John Steinbeck… Hani şu çok
okunanlar arasında yer alan “Fareler ve İnsanlar” adlı kitabı olan ve benim de
izlerken çok etkilendiğim ve beğendiğim filmler arasında yer alan “Gazap
Üzümleri” adlı filmin öyküsünü yazan Pulitser ve Nobel ödüllü Amerikalı yazar… Tanımayan
yok diyeceğim çünkü hiç okumadıysanız bile adını mutlaka duyduğunuz önemli
yazarlardan biridir kendisi. Okumaya fırsat bulamadıysanız da şiddetle tavsiye
ediyorum ki daha fazla geç kalmayın ve kitaplığınızdaki boşluğu doldurun bir an
evvel.
John Steinback, eğitim hayatını
sürdürebilmek için pek çok işte çalışmış bir insandır. Duvarcılık, boyacılık
gibi ustalık gerektiren işlerin yanı sıra eczacıların yanında çıraklık bile
yapmıştır. Ancak onun için en önemli şey ise yazmaktır. Ve hayatı boyunca edindiği
tecrübeleri gerçekçi bir dille kaleme almış; işçilerin ve ırgatların
yaşamlarını, karşılaştıkları zorlukları, ilişkileri ve yaşam koşullarını eserlerinde işlemiştir.
John Steinback, yazmaya aşık bir
insan olduğu gibi iyi de bir mektup yazarıdır. Bunu oğluna yazmış olduğu
mektuptan da anlamak mümkün. John, büyük oğlu Thom’un okulda ki bir kıza aşık
olduğunu söylemesi üzerine kendisine verdiği cevaptan da görebiliriz.
Bir babanın evladına yazıp yazabileceği en güzel satırlarla dolu bu mektubu okuyalım şimdi...
**********
Sevgili Thom,
Bu sabah mektubunu aldık.
Mektubuna kendi bakış açımdan cevap vereceğim, Elaine de kendi bakış açısından.
İlk olarak, eğer âşıksan bu iyi
bir şeydir, hatta bir insanın başına gelecek en iyi şeydir. Sakın bunu küçümsemelerine
izin verme.
İkincisi, aşkın çok çeşidi
vardır. Biri bencil, cimri, açgözlü, egoist ve aşkı kendini beğenmek için
kullanır. Bu aşkın, çirkin ve sakat çeşididir. Diğeri, senin içindeki iyi olan
her şeyi dışa vurmanı sağlar. İyilik, itibar ve saygı. Sadece toplumsal saygı
meselesi değil, bir başkasını eşsiz ve değerli görebilmeni sağlayan o daha yüce
saygıyı da.
İlk çeşidi, seni hasta, küçük ve
zayıf yapabilir, ikincisi seni güçlendirir, sahip olduğunu bilmediğin cesareti,
iyiliği ve bilgeliği ortaya çıkarmanı sağlayabilir.
Bunun gelip geçici bir gençlik
aşkı olmadığını söylüyorsun. Eğer bu kadar yoğun duygular hissediyorsan elbette
gençlik aşkı değildir.
Fakat benden sana neler
hissettiğini söylememi istemiyorsun diye düşünüyorum. Hissettiklerini, sen
herkesten daha iyi biliyorsun. Sana bu konuda ne yapman gerektiğiyle ilgili
yardımcı olmamı istiyorsun; bunu yapabilirim.
Öncelikle sonuna kadar
hissettiklerinin tadını çıkar, müteşekkir ol ve şükran duy.
Aşkın amacı en iyi ve en güzel
amaçtır. Ona ulaşmaya çalış.
Eğer birine âşıksan o kişiye
açılmakta bir tehlike yoktur; yalnızca bazı insanların çok çekingen
olabileceğini unutmamalısın, bazen ilan-ı aşk ederken bu çekingenliği göz
önünde bulundurmak gerekir.
Kızlar senin ne hissettiğini
bilmek gibi bir özelliğe sahiplerdir ama yine de hissettiklerinizi duymak
isterler.
Bazen hislerine bazı sebepler
dolayısıyla karşılık alamazsın; ama bu hissettiklerinin değerini ya da
güzelliğini azaltmaz.
Son olarak, senin ne hissettiğini
biliyorum, çünkü ben de aynı şeyleri hissediyorum; sen de böyle hissettiğin
için memnunum.
Susan’la tanışmayı çok isteriz.
Bu görüşmenin planlarını Elaine yapacak, çünkü bu onun uzmanlık alanı; çok da
memnun olacaktır. O da aşkı biliyor, belki sana benden daha fazla yardımcı bile
olabilir.
Ve sakın kaybetmekten korkma.
Eğer doğruysa devam edecektir. Acele etme yeter. İyi şeyler asla elden kaçmaz.
Sevgiler, Baban
New York - 10 Kasım
1958
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuz İçin Teşekkürler Ediyorum