HAFTA SONU ADA KEYFİ BİR BAŞKAYDI...



İnsanın kısa bir süreliğine de olsa iş yaşamının getirdiği yorgunluğu atmak için dur demesi ve kendine biraz mola vermesi gerekiyor ve sanırım bu yılın en güzel ayında kendim için yaptığım en güzel şey ve aldığım en doğru karar oldu bu hafta sonu planı.

Sanırım iki ay kadar önce bir arkadaşımdan çıkan fikir doğrultusunda İstanbul – Adalar’a gitmek çok güzel bir fikirdi. Hele ki yola birlikte çıktığınız insanlarla aynı frekanstaysanız değmeyin keyfine. Tam da Gençlik Bayramı’nın denk geldiği gün de Heybeliada’da olmak müthiş keyifliydi. Ama öncelik her zaman Büyükada benim için. Geçen sene Nisan ayında gitmiştim bu sene ise Mayıs ayına denk geldi. Ve önceki yıla bakarak bu sene müthiş bir kalabalık vardı… Hani iğne atsanız yere düşmez ya işte öyle bir kalabalık. Ama çok güzel, çok dinlendirici, kısacası ben ve arkadaşlarım için oldukça keyifli bir hafta sonu tatili oldu. Kaldı ki ardından kullanılacak olan bir on günlük iznimin olması da daha verimli kendim adına.

İstanbul her ne kadar güzel bir şehir ise bir o kadar da yorucu. Bu gidişimle bir kez daha anladım ki ben orada mecbur kalmadıkça yaşayamam. Oranın temposuna alışmış insanlar için diyeceğim hiçbir şey yok elbette ama ben sadece gezmek ve görmek adına kısa süreli gidişlerde bulunabilirim ancak. Ne de olsa insanoğlu için “doğduğu yer  değil doyduğu yermiş vatanı” denilse de sanırım bu söz benim için oldukça uzakta…Sevenler için diyecek bir sözümüz yok elbette… Ama adalar her zaman için favori listemde…

Ne var ki adalara gidip de özellikle Büyükada’da o harika evleri bir kez daha görmek, geçmişte o evlerde yaşayan ve ada ruhunu canlı tutan o dönemlerde yaşama isteği yine depreşti bende. Gerçekten çok isterdim ve eğer ki bana bu dünyaya yeniden gelme şansı verilmiş olsaydı bu tercihimi Büyükada’dan yana kullanırdım kesinlikle… Şu an ki haliyle eski zamanlarda ki halini karşılaştırmak yersiz olur elbette ama yine de gidip görmeye, gezmeye değer bir yer benim için… Üzüldüğüm tek nokta var ki o da insanlarımızın çevrelerine karşı olan duyarsızlığını burada bir kez daha görmek oldu. Geçen sene daha temiz bulduğum yer bu sene pet şişelerin sağa sola fırlatıldığı bir yer haline dönmüş. Önünde ki çöp bidonuna atmak yerine ağacın iki dalının arasına sıkıştırılmış boş su şişeleri adanın doğal dokusunu tamamıyla bozmasa da çirkinleştirmek adına yetmiş de artmış bile… Ben inanın insanlarımızı anlayamıyorum. Neden bu kadar duyarsız !!!! Hepbirlikte korumak ve temiz bir ortamda gezip dolaşmak eğlenmek varken bu tarz şekilde orada gezmek beni gerçekten üzdü. İnsanlığımıza yakışmayacak şeyleri yapmak doğamızda mı var acaba diye düşünüyorum. Ve oraya gelen yabancı turistlere de bu konuda hiç iyi örnek olmuyoruz kanısındayım.
Dilerim ki herkes üstüne düşen görevi yapar ve bu bilinçle çevremizi de korumak adına gerekli çabayı birey olarak gösteririz…

Velhasıl anlatmaya çalıştığım çok güzel keyifli gönlümüzce bir hafta sonu geçirmiş olmanın keyfi ile döndük ait olduğumuz yere… Gitmek isteyenler içinse tavsiyem tam da zamanıdır adanın. Gidin, gezin, eğlenin, tadını çıkarın zamanın….Sevgiler 

Mehpare ÖĞÜT





0 Comments: