GEZİ PARKI EYLEMİ


Gezi Parkı eylemi, ağacı, suyu, toprağı seven doğaya değer veren gençlerin başlattığı bir eylem…Çadır kurdular parkın içinde…Gitar çaldılar, şarkı söylediler…Demokratik haklarını kullandılar…Yıllara meydan okuyan ağaçların gölgesinde her gece olduğu gibi uykuya daldılar küçücük çadırlarında…Sabahın köründe polisler acımasızca saldırdılar o gençlere… Silahları yoktu, amaçları sadece o ağaçları korumaktı çadırın içindeki gençlerin…Ama onları dinlemediler hiç, şiddet uyguladılar…Çadırlarını yaktılar…Sandılar ki korkutacaklar, sindirecekler…Parktan da def edecekler…Öyle olmadı…Halk hiçbir örgütün başaramayacağı bir yaklaşım göstererek, bu masum gençlere sahip çıktı…Günlerce direndi…Polisin acımasız davranmasıyla olaylar çığ gibi büyüdü…Gezi Parkı nefes alan, yok edilemeyeceğini haykıran, bir sembol oldu günlerce süren direniş boyunca…

Polis orantısız güç uygulayınca, o kalabalığın içine marjinal gruplar da karıştı…Herkes biber gazının etkisiyle sağa sola savrulurken, onlar da boş durmadılar, kamu mallarına zarar verdiler, yaktılar yıktılar…İyi niyetli insanlar asla tasvip etmediler bu davranışı…Engel olamadılar, isteseler de güçleri yetmedi onların saldırılarını önlemeye…Marjinal gruplara kimse uymadı, yakıp yıkma olaylarına halktan kimse dahil olmadı…Polis, öyle bir saldırdı ki kalabalığın üzerine…Bunu televizyonda izleyen, fotoğrafları sosyal medyada gören pek çok kişi de halk hareketine katıldı…Büyüdü, büyüdü…Yurdun
dört bir tarafını sardı…

Başbakan, kendisine muhalif olan bu kesime hoş görülü davranmadı…Tersine olayın üzerine üzerine gitti, “zavallılar”, teröristler”, “”çapulcular” gibi sıfatlar kullanarak halkı tahrik etti…Zaten kızgın ve kırgın olan insanlar, daha da hırslanarak eylemin dojazını artırdı…%50’yi zor tutuyorum tehdidini savurdu Başbakan…Bu tehdit bir faciaydı, halkı birbirine kırdırmak mı istiyorsun, eleştirisini aldı…Oysa, o %50 nin içinde de Gezi Parkı’nın yok edilmemesini isteyen insanlar vardı…Bu eylem sırasında ölenler de oldu…Zaten olayı dramatik hale getiren de bu ölümler oldu…Gencecik vücutlar, orantısız güç gösterisinin kurbanı oldular…Ohh iyi olsun diyen vicdansızlar için ne söylenebilirim inanın bilmiyorum... Siyasetin at gözlüğü, insanların vicdanlarını da karartabiliyor ne yazık ki …

Başbakan evinin dekorasyonunu istediği gibi şekillendirebilir…Bu onun en doğal hakkıdır…Ancak, halkın ortak kullanımına açık alanlarda istediğini yapamaz, yapmamalı…Onların söylediklerine de kulak vermek zorunda hissetmeli kendisini…O, “Bana %50 yetki verdi ben istediğimi yaparım…” diyor, onların içinden de Gezi Parkı’nın yok edilmesini istemeyen seçmen kitlesinin olduğunu hiç düşünmüyor…Seçmenler de yüksek sesle itirazlarını seslendiremiyor…Korkuyorlar... Eleştiriye kapalı olduğunu bildikleri için kızdırmak istemiyorlar Başbakanı…

Şimdi AKP’ye oy vermiş sessiz kesime sesleniyorum: Lütfen Gezi Parkı eylemine destek verin…Yeşile sahip çıkın!..Parti yetkililerini uyarın…Yıllara meydan okumuş o güzelim ağaçların yok edilmesini engelleyin…Üç-beş ağaç için her tarafı yaktılar, yıktılar, camiye ayakkabılarıyla girdiler, içki içtiler, her tarafı pislik içinde bıraktılar, diye eylemi, karşı eyleme dönüştürmek isteyenlere kulak vermeyin…Çünkü, yakanlar, yıkanlar çevreciler değil, daha önce de belirttiğim gibi kalabalığın arasına karışan marjinal gruplardı… Bunu herkes biliyor…Biber gazının kargaşasında ne yazık ki eylemi amacından saptırmak istedi bu gruplar…Ancak iyi niyetli eylemcilerin onları yalnız bırakmasıyla amaçlarına ulaşamadılar…Camiye ise emin bir yer düşüncesiyle biber gazından kaçanlar sığındı…Saygısızlık yapmak kimsenin aklının ucundan bile geçmedi…

Hepimiz bir ağacın gölgesini ararız sıcaklarda…O gölgeler klimalara benzemez…Dokunmaz insana…Rahatlık ve huzur verir…Taksim’in göbeğinde o ulu ağaçlar da öyledir…Ağaçların dili yok ki konuşsun…Yapmayın, etmeyin, kıymayın bizlere diyebilsin…Vicdanı olanlar duyarlar bu sesi…Haykırdıklarını hissederler…Hatta göz yaşlarının bile farkına varırlar…Yüreklerine ılık ılık akar o göz yaşları verdikleri oksijenle birlikte…

Başbakan bu proje çok güzel diyor, başka bir şey demiyor…Geri adım atmayı yenilgi kabul ediyor…Yenil be ne olur sanki…Ağaçlar kurtulacak…Gezi Parkı kurtulacak…Değmez mi?..

Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: "Hiç bir müslüman yoktur ki, o, ağaç diksin yahut ekin eksin ve mahsûlünden insan, kuş, kurt yesin de kendisi bundan istifade etmiş olmasın. Elbette o müslüman da diktiğiyle, ektiğiyle sevap alır. " (Tecrid-i Sarih Trc. VII, 121)

Atatürk diyor ki:” “Çabuk bana yeni bir din bul… Ağaç dini… Bir din ki, ibadeti ağaç dikmek olsun...”


Asım ERDOĞAN


0 Comments: