“Zaman” dedi “kalp”, “akıl” dedi
“beyin”, seçemedi “insan !”
Yaşamak için herkesin kendine
biçtiği bir rol vardı bu hayatta ve herkes kendi filminin kahramanı, herkes
kendi filminin yönetmeniydi bu oyunda
Oyunun senaryosunu yazan ise
evrenin ve her şeyin sahibi Yaradan dan başkası değildi. Bizler önce üzerimize
düşen rolleri aldık birer birer. Önümüze iki yol çizildi her şeyden. Ya iyiyi
ya da kötüyü oynayacaktın, karar sana aitti. Sonuçta ya kaybedecek ya da
kazanacaktın, seçim senindi !...
Küçük bir yürekle çıktık önce
yola… Farklıydı dünya gözümüzde, sevmiştik tüm renkleri, kendimize benzeyen her
şeyi. Yabancılık çekmemiştik alışıvermiştik her şeye kolayca. Sonra zaman girdi
devreye ve o minik yürek büyümeye başladı her geçen gün biraz daha, biraz daha…
Önce sevdiğimiz renklerden
vazgeçmeyi öğrendik birer ikişer. Sayıları azalmaya başladı her geçen gün.
Sonra biraz daha büyüdük, büyüdük. Bu sefer renklerin sayısı ikiye düşmüştü;
biri siyah diğeri beyaz… Ve bize benzeyenleri de eksiltmeye başladık hayatımızdan
her geçen gün biraz daha. Oysa ki ne kadar da bize benziyordu hepsi. Yanılmıştık
ve her yanılgı sonucunda biraz da büyümenin verdiği gururla öğrenmeye
başlamıştık hayatı. Güven diye bir kelime vardı dağarcığımızda ama her nedense
onu yakalamak çok zordu. Güzel bir şey olduğunu öğrenmiştik ama kimde olduğunu
bilmiyorduk. Derken hayatımıza dahil olmak isteyenler çıktı her geçen gün..
Ayrım yapmadan baktık onlara aynı gözlerle. Sevmek istedik yüreğimizle.
Başlangıçta güzeldi, iyi gidiyordu, yolundaydı her şey. Sonra, sonra yakaladık
onları kendi içlerinde sakladıkları irili ufaklı yalanların içinde. Sırtımızı
döndüğümüzde ise öğrendik ki güven herkesin hak edebileceği bir şey değil. Bu
ailen olsa bile… Hayat öğretiyordu her geçen gün bize yıkımların neden bu denli
acı verdiği gerçeğini. Sürekli bir çabalama içerisindeydik ve hep bir şeyleri
yakalama niyetinde. Oysa yakalayabileceğimiz bir şey olmadığını öğrenecektik ilerleyen
yaşımızla. Ve en çok da zamanı yakalayamayacağımızı, onun ellerimizin arasından
nasıl da bir sabun köpüğü gibi kaçıp gittiği gerçeğini. Ne yazık ki mümkün
değildi zamanı yakalamak ve yanımızdan bize bakarak çekip gitmesine engel
olmak. İyi değerlendiremediğimiz çok zamanlar olmuştu hayatımızda olacaktı da.
Çünkü yürek bazen ve de çoğunlukla kullanmamıza engel oluyurdu aklımızı. Belki
de ilk başta vermeliydik ona önceliği. Hiç olmazsa çekmezdik belki de bunca
acıyı. Almazdık en derinden yaralarımızı. Zamanla birlikte kaybettiğimiz her
şeyin bilirdik belki de daha çok kıymetini. Ve bazılarını daha önceden çıkartıp
hayatımızdan katlanmazdık belki de suskunluklarımıza alet ederek kendimizi.
Ve gün geldi yol ayrımlarına
düştük hayatla. Seçimler yapmamız gerekti çoğunluğumuz için. Kimisine çekip
gitmek, kimisine beklemek, kimisine ise yola devam etmek düştü. Ve herkes oynadığı
oyununda kendi rolüne razı gelerek devam etti yaşamına. Belki de yaptığımız
seçimler sonrasında aldığımız bir neticeydi bu. Belki değil kesinlikle öyleydi.
Çünkü baştan vermiştik önceliği yüreğe ve aklı atıp bir köşeye, dinledik
yüreğimizin sesini bizi sağır edercesine. Akıl ise bir köşede bekliyordu
kendisine döneceğimiz günü. Kimimiz oralı bile olmadık, duymadık, duymazdan
geldik. Ve gün geldi kaldık ikisinin arasında. Karar veremedik hangisinin doğru
söylediğine. Yürek beni seç derken sessizdi akıl. Oysa ki sessizliğin içinde anlattığı ne çok şey vardı
anlayamadığımız, belki de anlamaktan kaçtığımız. Zaman diyerek kaybettiğimiz
onca şey.
Ve durmuştu artık büyüme faslı… Kendisine
verilen oyunda büründüğü rol sayesinde ne çok şey öğreniyordu insan yaşarken. Yanımızdan
çekip giden fırsatları, kaçırılan zamanları… Ve daha birçok şeyi. Kabul etmek
gerekir ki seçimlerimizi yaparken her ne konuda olursa olsun geleceği de
düşünmek gerekir. Sadece bugünü düşünerek çıkamayız hiçbir yola. Ve sadece
yüreğimize kulak verip ihmal edersek aklımızı kullanmayı, yayan kalırız
çıktığımız yolda. O yüzden ne yolda
kalmak ne de yanlış seçimler yapmamak adına vereceğimiz en iyi kararı
vermeliyiz her konuda. Yaptığımız seçim her ne olursa olsun, hayatımızda onu
yaşayacak ve bize sunacağı sonuçlarına katlanacağız. Ya iyi ya da kötü olacak;
ya kaybedecek ya da kazanacağız… Ve bu ancak bizlerin elinde olan bir şey ki
karar vermeliyiz her şeyden önce yürek mi akıl mı geçecek ilk sıraya !....
“Kararsızdı insan kullanamadı
aklını… Uydu yüreğin sözüne harcadı tüm zamanları…”
Mehpare ÖĞÜT
EYLÜL 2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuz İçin Teşekkürler Ediyorum