BUĞDAY


Buğday, insanlık tarihinin en eski ve en temel gıdalarından biridir. İlk kez binlerce yıl önce Mezopotamya'da tarımı yapılan bu değerli tahıl, medeniyetlerin doğuşuna ve tarım toplumlarının gelişimine öncülük etmiştir. Küçük bir tohumdan filizlenen buğday, sabırla büyür, olgunlaşır ve altın başaklara dönüşür. Bu başaklar, insan emeğiyle harmanlanarak ekmeğe, unlu mamullere ve daha birçok besine kaynak olur.

Buğday, yalnızca bir besin kaynağı değil, aynı zamanda bereketin, üretkenliğin ve insan emeğinin sembolüdür. Ekin tarlaları, güneşin altında altın rengine bürünen uçsuz bucaksız bir deniz gibi dalgalanırken, buğdayın her bir tanesi, toprağa duyulan derin bağın ve doğanın döngüsüne olan inancın ifadesidir.

İnsanların yaşamında böylesine önemli bir yer tutan buğday, geçmişten günümüze kadar birçok kültürde kutsal sayılmıştır. Anadolu'da, ekmek ve buğday, misafirperverliğin ve paylaşmanın sembolü olarak kabul edilir. "Ekmek teknesi" gibi deyimlerle, buğdayın insanın geçim kaynağı ve hayat mücadelesinin bir parçası olduğu ifade edilir.

Buğdayın her tanesi, içinde taşıdığı yaşam gücü ve potansiyeli ile toprağa ekilirken, geleceğe atılan bir umut tohumudur. Çünkü buğday, sabırla büyür ve zamanı geldiğinde toprağa dönüşerek yeni döngüler başlatır. Bu sonsuz döngü, insan hayatının sürekliliğini ve doğanın mükemmel dengesini hatırlatır.

Çünkü ; "Buğday tanelerinde saklıdır emeğin bereketi."


Mehpare ÖĞÜT ŞENGÜL EYLÜL 
2024


 

0 Comments: