TAAŞŞUK-I TALAT VE FITNAT - Ş A İ R A N E
“Biliyorsun ben hangi şehirdeysem Yalnızlığın başkenti orası.” – Cemal Süreya “Yaşamak değil, Beni bu telaş öldürecek…” – Özdemir Asaf “Ah, kimselerin vakti yok Durup ince şeyleri anlamaya.” – Gülten Akın “Cıvıl cıvıldı gözleri Yeni dağılmış bir ilkokul gibi.” – Can Yücel “Duyguluysan işin zor, Yaşamda yeniksindir.” – Özdemir Asaf “İçim hem kimsesizdi hem kalabalık.” – Edip Cansever “Hüznümle vedalaşmayı bana öğretmediler.” – Gülten Akın “Dönmeyeceğimiz bir yer beğen, Başka türlüsü güç.” – Turgut Uyar “Vasiyetimdir: Dalgınlığınıza gelmek istiyorum Ve kaybolmak o dalgınlıkta.” – Didem Madak “İçime gene Yolculuk mu düştü, nedir?” – Orhan Veli “uçurumlar var uçurumlar diyorum ben insanla insan arasında kendiyle kendi arasında.” – Nilgün Marmara “Sen ki saçından tırnağına kadar Bir hürriyete bedelsin.” – Turgut Uyar “Bir buluşma yeridir şimdi hüzünlerimiz.” – Edip Cansever “Bütün renkler aynı hızda kirleniyordu, Birinciliği beyaza verdiler.” – Özdemir Asaf

Bu Blogda Ara

10 Temmuz 2008

TAAŞŞUK-I TALAT VE FITNAT

1872 yılında Hadika gazetesinde yayınlanmaya başlayan "Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat" Türk Edebiyatı'nda ilk roman örneğini oluşturur. Şemsettin Sami'nin roman sahasındaki tek eseri olan "Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat" o dönemin aile yapısına ışık tutarken, örf ve adetlerin aşık iki tarafı nasıl bunalıma sürüklediğine de tanıklık eder.

“Talat ve Fıtnat’ın Aşkları” anlamında bir ad taşıyan bu roman, Türk edebiyatının ilk yerli romanıdır. Asıl önemi, bundan kaynaklanmaktadır. Acemice yazılmış, teknik bakımdan birçok zayıf yönü bulunan bu roman, Romantizmin bir ürünü sayılabilir. Eser, toplumun önemli sorunlarından biri olan görücü usulü ile evliliğin sakıncalarını konu edinmektedir. Romanın dili, dönemine göre oldukça sade sayılır.

ÖZET

Talat, küçük yaşta babasız kalır ve annesi tarafından büyütülür. İşyerine gidip gelirken Hacı Mustafa’nın dükkânına uğrar. Hacı Mustafa, Fıtnat’ın üvey babasıdır. Fıtnat’ın annesi, Fıtnat’a gebeyken kocasından ayrılmış, Hacı Mustafa ile evlenmiştir. Bu evlilikten birkaç yıl sonra Fıtnat’ın annesi ölmüş, Fıtnat öksüz kalmıştır.

Talat, Hacı Mustafa’nın üvey kızı Fıtnat’ı tesadüfen görür ve ona aşık olur. Sevgisi karşılıksız kalmaz; Fıtnat da Talat’a tutulur. Hacı Mustafa, kızı Fıtnat’ı hiç dışarı çıkarmamakta, adeta evde hapis tutmaktadır. Talat, bir gün çarşaf giyer, kadın kılığına girer ve Fıtnat’ın yanına çıkar. İki sevgili birbiriyle konuşurlar.

Hacı Mustafa, Fıtnat’ı Ali Bey adında zengin ve yaşlı bir adamla evlendirmeyi düşünmektedir. Fıtnat ise buna yanaşmaz; çünkü Talat’ı sevmektedir. Sonunda Hacı Mustafa’nın dediği olur, fakat Fıtnat buna dayanamaz ve intihar eder. Fıtnat’la evlenen Ali Bey, Fıtnat’ın boynunda takılı muskayı açıp okur ve deliye döner. Çünkü öz kızıyla evlenmiştir. Ali Bey bir süre sora delirir ve ölür. Ardından, bütün bu olanlara dayanamayan Talat da yatağa düşer; çok geçmeden o da ölür. Roman, bu acıklı sonla biter.


ŞEMSETTİN SAMİ


Alıntıdır…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz İçin Teşekkürler Ediyorum