DUANIN GÜCÜ…





İki dudak arasından çıkan ve bizleri sonsuz bir enerji içine doğru çeken “Allah razı olsun” cümlesi sadece üç kelimeden oluşan, ancak anlam itibariyle bu üç kelimeye sığdırılamayacak kadar bir büyük bir cümledir…

Zaman zaman hayatımızın belli dönemlerinde ufak tefek istenmedik kazalar gelir başımıza. Bazen ayağımız tökezler düşeriz, bazen de hayatımızı olumsuz yönde etkileyecek büyük kazalara maruz kalırız. Düşündüğümüzde başımıza gelen ister küçük isterse büyük kazalar olsun, nazar değdi diye düşünür;hiçbir çizik bile almadan ve burnumuz dahi kanamadan kurtuluruz… Bunun için her ne kadar şansımız varmış diye düşünsek de bizi asıl koruyan zamanın birinde birinden aldığımız duaların gücüdür aslında. Belki o an için yaptığımız ufacık bir iyilik bizim için çok önemli gözükmese de, iyiliği yaptığımız kişinin ağzından dökülen Allah razı olsun” cümlesi bizleri her türlü bela ve musibetten korumak adına söylenmiştir ve söylendiği itibaren de sanki koruyucu bir zırh gibi sarmıştır bizi. Sadece tanımadığımız birinden aldığımız bir dua mıdır bizi koruyan. Ya anne ve babamızın duası. Yer gök dua ile kurulmuştur der hep büyüklerimiz Madem dua ile kuruldu neden dua etmek adına onlar için bir şeyler yapmıyoruz. Elbette ki Allah rızasını gözetip elinden geldiğince anne babasına yapanlara değil sözüm ama, bir de yapmayanlar var ya hani. Size canıyla kanıyla kan veren, sizi dünyaya getiren, büyütüp yetiştiren anne babanız için ve sırf onların yapacağı bir duaya hiç mi ihtiyacınız yok sanıyorsunuz. Eğer öyle düşünüyorsanız çok yanılıyorsunuz. Bazen umursamadığınız o dualara günün birinde o kadar çok ihtiyacınız olabileceğini unutmayın !...

Dua deyip geçmemek lazım elbette… Dua tıpkı bir tılsım gibidir. Tarafınıza yapılmış bir dua, edildiği andan itibaren size karşı gelebilecek her türlü şerden koruyabilecek büyük bir güçtür. Yeter ki almayı bilebilelim..

Peki dua almak diyoruz ama dua etmeyi biliyor muyuz ? Aldığımız kadar da ediyor muyuz acaba ?

Ben duaların gücüne fazlasıyla inanan bir insanım. Öyle ki bir süre önce başımdan geçen küçük bir olayı paylaşmak istiyorum sizlerle…
İş çıkışı ödemelerimi yapmak için bankaya gitmiş ve arabamı da müsait bir yere park etmiştir. İşlerimi bitirip arabama binmiştim ve tam seyir haline geçecektim ki trafik lambası yandı. Tam o sırada çok tatlı bir amca arabamın camına vurdu ve mendil ister misin diye sordu. Ben de mendile ihtiyacım olmadığını ancak vereceğim bir miktar parayı kabul etmesini ve benim için dua etmesini istedim. Amcanın o tatlı yüz ifadesi yerini sert bir ifadeye bıraktı. Uzattığım parayı aldı ama mendili de camdan içeri fırlattı istemediğim halde. O an ona acıdığım için değildi para vermek isteyişimin sebebi. Kendisi 70’li yaşların üzerinde olan ve ezik omuzlarının altında oldukça asil bir duruşa sahip olan bu amca bana çok sıcak gelmişti ve belki de babama benzetmiş olacağım ki o an böyle davranmamı gerektirmişti. Sonuçta amca dilenmiyordu ve bu yaşta sıcak evinde oturacağı yerde rızkının peşindeydi…Bu sırada teşekkür ederek yoluma devam ettim. Birkaç dakika içinde gerçekleşen bu kısacık olay yol boyunca beni düşünmeye sevk etmiş ve amcanın davranışını takdir etmiştim…
Aradan geçen birkaç hafta sonrasında yine bir iş çıkışı eve doğru seyir halindeyken bir anda nereden geldiğini anlayamadığım bir araçla neredeyse burun buruna gelmiş ve kaza yapmaktan kendimi zor anda kurtarmıştım. Eve gelip durumu ailemle paylaştığımda aldığın dualar korumuştur seni dediklerinde, aklıma ilk amca gelmişti. Sanırım amcaya çok şey borçluyum; belki de hayatımı… Ve anladım ki dualar gerçekten hepimiz için de çok ama çok önemli. İsterseniz duymayın size yapılan duayı ama temiz bir yürekten ve samimi bir şekilde edilen dua, emin olun ki koruyor zamanı geldiğinde sizi her türlü musibetten.

Dua etmek yanan bir ateş gibi aydınlatıyor bizleri… İsteklerimizi sadece ellerimizi açarak ve Rabbimize sığınarak yaparsak eğer inanın ki eninde sonunda veriyor bizlere. Bir zamanlar olmasını istediğim pek çok şey zaman içerisinde er ya da geç olmuştur mutlaka ve eminim ki sizler için de aynısı geçerlidir. Yeter ki istemeyi bilin tüm samimiyetinizle ve sürekli dua edin, dualarımızın karşılığını verecek olan Allah’a…

Duasız üşürmüş yürekler… Bu sözü nerede / ne zaman duydum ya da nerede okuduğumu hatırlamıyorum ama, tıpkı beyine kan pompalayan kalbin işleyişi gibi dualarda ruhun aydınlanması adını ve bizi gelebilecek her hangi bir tehlikeye korumak adına var olmuştur bu evrende. Sadece bir şeylerden korunmak için de değil elbette. Ruhumuzun aydınlanması, olaylara karşı bakış açımızı da değiştiriyor ve tıpkı bir cila gibi aydınlatıyor yüreklerimizi… Dua etmek ve dua almak… Allah için Allah adına yapılar ve alınan her dua günün birinde buluyor bizleri ve tam da ihtiyacımız olduğu bir anda…

Bu yüzden ben de ister tanıyayım ister tanımayayım, herkes için Rabbimin yarattığı her canlı adına, her türlü kötülük ve belalardan korunmanız niyetine dua ediyorum tüm samimiyetimle ve canı gönülden…

Duasız üşürmüş yürekler… Dua edelim ki üşümesin hiçbir yürek… Kim olursa olsun / ne için olursa olsun sadece bir dua.. Masrafı,vergisi olmayan tek şey… Belki de şu anda sizin duanıza birisinin çok da ihtiyacı olduğu bir anda.

Duasız kalmamanız dileklerimle,,,

Mehpare ÖĞÜT
2012

0 Comments: