Kasım ayı geldi yine…Sonbahar tüm güzelliğiyle hüzün
melodileri söylüyor bize…Dökülen yapraklar, içimizden kopup fırlayan
anılarımızı simgeliyor…Sevmem sonbaharı…Ayaklarımın altında çıtırdayan
yapraklar, sonbahar şarkılarını anımsatır bana…”Düşen bir yaprak görürsen, beni
hatırla demiştin/Biliyorsun seni ben, sonbaharda sevmiştim” diyen Yıldırım
Gürses’i, Seninle bir sonbahar mevsimiydi tanıştık/Sanki birbirimizi yıllarca
aramıştık/Düşmeden el diline mesut günler yaşadık/Yabancı olduk şimdi, yazık
birbirimize/İstersen gel dönelim, eski günlerimize” diyen Nesrin Sipahi’yi
canlandırırım gözümde…Gözlerim nemlenir…Nedense ayrılıkları, ölümleri, acıları,
sıkıntıları bir film şeriti gibi gözlerimin önünden geçirir sonbahar…Oysa
bilirim, bugün o yapraklarını döken ağaçlar, ilkbaharda yeniden hayat bulacak,
dallarına su yürüyecek, kokulu çiçekler açacak, moral verecek her
birimize…Teselli etmez bu beni…Kimler görebilecek acaba o güzelim yeni
baharı?..Bilebilir miyiz?..Hafiften başlayan hüzün tüm benliğimi sarıverir
birdenbire…Sararmış, kurumuş yapraklar, rüzgarla savrulurlar sağa sola…
Çöpçülerin, o sararmış, kurumuş yaprakları toplayıp plastik torbalara
doldurması, geriye dönüşü olmayan bir yolculuğu dikte eder bana…Yahya Kemal
Beyatlı’nın “Sessiz Gemi” şiirini mırıldanırım o an dize dize…Ölümün soğuk
yüzünü hissederim…
Madalyonun öbür yüzü, çok farklıdır…Bayılırım sonbahar
manzarasına…Renk cümbüşü, hüzünlenen yüreğimi hoplatır yerinden adeta…Kırmızı,
yeşil, sarı, kahverengi, kızıl her renk öyle ahenklidir ki sonbaharda…Doğanın
vedasına, şapka çıkarırım…Hele bir göl görüntüsü de eşlik etmişse bu manzaraya,
doyamazsınız hazzına…Elimde fotoğraf makinesi, koşarım bir manzaradan diğer bir
manzaraya…Sonbahar manzarası, kasım aşklarını da körükler…”Kasımda Aşk
Başkadır” filmini bilirsiniz…Konusu şöyledir: “Nelson Moss (Keanu Reeves)
yaşamını işine adamış tipik bir iş adamıdır…Bir ehliyet sınavında Sara(Charlize
Theron) ile tanışır…Sara her ay evini ve kalbini problemli bir adamla
paylaşır…Sara, Nelson’a 1 ay boyunca onunla yaşamasını teklif eder(Kasım ayı
boyunca)...Nelson teklifi kabul eder ve aynı evde yaşamaya başlarlar; ama
birbirlerine aşık olurlar…Bu hesapta yoktur…Sara, hayatında ilk kez bir erkeğe
aşık olmuştur ve aslında kendisi kanserdir; fakat bunu Nelson’la
paylaşmaz…Nelson Sara’nn kanser olduğunu öğrendiğinde, Sara, Nelson’dan
ayrılmak ister...Nelson bu ayrılığa karşı çıksa da olaylar Sara ile ayrılması
sonucunu doğurur…” Duygusal bir filmdir, “Kasım’da Aşk Başkadır” filmi…Bu filmi
anımsarım, her sonbahar manzarasını izlemeye başladığımda…
Karamsarlık ya da mutluluk seçeneği karşınızda durur
sonbahar mevsiminde…Ben, her yılın kasım ayında yaşarım bu ikilemi…Çünkü hüznün
ve coşkunun harmanlanmasıdır sonbahar…Bir yanıyla hüzün verir, diğer yanıyla
yüreği hareketlendirir, coşturur…Sonbahar, kuru, ruhsuz ağaçları, beklenilen
soğuk havaları, kısalan günleri, koşuşturmaları, sıkıntıları, ister istemez
anımsatır… Suratlarımız asılır, morallerimiz bozulur…Oysa kış da güzel bir
mevsimdir…Kim sevmez kar yağışını ve o muhteşem kar manzarasını?..Öyle değil
mi?..Önemli olan, her mevsime ikinci yüzüyle güzel yüzüyle bakabilmek, bunu
başarabilmek…
O nedenle, sonbaharın ikinci yüzünü yani güzel yüzünü
görmekte yarar var…Doyasıya yaşamalı tüm insanlar, sonbahar manzarasının
hazzını…O halde, bırakınız lütfen, yüreğinize baskılamayı…Ayaklarınızın altında
bastıkça çıtırdayan kurumuş yapraklar, bir melodi fısıldıyor gibi gelsin
size…Parçalanmış bulutların arasında eskisi gibi güçlü olmayan güneşin batışı
manzarası, sevgi dağarcığınızı artırsın yüreğinizde…Sonbaharın tüm renkleri
ılık ılık aksın içinize…Aşık olun yeniden, eşinize, sevgilinize…Okşayın onların
ruhlarını…Sonbaharın
coşkusunu yaşayın!..
İşte o zaman muhteşem yüzünü gösterecek size sonbahar!..
Asım ERDOĞAN
0 Comments:
Yorum Gönder
Yorumunuz İçin Teşekkürler Ediyorum