Bir ormanda başlar sessizce,
önce yapraklar fısıldaşır,
sonra dallar…
Gökyüzü birden kararır.
Ve ne varsa
yeşil,
ne varsa canlı,
ateşe doğru eğilir.
Yangın sadece bir alev değildir.
O, bazen insanın içindeki
en derin çığlıktır.
Kimi zaman bir çocuğun terk edilmiş
oyuncağında yanar hayat,
kimi zaman bir ağacın yüz yıllık
gövdesinde.
Bir çam ağacı tutuşur mesela,
ve biz sadece alevi görürüz
—
oysa o ağaç, nice kuşun yuvasıdır,
bir çobanın
gölgesi,
bir çocuğun anısıdır.
Yangın, sadece ormanı değil,
bir halkın hafızasını da
yakar.
Toprağın altında uykuda bekleyen tohumlar bile
bir
daha aynı sesle filiz veremez.
Bazı yangınlar ise görünmezdir…
İnsanın içinde yanar
yavaş yavaş.
Bir sözle, bir susuşla,
bir ayrılıkla
başlar.
Ve ardından diller yanar, eller titrer,
ve gözler…
en çok gözler yanar.
Ateş bazen doğanın öfkesi,
bazen insanın ihmali,
bazen
kaderin oyunudur.
Ama ne olursa olsun,
her yangın bir
sessizlik bırakır geriye.
Kül…
bir tür yas dilidir.
Ve biz, o küllerin arasında
yeniden doğmayı
öğreniriz.
Çünkü bazı tohumlar sadece
ateşle uyanır.
Mehpare ÖĞÜT ŞENGÜL
Merhabalar.
YanıtlaSil"Ateşin Hafızası" başlıklı kaleme aldığınız şiirinizi okudum ve çok beğendim. Kaleminize, emeğinize ve gönlünüze sağlıklar dilerim.
Bu aralar sadece ormanlarımız değil, milletçe hepimiz yanıyoruz. Kimi yangınları görür, kimi yangınları hissederiz.
Selam ve saygılarımla.
Değerli yorumunuz için tşkler eder, saygılarımı iletirim.
Sil