YETER Kİ KAPIN ÇALINDIĞINDA / GELENİ BUYUR ET İÇERİ…

Bir ayrılık sahnesi yoktu aramızda
Kaldı/ki kavuşamamak adına nice senaryolar yazılabilirdi …
Susmaların/ın yerini alabilirdi belki de bir bakış her şeyden daha çok.
Yaşamak inadına değildi sadece, inadına inadına sevebilmekti, sevilmesen de…
Bazen kör bir bıçağın saplandığı yer kadar acırdı canın
Bazen de hiç ummadığın bir anda aldığın yara, yaşatır dururdu seni…
Öyle zamanlar gelir de ölmek istersinde ölemezsin ya hani !
Görmek istediğin geceyi bile çekemez olur gözlerin…
Hayat bana adil değil diye düşünürsün çoğunlukla da
Ve ne zaman ki açıp da yalvaracak olursun ya Allah’a…
İşte hiç beklemediğin;
Belki de tüm umudunu yitirdiğin bir anda
Bir el çalar kapını vakitlerden bir gün ansızın…
Yoktur oysa, ne uzak ne de yakından bir beklediğin.
Açıp açmama arasında tereddütlerin de vardır aklında.
Kapıya gelip beklersin bir müddet belki de yanlışlıkla çalınmıştır düşüncesiyle…
Sonra bir kere daha çalar kapın…
Belli ki senin kapındır çalınan.
Gelen senin içindir.
Sense kapının arkasında açıp açmama derdindesindir…
Değişir havanın sıcaklığı
Ateşler basar ansızın
Kalbinin atışları sanki çok uzaklardan duyulurcasına atmaktadır
Ama yine açmazsın kapını,beklersin çalsın bir kez daha diyerek…
Beklersin / beklersin / beklersin…
Ama çalan olmaz.
Çünkü gelen çoktan gitmiştir nasıl olsa…
Açmadığına veryansın edip aklın kalır hep o anda.
Bir çare düşünürsün de bulamazsın ama…
Sonra titrek ellerinle açarsın kapıyı ardına kadar.
Bomboştur işte kapının önü…
Ne uzaktan ne de yakından bir bekleyen vardır dışarıda.
Anlaşılan o ki geç kalmıştın açmaya…
Demek ki sabırsız bir misafirdi diye geçirirsin aklından.
Biraz da olsa hayıflanırsın her nedense.
Oysa ki zamanında açmayı bilseydin görecektin geleni en azından.
Şimdi ise kapı açık ardına kadar…
Ama ne gelen var ne de giden..
Ne kapıyı çalan , ne de kapıda bekleyen…
Demek ki zamanında açmak gerekirmiş kapı vurulduğunda.
Eğer bekletirsen kapına geleni;
Bekleyeceğini düşünüp zannedersen eğer;
En büyük yanılgı senin olur işte o zaman…
Kimse kimseyi beklemez sonsuza değin.
İşte o yüzdendir ki çalıyorsa bir el senin kapını…
Bileceksin zamanında açmasını.
Buyur edeceksin baş köşeye.
Kusur da etmeyeceksin izzet-i ikramda.
Ne sen üzüleceksin ne de üzeceksin geleni…
Yeter ki kapın çalındığında / geleni buyur et içeri…


Mehpare ÖĞÜT
 2012

0 Comments: