Hayat soğuk, yağmurlu ve vurdumduymaz bir İstanbul gecesiydi... Ve gece yağan yağmur hep ürkütürdü beni. Yağmur değil yalnızlığımdı pencereleri damla damla yalayan, yıllarımı dolduran sensizlikti... Hep bir yanı yarımlık, hep senden uzaktalık, hayattaki tek "kimse"mden yoksunluk, yani kimsesizlikti. Bir kavuşma mucizesine inanma yolunda harcanmış bir hayatın ansızın sonuna gelme, ve o mucizeyi yaşayamadan bir başına ölme korkusuydu yağmur.Yine yağmur yağıyor, yine gece... Yine İstanbul... Ve sen kollarımınarasından sıyrılıp kalkıyorsun yataktan. Nereye gidiyorsun sevgilim?Sadece sana sarılarak uyuduğumda nefes alabiliyordum. Beni kollarınaaldığında, yüzümü masumiyetinin yurduna, o kimsesiz boynuna dayadığımda,kokunu kalbimle soluduğumda... Uykun benim cennetimdi. Çünkü cennet sadece ikimizin olabildiği yerdi benim için. Ne sana aşık kadınlar, ne sevdiklerin,ne geçmişin, ne yarının...Uykunda sadece ikimiz vardık. Aşkıma dar gelensevgi sözcüklerine ihtiyacım yoktu orada. Sana sevgimi anlatmaya, ispatetmeye ihtiyacım yoktu artık. Aşkımızın kokusuydu sana beni anlatan, sanaseni anlatan.... Beni gerçekliğin o soğuk, o köpüklü dalgalarıyla yutan vealıp alıp senden ötelere savuran hayatın dışındaki tek kaçış tünelimdiuykun.
CEZMI ERSOZ
0 Comments:
Yorum Gönder
Yorumunuz İçin Teşekkürler Ediyorum