Her söyleyenin ağzında sakızdan ibaret alışılagelmiş bir sevda şiirinden esinlenmiş, duygusuz kadavralar kadar boşsun işte ve ben mezarının üstünde oturup da ağlamaya tenezzül etmeyen aciz bir kulum senin gölgende. Yol ver bana yol ver de gideyim kendi dünyama. Bırak kalsın geride kalanlar ne yaparlarsa yapsınlar. Her koyunun kendi bacağından asıldığı bir cehennem de değildi niyetim yaşamak, kaldı ki cenneti bağışlayan Rabbim iken nedendir şeytanla uğraşmak…
• Yol verin dağlar açılın yollar… Sıkıldım artık sükunete ihtiyacım var…
Gidenlerin kaybıyla nasırlaşmış kalbimde, sevgiye dair hiçbir kırıntının dahi kalmadığı şu günlerde, yaşamak ne kadar da boş ve asılsız geliyor bir bilsen gözüme. Kolumun bile dermanı kalmamışken, kime yazacağım sevda şiirlerimi söylesene. Değmiyormuş anladım, anladım ve bundan sonra ki yazacaklarım artık kendime. Beddua etmeyi de sevmem ve korkarımda ama, böylesine seven bir yüreğin kölesi olmuşken ve adadığım her dizenin sahibi gün gelip de kayıplara karışmışken, helal mi edeyim yazdığım onca satırı. Reva mıdır sevene böylesine terk ediliş, hem de sevginin dilencisi olmuşken, söylesene bundan sonra sevmeyeceğim diyorsam haksız mıyım sence…
• Yol verin dağlar açılın yollar… Sıkıldım artık sükunete ihtiyacım var…
Ve şimdi bir yol ayrımındayım… Sevmekle / sevmeyi terk etmek arasında bir ikilemde. Hangi yöne dönsem cevapsız sorular etrafımı sarmakta. Uğrunda nice geceleri katlettiğim, ağlayışlarımla yıkadığım sabahların hatırına, unutmaktan vazgeçip de sarıldığım hayaller kadar yakınsın şimdi bana. Ve ne yana dönsem kaybettiğim bir ben var karşımda. Kaybettiğim bir ruhun isyanında. Artık gitme zamanı. Geri çekilip dinlenme vaktidir ey gönlüm. Belki de bir başka dünyanın sabahında yeni uyanışlar arifesinde taze sevdalar için biraz sükunete ihtiyacım vardır.
Şimdi biraz sessizlik ve bekle ! Dönüşü muhteşem olacak bir yüreği görmeye…
Mehpare ÖĞÜT
2011
0 Comments:
Yorum Gönder
Yorumunuz İçin Teşekkürler Ediyorum