KUŞBAKIŞI SEVDALAR - Ş A İ R A N E
“Biliyorsun ben hangi şehirdeysem Yalnızlığın başkenti orası.” – Cemal Süreya “Yaşamak değil, Beni bu telaş öldürecek…” – Özdemir Asaf “Ah, kimselerin vakti yok Durup ince şeyleri anlamaya.” – Gülten Akın “Cıvıl cıvıldı gözleri Yeni dağılmış bir ilkokul gibi.” – Can Yücel “Duyguluysan işin zor, Yaşamda yeniksindir.” – Özdemir Asaf “İçim hem kimsesizdi hem kalabalık.” – Edip Cansever “Hüznümle vedalaşmayı bana öğretmediler.” – Gülten Akın “Dönmeyeceğimiz bir yer beğen, Başka türlüsü güç.” – Turgut Uyar “Vasiyetimdir: Dalgınlığınıza gelmek istiyorum Ve kaybolmak o dalgınlıkta.” – Didem Madak “İçime gene Yolculuk mu düştü, nedir?” – Orhan Veli “uçurumlar var uçurumlar diyorum ben insanla insan arasında kendiyle kendi arasında.” – Nilgün Marmara “Sen ki saçından tırnağına kadar Bir hürriyete bedelsin.” – Turgut Uyar “Bir buluşma yeridir şimdi hüzünlerimiz.” – Edip Cansever “Bütün renkler aynı hızda kirleniyordu, Birinciliği beyaza verdiler.” – Özdemir Asaf

Bu Blogda Ara

28 Şubat 2009

KUŞBAKIŞI SEVDALAR


Kuşbakışı sevdalar, yalınayak koşan çocuklar kadar şanslı değildir. Onlar
evlerine kesiklerle dönerken; yaşadıklarını hisseder, siz sadece yaşadığınızı
sanırsınız!

Elde edilenlerin hazzı için satınca elde ettiklerinizi, diz çökmüş çiçekler soluverir
bahçenizde, bir dahaki bahara açar sandıklarınız, kuruyup gitmiştir çoktan.

Eziyet etmekten korkmazsanız, “buyurun” der hayat, kendi ruhunuzda
açtığınız deliklerden değil, başka ruhlardaki yarıklardan içeri girmekten korkar
insan.

Sefalet denilen şey, ne kadar aç ya da açıkta kaldığınız değildir. Sefalet; yok
olan erdemleriniz için uydurduğunuz ve sizden başka kimsenin inanmadığı
bahanelerdir. Sevdiğiniz her şey, bir gün çekip gitmekte özgür olduğu halde,
çekip gitmek istemiyorsa, ona nedenlerini sormak hakkınız yok demektir. Bu
kadar sevmek, ilahi bir şeydir.

Sultanların bile hüzünlendiği, hüzünlerin bile acılaştığı, acıların bile gülümsediği
anlar vardır hayatta. Hepimiz için hem de!

Çoklukla bitmez sandığımız bütün kederler, çoklukla yaşanmaz sandığımız
mutluluklar, çoklukla bekleyip kavuşamadıklarımız varken, ümit etmek çocukça

geliyorsa, unuttuğunuz pek çok şey, hatırlanmayı bekliyordur. Ellerinizle
ördükleriniz, gönüllü verdikleriniz ve hesapsız yaşadıklarınız dururken, ne diye
umutsuzluğa düşer ki insan.

Sıçrayın uykunuzdan. Uyanmak ilk kez bu kadar heyecan versin. Bırakın el yüz
yıkamayı, kahvaltı etmeyi, fırlayın sokağa… Kaldırım taşlarını sayın eskisi gibi.

Tutulmamış birkaç dilek tutun, selam verin terk ettiğiniz yüreklere... “Eksilir”
diye korkmayın insanlığınız, çoğaltmak için sıvayın kollarınızı.

Beğenmedikleriniz varsa, içinize atmayın, yüzüne haykırın kusurları her neyse.
Düşman bildiklerinize bir şans daha verin. Belki de bu son şansınızdır affetmek
için.

Pek çokları gibi, çıkınınızda size eşlik eden hayal kırıklıklarından yorulduysanız,
başınızı alıp çok uzaklara gitmek yerine, başınızdakilerden kurtulup kendi
içinize dönmeyi deneyin.

Farz edin ki; bugün yaşadığınız ilk ve son gündür.



Talan Ayşe KANCA

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz İçin Teşekkürler Ediyorum