NE BEN ZÜLEYHA, NE DE SEN YUSUF’SUN…


Züleyha değilim !.
Ne onun kadar zengin ne de onun kadar güçlü..
Ama en az Züleyha kadar sevebilirim.
Sen de bir Yusuf değilsin neticede,
Ama Yusuf kadar güzelsin gözümde…
Yusuf’un elleri diyordu Züleyha
Bense gözlerin..
Gözlerine baktıkça senin esirin…
Züleyha’nın gülümsemesi vardı
Benim ise sana yazılmış sözlerim,
Sana baktıkça eriyen yüreğim.
Ve sen ki aldın aklımı başımdan
Yedi cihan devirdim sanki ardından,
Öyle ki çöllere düşseydim yalın ayak,
İnan yakmazdı sıcaklık,
Yüreğimi yaktığı kadar…

Ve Züleyha kalbine baktığında [1]
Yusuf’u nasıl ve neden sevdiğini merak etti.
Perdeler kalktı kalbinin üstünden. Işık.

Ve ben seni sordum neden ve nasıl sevdiğimi kendime.
Cevabı basitti aslında.
Gönül seni seçmişti bir kere,
Hacet yoktu başka söze…

Züleyha’yı kıskanmış mıydım bilmiyorum,
Ama O kavuşmuştu sonunda Yusuf’una
Ve haklı olarak seviyordu ya
Ben de haklıydım aslında,
Ama ben kavuşur muydum bilmiyorum sana…

Ne ben Züleyha idim ne de sen Yusuf,
Olabilir miydik bilmiyorum,
İsterdim ki en az onlar kadar sevebilen
Ve onlar kadar yürekli,
Bu sevda yazılsaydı bir gün
İkimizin üstüne,
Birbirlerini çok sevdiler diye
Dilden dile dolaşıp da,
Tarih olsaydık seninle…



Mehpare ÖĞÜT
 2010




[1] Anlatım, Nazan BEKİROĞLU'nun kitabından alıntıdır...

0 Comments:

Yorum Gönder

Yorumunuz İçin Teşekkürler Ediyorum