CEBİ OLMAYAN FİSTAN... - Ş A İ R A N E
“Biliyorsun ben hangi şehirdeysem Yalnızlığın başkenti orası.” – Cemal Süreya “Yaşamak değil, Beni bu telaş öldürecek…” – Özdemir Asaf “Ah, kimselerin vakti yok Durup ince şeyleri anlamaya.” – Gülten Akın “Cıvıl cıvıldı gözleri Yeni dağılmış bir ilkokul gibi.” – Can Yücel “Duyguluysan işin zor, Yaşamda yeniksindir.” – Özdemir Asaf “İçim hem kimsesizdi hem kalabalık.” – Edip Cansever “Hüznümle vedalaşmayı bana öğretmediler.” – Gülten Akın “Dönmeyeceğimiz bir yer beğen, Başka türlüsü güç.” – Turgut Uyar “Vasiyetimdir: Dalgınlığınıza gelmek istiyorum Ve kaybolmak o dalgınlıkta.” – Didem Madak “İçime gene Yolculuk mu düştü, nedir?” – Orhan Veli “uçurumlar var uçurumlar diyorum ben insanla insan arasında kendiyle kendi arasında.” – Nilgün Marmara “Sen ki saçından tırnağına kadar Bir hürriyete bedelsin.” – Turgut Uyar “Bir buluşma yeridir şimdi hüzünlerimiz.” – Edip Cansever “Bütün renkler aynı hızda kirleniyordu, Birinciliği beyaza verdiler.” – Özdemir Asaf

Bu Blogda Ara

22 Şubat 2009

CEBİ OLMAYAN FİSTAN...


Cep dikmeyi unuttukları bir çocuk fistanı gibiyim;
Bu hasret nereme sığacak? ..

Ellerim boşluğa boşluğa gidiyor...
Dünyada basacak yer bulamayan sarhoşun dolaşık ayakları gibi;
karışık parmaklarım üzerimde sığınacak bir kuytu bulamıyor...
Aklım, yangında gevreyip kalmış son dala tüneyen kuş gibi;
Şaşkın! ..

Sorma...
Bilmiyorum; bir gün kaç gündür,
ve kaç günde biter bir gün? ..
Sorma...
Bilmiyorum; gönül mü sevdadadır,
yoksa sevda mı gönüldedir? ..
Sorma...

Bilmiyorum, hasret nerdedir? ..
Orda mı, burda mı? ..
İçinde midir kişinin, dışında mı? ..
Yani onu bıraktığın yerde midir özleyiş, yoksa senin gittiğin yerde mi? ..
Yoksa, "kendini" götürmediğin zaman mı acır mesafeler?..

Üşüyen bir dinamit kadar çaresizim!..
Açsam sana kollarımı, ısınacağım... Ve ısınacak ortalık, ve duyacak cümle âlem kavuştuğumuzu...
Üşüyen bir dinamit kadar korkuyorum;
Donarak ölemeyeceğimden!..

İşte, belki de bunun için, aynalar; koyunun seyrettiği kasap vitrini gibi!..

Şimdi, ben "nereme" sığayım?..
Değil cebi unutulmuş bir fistan, külliyen bir cep olsam; girebilemem,,, dolabilemem,,, sığabilemem bildiğim mekânlara!..

İpinden göndere çekilmiş gibi, bacağından vitrine asılmış gibi, ve bir branda gibi "bütün" olarak...
Sarılacağım sana...
Ama bilmiyorum, sevda mı yanlış bahçede açılmış bir çiçek gibi; yoksa hasret mi uzak yamaçlarda tütüyor?..
Ceplerim mi olması gereken yerlerde değil; yoksa ben mi?..

Şimdi, niye soruyorsun ki bana; on gün kaç gün eder ve kaç günde biter on gün?..
Bilmiyorum!
Bildiğim; ateş karşıdan ısıtır...
Ve yanarım;
Düşersem içine!

Muammer ERKUL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz İçin Teşekkürler Ediyorum