GÜNEŞİ GÖREBİLMEK


Bir zaman tünelinin içinden geçen yaşantılarımız var her birimizin de. Kimimizin tüm dilek ve arzularının gerçekleştiği pembe bir dünya; kimimizin de her şeye rağmen hiçbir işinin yolunda gitmediği..
Bazen bir dilek tutarız söylenen şarkıların ardından, ya da gökten bir yıldız kayar ve aklımızdan sevdiklerimizi geçirir, onların iyi olmalarını dileriz bizleri Yaratandan. Bazen de düşünürüz sadece kalben…

Daha dün üç-beş yaşındayken bugün 30’lu-50’li yaşlara gelmişsek eğer, farkına varamadığımız bir şekilde geçen ömrümüz için hayıflanmaya başlarız; ne çabuk geçti diye..Saçlarımıza düşen her bir akta bunun daha iyi farkına varıp, zaman zaman olumsuz düşüncelere dalar, gözlerimize düşen yağmur bulutlarına rağmen yine de güleriz kendimizi zorlayarak da olsa…

Zaten hayata bir sıfır yenik başlayan biz insanlar için, kat ettiğimiz yol boyunca ayağımıza takılan o kadar çok çakıl taşı olur ki, başlangıçtan bitime kadar ha bire o taşları ayıklamak ve toplamak zorunda kalırız. Kimine ayağımızla vurup uzaklara fırlatmak isteriz ama bu seferde canımız yanar. Yanınca da yakınında olmak istemeyiz.

Elbette ki hayat hepimiz için gülen yüzünü göstermeyecektir. Mutlaka güneşi göremeyeceğimiz zamanlarda biz insanoğlu için olacaktır. Ama bazen de kendi güneşimizi kendimiz yaratır ve tüm olumsuzluklara rağmen her şeyi iyi yönünden ele alırsak eğer, biraz da iyimserlik oyunuyla mümkün olacaktır eminim ki güneşi görebilmek. Belki tam değil ama ucundan da olsa güneşi orda hissetmek bile içimizde çok farklı duyguların ve düşüncelerin canlanmasına izin verecektir. Yeter ki bizler, perdemizi aralayalım ve güneşin içeri girmesine izin verelim…
Güneşi görebilen yüreklere sahip olmanız dileklerimle…

Mehpare ÖĞÜT

0 Comments:

Yorum Gönder

Yorumunuz İçin Teşekkürler Ediyorum