ARTHUR MİLLER’DEN…


Bizler hayat yolculuğunda, isteklerimiz doğrultusunda, karşımıza çıkan yollardan birine karar veririz.

Ve istediğini bilen kişiler olarak, büyük bir enerjiyle, yola çıkarız. Baştaki o isteğin yeterli olacağı düşüncesi, bizi dinlenmekten ve durum değerlendirmesi yapmaktan uzaklaştırmaya başlar.

Bazen gerçektende istediğ...imiz şey için almamız gereken mesafe çok zorlayıcı olmayabilir.

Ama bazen de isteklerimiz, bir kol boyu uzanabileceğimiz mesafelerde olmayabilir.
O sebepten de “Onca hıza rağmen, Onca çabaya rağmen olmuyor” diye düşünmeye başlayabiliriz.
Bu düşüncelerle birlikte de, artık kendimize olan, yola olan inancımızı yitirmeye başlarız. Ve farklı yollara girmek zorunda kalırız. O yollardan giderek, istediğimiz adrese ulaşabileceğimizi zannederiz.

Halbuki, yola çıktıktan sonra bizi yolumuzda tutacak olan geri bildirimlerdir. Ama ne yazık ki, eyleme dönüştürdüğümüz kararlara ulaşmak için, yapmamız gereken sonuç değerlendirmeyi, hep gözden kaçırırız. Sonunda da yoldan sapar ve istediğimiz şeyle pek alakası olmayan sonuçlarla karşılaşırız.

Evet hepimiz, hayatımızda bir şeylere ulaşırken, birçok hatalar yapabiliriz. Bu kötü bir şey değildir. Kötü olan, bizi yolculuğumuzdan alı koyan asıl şey, hatayı tekrar etmemizdir.
Ulaşmak istediğimiz noktaya doğru ilerlerken hatalar yapmak en doğal hakkımızdır. Fakat daha önce deneyimlemediğimiz hatalar olmak şartıyla.

Çünkü yanlış olan, aynı hataları tekrarlamaktır. Yoksa her yanlış bir doğruya götürür bizi.
Yaşarken aslında, karar verdikten ve eyleme geçtikten sonra, istediğimiz noktaya ulaşabilmemiz için; neleri yanlış, neleri doğru yaptığımızı fark etmemiz gerekir.

Eğer bizler bu yolculukta sonuç değerlendirmeyi yapamazsak, bir süre sonra o istek ve inancımız yıkılmaya başlar. Ve yerini hayatın bizi mecburi bıraktığı istikamet alır.

Hayat yolculuğunda, yaşadıklarımızı, hayatımıza yerleştirmeden önce, bize bir çok sinyaller gönderirler. Ama biz o kadar hızlı gideriz ki bu yolculukta, bazen kenara çekip dinlenmemiz gerektiğini fark etmeyiz. En sona doğru artık önümüze mecburi istikamet tabelası çıkıncaya kadar bunu düşünmeyiz.

Sonuçta herkesin arabasının bagajında kendi hayat hikayesi birikmeye başlar. Ve mecburi istikamette ilerlerken, gözümüz takılır bazen geride bıraktıklarımıza, yaşadıklarımıza.

Ondan sonrada gittiğimiz yönde hayatın bize neler sunduğunu fark etmek için etrafımızı dört gözle seyretmeye başlarız. Ve yolumuza çıkan her park alanını değerlendirmeye çalışırız. Ama yolun üzerinde de hiçbir park alana rastlamayabiliriz, o saatten sonra...

Önceden öğrenenler, indirimli fiyatından öğrenirler.
Otoriteden öğrenenler, özgürlük bedeliyle öğrenirler.
Deneyerek öğrenenler, etiket fiyatından öğrenirler.
Yaşamdan öğrenenler, gecikme zammı ile öğrenirler.
Yaşamdan da öğrenemeyenler, boşa gitmiş yaşamlarıyla öğrenirler.