SÖZCÜKLER HAMALDI TAŞIYAMADILAR SENİ ...( - Ş A İ R A N E
“Biliyorsun ben hangi şehirdeysem Yalnızlığın başkenti orası.” – Cemal Süreya “Yaşamak değil, Beni bu telaş öldürecek…” – Özdemir Asaf “Ah, kimselerin vakti yok Durup ince şeyleri anlamaya.” – Gülten Akın “Cıvıl cıvıldı gözleri Yeni dağılmış bir ilkokul gibi.” – Can Yücel “Duyguluysan işin zor, Yaşamda yeniksindir.” – Özdemir Asaf “İçim hem kimsesizdi hem kalabalık.” – Edip Cansever “Hüznümle vedalaşmayı bana öğretmediler.” – Gülten Akın “Dönmeyeceğimiz bir yer beğen, Başka türlüsü güç.” – Turgut Uyar “Vasiyetimdir: Dalgınlığınıza gelmek istiyorum Ve kaybolmak o dalgınlıkta.” – Didem Madak “İçime gene Yolculuk mu düştü, nedir?” – Orhan Veli “uçurumlar var uçurumlar diyorum ben insanla insan arasında kendiyle kendi arasında.” – Nilgün Marmara “Sen ki saçından tırnağına kadar Bir hürriyete bedelsin.” – Turgut Uyar “Bir buluşma yeridir şimdi hüzünlerimiz.” – Edip Cansever “Bütün renkler aynı hızda kirleniyordu, Birinciliği beyaza verdiler.” – Özdemir Asaf

Bu Blogda Ara

07 Aralık 2010

SÖZCÜKLER HAMALDI TAŞIYAMADILAR SENİ ...(



Kelimelere dayanan sözcüklere yeni yükler yükledim.
Sevdayı anlatmak uğruna fırtınalara savurdum kelimeleri…

Yepyeni anlamlar yükledim, hiçbiri anlatamadı gözlerindeki masum güzelliği. Sözcükler hamaldı sevgili taşıyamadılar seni.Geceleri yonttum kalemimle. Karanlıklardan kopardım yüreğimi, mısraları zora soktum her kafiyede sana vardım sevgili. Senli anlamlarda yeniden ürettim, yeniden türettim bakir sözcükleri. Eski anlatıları kırdım her satırda. İmgeleri inlettim.

Her sözcüğü yeniden tanımlarken; ayrılığın bavullarını hazırladım, seninle bağlarını kopardım gitmelerin. Kuşuna dizdim hicranın lugatımdaki her karşılığını. Seni kurşunlayan her terk edişe siper oldu yüreğim. Ayrılığa dair hiçbir sözcük sağ çıkamazdı satırlarımdan.

Dizelerimdeki egemenliğim başlarken kendi dilime ulaştım sevgili. Sevdim bu sevdalı halimi. Gizli dilimdeki tüm harflerim senin yörüngende dolaşır şimdi.

Sözcükler Hamaldı Taşıyamadılar Seni ...

Kelimelere dayanan sözcüklere yeni yükler yükledim.
Sevdayı anlatmak uğruna fırtınalara savurdum kelimeleri…

Yepyeni anlamlar yükledim, hiçbiri anlatamadı gözlerindeki masum güzelliği. Sözcükler hamaldı sevgili taşıyamadılar seni.

Geceleri yonttum kalemimle. Karanlıklardan kopardım yüreğimi, mısraları zora soktum her kafiyede sana vardım sevgili. Senli anlamlarda yeniden ürettim, yeniden türettim bakir sözcükleri. Eski anlatıları kırdım her satırda. İmgeleri inlettim.

Her sözcüğü yeniden tanımlarken; ayrılığın bavullarını hazırladım, seninle bağlarını kopardım gitmelerin. Kuşuna dizdim hicranın lugatımdaki her karşılığını. Seni kurşunlayan her terk edişe siper oldu yüreğim. Ayrılığa dair hiçbir sözcük sağ çıkamazdı satırlarımdan.




Dizelerimdeki egemenliğim başlarken kendi dilime ulaştım sevgili. Sevdim bu sevdalı halimi. Gizli dilimdeki tüm harflerim senin yörüngende dolaşır şimdi.

Hece hece sana yönelince mısralar tüm göstergelerin iç dökmelerinde adın belirir. Sürprizlere dalan her sözcüğün tazelenen anlamları ekmek arası umutla beslenir, her umut sende soluklanır. Benim mülkiyetimdeki her satır senin kimliğinle yetinir.

Karınca gibi koşarken kalemimin ucundaki harfler, her satırım aslında senin yüreğimi fethindir. Her fetih; suskunluğumun, seni beyaz sayfalara perçinlemesidir.

Ufuklara attığım kementlerle yıldızları biriktirdim harf harf. Yarım dilim ay ışığında seni anlatmak isteyen her yazımda kelimeleri sakatladım.

Okkalı anlamlarım olamadı şu fakir kalemimin ucunda. Bir ilmek aradım seni örebilmek için. Seni öremediğim her satır üşürdü sevgili. Açlıkta seninle besledim anlamları, seninle büyüttüm, seninle can geldi, yaşattım sevgili.

Kalemimle kanattığım kan revan ellerimle yüreğimi avuçlardım her gece. Acıların sancısındaki her satır erken doğumdu.

Adını anışımın her çığlığında kulakların çınlamalı yar. Elimi her uzattığımda sana, buzda yalınayak yürüyeceğimizi bilmelisin. Her kayıp düşüşümüzde öznesi değişmeyen neşeli ıslıklar olmalı dudaklarında. Şiirlerimin orta yerinde baygın yatma sevgili.

Hadi kalk. Yıkılacağını bilsen de yardım et mısraların duvarında bir yuva kuralım.

Kabuslarının en derin noktasında boğulurken, bana uyan. Özlemle kapını çalarken yüreğim çiçek açmıyorsa harflerim, kapat yüzüme tüm kapılarını sevgili

Hadi ne duruyorsun aç şimdi kapını aç. Eylül ayındaki sararmış yapraklar gibi düştüm satırlarına. Sonbahara inat rengarenk çiçeklerle geldim buradayım bak.

Bu kof dünyanın duvarlarında yankılanırken sesim önünde selam durdu alfabemdeki harflerim. Sen de katlayıp rafa kaldır anılarını, geçmişteki silik yüzleri at gözlerinden, ölüme gidişlerinden arta kalan küflü valizini göm topraklara.

“Gece denizlere yaklaştığında satır aralarımda göz kırpsın yıldızların.
Gözlerimin tam karşısında gözlerin olmalı.
Ellerini uzat ellerime hadi göç ediyoruz bu dünyadan.
Bizim dünyamız başka sevgili…”


Alıntıdır...