ADI YOK ŞARKIMIN, MAKAMI NİHAVENT.


Ellerimde gecenin teri, "nihavent yalnızlık" vaktini vuruyor saatler. Makama uygunsuz halim laf anlamaz çocuk gibi tutturmuş hep o şarkıyı istiyor.

Kendi kendine konuşmanın, biriken gözyaşlarının, çok beklemiş, çok susulmuş zamanları ters yüz eden o şarkıyı.

Soruyorum hayata :"Var mı, repertuarında zamanın iyileştiremedi...ği, iç kırıklığını bir seferde kaynatan şarkın?"

"Yok" diyor, "hiç olmadı "

Günlere, haftalara, aylara sürüyorum deli kısrağımı, geçiyor hepsinden dörtnala. Ruh üşümesi dört mevsim geçmiyor.Uykusuz geceler sokağından fesleğen kokulu sabahlara varılıyor.

İğde yaprağı gibi aşk buram buram tüterken, şairin en ustura ağzı şiirinin sayfasına kendini bırakıp kuruyor, yine akşam oluyor. Ne zaman okunsa o şiir, sayfalar arasından solmuş bir aşkın tutanakları dökülüyor.

Aynı tekinsiz gece beni yolunun üstünde bekliyor.Bu nakaratı bozacak bir şarkı istiyor canım. Tınısı kulağımda. Bulsam da görsem gözleri menevişlenen bir kadının dilinde nasıl çiçeklendiğini. Görsem de yıllara kök salmış bir ağacın kovuğunda serpme bir sevinçle dinlesem.

Bir şarkının peşinde yıllar geçti, söndü sönecek hevesim. Sözü dilimde parça parça. Makamı nihavent.

Arayıp duruyorum.
Hiçbir şarkı yerini tutmuyor. Ne çalsa yalan. Sadece o bilir, o anlatır, ondan dinlenir. O taşır lâl halleri.

Öyle bir şarkı ki...Çalındığında kulağa, sus çiçekleri açar.

Hah dersin, tam orası. Öyle bulur sızılayan yareni, derman olur.Hangi makamında kaybettim ömrümün, nerede bulurum bilinmez.

Adı yok şarkımın, makamı nihavent
.



Alıntıdır...

0 Comments: