Olması gerektiği gibi değil
hiçbir şey ya da gerektiği gibi olmuyor herşey…
Mesela sevdalar…
Her insan istediği gibi bir sevda
yaşayamıyor gönlünce ya da yaşadığını varsayıp da aldanıyor her nedense. Sevmek
ki öyle kolay olsaydı yaşanır mıydı bunca ayrılıklar düzinelerce… Mahkeme
koridorlarında mübaşir bağırır mıydı hiç, yırtarcasına koridoru elindeki
dosyayla birlikte… Değil işte ve düşünüldüğü gibi yaşanmıyor hiçbir şey.
Kimseye madalya takmıyorlar bunca yıl çile çektin de katlandın diye bu
evliliğe. Kangren olmuş bir bacağın iyileşmesi ne kadar imkansızsa evlilikler içinde
aynen öyle. Çok örnekler var etrafımızda belki de en yakınımızda. Oysa ki ne
kadar büyük hayaller ve umutlarla çıkılan bir yoldan bir zaman sonra geri
dönmek kimbilir ne kadar da koyuyordur insana. Elbette ki bunu ancak yaşayan
bilir. Nereden geldi aklıma diye sormayacağım bu soruyu kendime. Çünkü ne zaman
ve kiminle açılsa bu konu ardından bombardıman uçakları gibi düşüyor
yüreklerden en acılı sözler hiç bitmemecesine. Yaralar derin, şiddeti ise bir
hayli yüksek. Kim ister ki evliliğinin noktalanmasını ya da şöyle desek daha
yerinde olur kanımca. Kim ayrılmak için evlenir ki. Hiç kimse… Ama bazen
paylaşımların yetersiz kalışı, bazen hayat şartları, bazen de duyguların
karşılıksız kalışı… belki de hepsinin ve de daha bir çoğunun toplamı değil
midir evliliklere nokta koyduran. Keşke yaşanmasa ve güzel başlayan her şey
güzel bitse… Ne kadar da iyi olurdu.
Zaman değişti elbette. Eskisi
gibi ne eksik ne gedik var evlerde. Ama yine de mutluluk bulunamıyor her
nedense. Aslında en büyük neden insanların daha çok şeye kavuştukça
doyumsuzluklarının da bir o kadar artmış olması; her şeyin sebebi bu işte.
Yoksa mutluluk değil miydi hani bir zamanlarda söylendiği gibi “iki gönül bir
olunca samanlık seyran olur” diye… Ne çabuk da unuttuk, ne çabuk vazgeçtik bu
düşüncelerimizden. Her şey para mı, her şey mal, mülk eşya mı…Kim götürmüş ki bu
dünyanın yükünü diğer tarafa da, kim kalmış geriye.
O yüzden işte olması gerektiği
gibi değil hiçbir şey ya da gerektiği gibi olmuyor her şey…
Mesela sevdalar…
Eski zaman filmlerinde kaldı her
şey. Ne kırmızı güller ne de bir çift tatlı söz. Artık yeterli gelmiyor hiç
kimseye. Zaman değişti, sevdalar bile hesap kitap meselesi. Yarınların kaygısı
ile kurulan evlilikler, yaşanan birliktelikler, körleşen yürekler… Ve ardından
gelen mutsuzluk dolu günler…
Değil işte hiçbir şey eskisi
gibi, yaşanmıyor sevdalarda filmlerde ki gibi…
Mehpare ÖĞÜT
2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuz İçin Teşekkürler Ediyorum