, kaba gürültü içinde
kalmadıysanız, güneş altında çok fazla kalıp kavrulmadıysanız ya da yağmurda
kalıp ıslanmadıysanız, yolculuk esnasında sıkılmadıysanız, seyahat acentesi ile
gittiğinizde geveze bir rehbere düşmediyseniz stres atmak için bire birdir kısa
geziler…Aksi takdirde, daha çok stres yükleyip dönersiniz evinize…
Kısa geziler, değişik atmosfer ve değişik çevre, farklı
insan ilişkileri demektir…Doğa, tüm güzelliklerini sergiler; tabi siz onu
görmek isterseniz…Sadece deniz değildir elbette gezi; ama deniz kenarında
oturmak ve balıkla birlikte rakı içmek keyfini de yadsıyamazsınız…Denizi
seyretmek, dalgaların sesini dinlemek bile yeterlidir stres atmaya…Hele tekne turları,
pırıl pırıl denizde teknenin oluşturduğu dalgaları izlemek harika bir
duygudur…Yine denizden gün batımını ve gün doğumunu seyretmek, olağan
üstüdür…Tüm yorgunluğunuzun toprağa akıp gittiğini hissedersiniz…Yelkenli
gemilerin geçişi, tabloya ayrı bir renk katar…Ağır ağır ilerlerken yelkenliler,
bir şarkı söylemek gelir içinizden; sevda üzerine, ayrılık üzerine…
Dağda taşta, ormanda yürümek, bir dağ evinde uyumak ve kuş
sesleriyle uyanmak, şelaleler ve derelerin gürül gürül ve şırıl şırıl akan
sularının oluşturduğu melodiyi dinlemek de gezinizin mutlu geçmesine neden
olur…Severim, gizemli gezileri…Kır çiçeklerini, meleyen kuzuları, otlamaya
çıkmış inekleri, buzağıları büyük bir zevk alarak izlerim…Çoban görürsem,
sohbet ederim; öğrenmek isterim ailevi durumunu…Okula gidip gitmediğini merak
ederim…Köylüler, o canım köylüler, ne kadar cana yakındır…Doğal insanları
severim…Saklısı gizlisi yoktur onların…Dobra dobra söylerler
söyleyeceklerini…Anadolu insanı merttir, vatanına bağlıdır, milletini sever…Güneşten
yanık tenleri, kırış kırış olmuş ciltleri, çalışkanlıklarının karnesidir
adeta…Evlerine gelen herkesi Tanrı misafiri kabul eden insan sevgisi dolu
yürekleri, her türlü taktirin üzerindedir…Selam olsun, bu çalışkan ve fedakar
dostlarımıza…
Ülkemiz cennet gibi…Dağıyla taşıyla, tozuyla toprağıyla,
ağacıyla kurduyla, deniziyle gölüyle, ovasıyla bayırıyla başka ülkelere
benzemeyen zenginliklere sahip…Yeterince farkında değiliz biz bu nimetlerin…Üç
tarafı denizlerle çevrili, iki kıtayı birleştiren kıyılarıyla estetik bir
harita görüntüsü oluşturan ülkemiz, doğal, yer üstü ve yer altı
zenginlikleriyle dünyanın gözdesi…Onun için yabancılar ülkemizden ellerini
çekmiyorlar…Onun için bizim birliğimizi ve dirliğimizi bozup dünyanın en mamur
ülkesi olmamızı engelliyorlar…Hâlâ uykudayız, ne yazık ki…Bölük pörçük olup taş
atıyoruz birbirimize, onların ekmeğine yağ sürdüğümüzün farkına bile
varmayarak…Ben, kardeşlik türküsünü bağıra bağıra söylemeye devam
edeceğim…Sesimin yettiği kadar…Ülkemin aydınlık günlere ulaşması, parçalanarak,
bölünerek değil, bütünleşerek, kaynaşarak olacaktır…Sonunda mutlaka kardeşliğin
ve dostluğun kazanacağına inanıyorum…Kin ve nefret bizim yüreklerimizde
misafirdir, göreceksiniz, ağırlanıp uğurlanacakları günler de yakındır…
Kısa geziler harika oluyor bu mevsimde…Amasra’da balık ve
salata, Abant’ta yeni uyanan harika doğa, Safranbolu’da çarşı ve restorasyonu
yapılmış evler, Beypazarı’nda özel yemekler, Kapadokya’da Peri bacaları, Şile,
Ağva ve Pertek’te büyülü atmosfer, Sinop Erfelek’te bir dizi şelale sizi
bekliyor olacak…Karadenizin müstesna yaylaları da sizi kucaklamaya
hazır...Sarın sarmalayın doğayı…Koşun, zıplayın, top oynayın…Tüm olumsuzlukları
atın toprağa…
Doğanın uykuya hazırlandığı bu günlerde kısa geziler hiç
fena olmaz…Öyle değil mi sevgili dostlar!..
Ne dersiniz?..Tabi maddi olanaklarınız buna uygunsa…
Asım ERDOĞAN
0 Comments:
Yorum Gönder
Yorumunuz İçin Teşekkürler Ediyorum