“Benim naçiz vücudum
bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar
kalacaktır.”
_______________________
Mustafa Kemal ATATÜRK
“Cumhuriyet” sadece bir kelime değil aynı zamanda da bir
yaşam biçimidir. Ve bu yaşam biçimini benimseyen toplumlar tıpkı ülkemizde de
olduğu gibi, ülkeyi yönetecek başkanın halk tarafından belirli bir süre için ve
belirli yetkilerle seçildiği yönetim biçimidir. Monarşi ve oligarşi olarak
adlandırılan, egemenlik hakkının bir kişiye ya da aileye ait olmasının tam da
zıttı dır Cumhuriyet…
Ülkemizde ise Cumhuriyet dönemine gelene dek Osmanlı Devleti
624 yıl hüküm sürmüş ve toplam 36 padişah tarafından yönetilmiştir.
Padişah, şah, kral, hakan, imparator, sultan gibi sadece tek
bir kişinin yönetimine dayalı sisteme “mutlakiyet” adı verilmiştir ki bu da
egemenliğin tek bir kişide toplandığını, o kişinin kuralları koyup / uyguladığını,
halkın söz sahibi olmadığını göstermektedir… Mutlakiyet sisteminde halk
isteklerini padişaha yardımcı olması için kurulan meclislere iletir, meclis
üyeleri bu istekleri yöneticiye duyurur, yasa tasarısı hazırlanırdı. Bu yasa
taslakları yönetici tarafından onaylandığı taktirde yasalaşırdı ki bu sisteme
de “Meşrutiyet” denirdi…Ve bilindiği gibi Osmanlı Devletinde iki kez meşrutiyet
ilan edilmiştir. İlki 1876’da, ikincisi ise 1908 yıllarında olmak üzere.
İkinci meşrutiyetin ilanından 6 yıl sonra da I.Dünya Savaşı
başlamış ve dört yıl süren savaş sonucunda Osmanlı İmparatorluğu yenik
sayılmıştır ve neticede Osmanlı toprakları İngiltere, Yunanistan, Fransa ve
İtalya tarafından işgal edilmeye başlamıştır.
Bu sırada ülkenin gidişatına yön vermek ve düzeni sağlaması
açısından Mustafa Kemal Paşa 19 Mayıs 1919 Tarihinde Samsun’a gönderilmiştir.
Pek çok ilde kongreler düzenleyen Mustafa Kemal Paşa "Tek bir egemenlik
var, o da Milli egemenliktir. Ülkeyi, yine ulusun kendi gücü
kurtaracaktır," ilkesiyle, yurdun her tarafından gelen ulus temsilcilerini
23 Nisan 1920 günü Ankara'da Büyük Millet Meclisi'nde toplamıştır. Meclis
Mustafa Kemal Paşa'yı 'Meclis Başkanı' seçmiştir. Mustafa Kemal Paşa'nın
önderliğinde Büyük Millet Meclisi, Türk Kurtuluş Savaşı'nı başlatmıştır. Halk
ve düzenli ordular düşman kuvvetlerine karşı savaş vermiş, omuz omuza mücadele
etmiştir.
“Kurtuluş Savaşının zaferle sonuçlanmasının ardından TBMM 1
Kasım 1922'de saltanatı kaldırmıştır. Padişah Vahdettin 'vatan haini' ilan
edilmiş ve yurdu terk etmiştir”
“24 Temmuz 1923 günü İsviçre’nin Lozan şehrindeki Lozan
Üniversitesi'nde, Türkiye Büyük Millet Meclisi temsilcileri ile İngiltere,
Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Portekiz, Belçika,
SSCB ve Yugoslavya temsilcileri Lozan Barış Antlaşmasını imzalamıştır. Bu
antlaşma ile yeni bir devletin temelleri atılmıştır fakat devletin yönetim
biçimi henüz belirlenmemiştir.”
“İkinci dönem Büyük Millet Meclisi, 11 Ağustos'ta ilk
toplantısını yapmıştır ve 13 Ekim'de Ankara başkent ilan edilmiştir. Bu dönemde
Atatürk egemenliğin ulusa dayandığı bir sistem olan cumhuriyet yönetiminin
ilanı için hazırlıklar yapmaya başlamıştı. Atatürk 28 Ekim akşamı yakın
arkadaşlarını Çankaya'da yemeğe çağırmış ve "Yarın cumhuriyeti ilan
edeceğiz," demiştir.
29 Ekim günü Atatürk, milletvekilleri ile görüştükten sonra
taslağı hazırlanan "Cumhuriyet" önergesini Türkiye Büyük Millet
Meclisi'ne vermiştir. Meclis önergeyi kabul etmiştir ve böylece Türkiye
Devletinin yeni yönetimi biçimi Cumhuriyet, yeni ismi "Türkiye Cumhuriyeti
Devleti" olarak belirlenmiştir. Atatürk, kurulan Türkiye Cumhuriyetinin
ilk cumhurbaşkanı olmuştur. Halk da Cumhuriyetin ilanını sevinç ve coşku ile
karşılamıştır.
Cumhuriyette Atatürk'ün de söylediği gibi, egemenlik
kayıtsız şartsız ulusundur. Ulus, kendini yönetme yetkisini, kendilerine temsil
eden milletvekilleri aracılığı ile kullanır. Cumhuriyet yönetiminde, yurttaşın
seçme ve seçilme hakkı vardır. Seçilen temsilciler, yasaları tasarlar ve
yöneticileri ulus adına denetler. Ulus, seçimle yöneticileri seçebilir.”
29 Ekim 1923’te TBMM, Teşkilât-ı Esasiye Kanunu (1921
Anayasası)’nda yaptığı değişiklikle, devletin yönetim biçimini Cumhuriyet
olarak ilan etmiştir. Aynı gece bu ilan, atılan 101 pare top ile ; 1924 yılında
ise Cumhuriyetin ilanı şenliklerle kutlanmıştır.
Söze başlarken Cumhuriyet bir kelime değil bir yaşam
biçimidir demiştik..Ve bu yaşam biçimini benimsemiş toplumlar diğer dünya
devletlerinin hep bir adım önünde yer almışlar ve almaya da devam edeceklerdir.
Bizler ki 89. yılını kutlayacağımız Cumhuriyetimize her ne
şart altında olursak olalım sahip çıkacak ve kanımızın son damlasına dek ülke
savunmasında yer alacağımıza ant içmiş fertler olarak; bu ülke toprakları için
verdiğimiz yüz binlerce şehidimizin önünde saygı ve şükranla eğiliyor; bizlere bıraktıkları bu güzelim emanete sahip
çıkmak için aradığımız kudretin damarlarımızda ki asil kanda mevcut olduğunu
bir kez daha yineliyoruz…
TÜRKİYE’M CUMHURİYET BAYRAMIN KUTLU OLSUN !...
Mehpare ÖĞÜT
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuz İçin Teşekkürler Ediyorum